Fatih?in tebaası ve biz?



Fatih Sultan Mehmet, İstanbul?u fethetmeden önce halkını yakından görmek ve onların bu şehre yani İstanbul?a layık olup olmadıklarını müşahede etmek için tebdili kıyafetle çarşıya çıkar ve halkın arasına karışır.

 

Fatih, halkını imtihan etmek amacıyla sabahın erken saatlerinde tebdil-i kıyafetle başkent Edirne?nin pazarında dolaşmaya başlar.

 

Rivayet o dır ki:?Bir gün Fatih Sultan Mehmet, tebdil-i kıyafet halkının arasına karışır, elinde bir alışveriş listesi vardır. Karşısına çıkan ilk dükkana girer ve elindeki listede bulunanları almak istediğini söyler. Esnaf, listede bulunan birkaç ürünü hazırlayıp Sultan?a teslim eder ve daha sonra listeyi geri verir.

 

İstediklerinin hepsini alamayan padişah bakkala bunun sebebini sorduğunda aldığı cevap ile şaşkına döner:? Ben bugün için rızkımı kazandım, ancak henüz karşıdaki esnaf arkadaşım siftah yapamadı. İstediklerinizin kalan kısmını lütfen ondan alınız. Sultan gittiği ikinci dükkânda da ikinci bir mal istediğinde aynı karşılığı alır ve böylece bütün çarşıyı baştan sona dolaşır.?

 

Rivayet odur ki Padişah listesindekileri alabilmek için o gün birkaç dükkanı gezmek zorunda kalmıştır. Bu durum karşısında memnuniyetini gizlemeyen Fatih, yanındakilere şu sözünü söyler: ?Benim tebaam birbirine bu kadar bağlı ve dürüst oldukça, milletimin sırtı yere gelmez ben bu insanlarla değil İstanbul?u dünyayı fethederim.?

 

Ve nitekim de kısa bir süre sonra nice komutanların, kralların, padişahların? Fethedemediği İstanbul?u feth ederek bir çağ açmış bir çağ kapamıştır.

 

Evet, İstanbul?u feth eden sultan?ın tebaası böyle bir tebaaydı.

Başkasını kendine tercih ediyordu.  Tabii sadece ticarette, kazançta? Başkasını kendine tercih etmiyordu.  Bilakis hayatın her alanında başkasını kendine tercih ediyordu.

 

Tabii, o fedakarlık, o tercih, o dayanışma, yardımlaşma? üç kıtaya adalet götüren bir cihan devletini meydana getirmiştir.

Üzülerek ifade edelim ki asrımız insanında bu duygular pek kalmadı. Artık her şey maddiyata endekslendiğinden esnaf, tüccar, iş adamı?

 

Değil başkasını kendine tercih etmesi, bilakis ben komşumu, rakibimi, sektörümdeki kişiyi? Nasıl batırır bitirim. Nasıl tek başıma bir güç, bir kartel oluştururum diye mücadele ediyor.

 

Hatta değil komşuyu öz kardeşi bile bitirmek ve batırmak için mücadele ediyoruz.

Yani rakibi, komşuyu, meslektaşı, kendine tercih edip yaşatmak bir yana batırmak için var gücümüzle mücadele ediyoruz.

 

Sonuç bir türlü huzur, doyum? Bulamıyoruz. Bir türlü iki yakamızı bir arya getiremiyoruz.

 

Evet, hayat acımasız, şartları zor,  asrımız da kapitalist bir asır.

Amma velakin vefa duygusu da İstanbul?da bir semt adı olarak kalmamalı, fedakarlık yardımlaşma, dayanışma başkasını kendine tercih etme sadece tarihte ve kitaplarda kalmamalı.

 

Kaybettiğimiz değerleri tekrar kazanmak dileği ile?

 

 

M. Zeki Uyanık, 30.05.11, adana


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Zeki Uyanık Arşivi