İbrahim Halil Sipahi
ENGELLİLERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER.
İnsanı yaratan yüce Allah, onu birtakım fiziki ve ruhi yetenek ve kabiliyetlerle donatmıştır. İdrak etmek için akıl, görmek için göz, konuşmak için dil Yürümek için ayak, tutmak kaldırmak vb için el ve kolları gibi özel nimetlerle insanı ruhen ve bedenen her türlü ihtiyaçlarını karşılamak hayatını idame ettirmek için uzuvlarla donatmıştır. Vermiş olduğu bu nimetleri de birer imtihan vesilesi kılmıştır. İnsanoğlunun sahip olduğu bu değer ve yetenekler bazılarında bazen doğuştan hiç yok veya noksan olabilirken, bazen de sonradan bir hastalık veya kaza sonucu kaybedilip, insanı bedenen veya zihinsel olarak engelli durma düşürebilmektedir.
Bugün yeryüzünde yaşayan çok sayıda ve çeşitli şekilde engelli insan bulunmaktadır. Çağımızın teknik ve teknolojisi bir taraftan çeşitli hastalıklara çare arayıp üretirken, beraberinde içerisinden çıkılmaz felaketler ve çaresizlikleri de getirmektedir. Yeryüzünde yapılan savaşlar, terör, trafik kazaları, deprem, doğal afetler, atılan bombalar, üretilen kimyasal silahlar, çevre kirliliği ve yanlış beslenme gibi olumsuzluklar maalesef engellilerin sayısını gittikçe daha da arttırmaktadır.
Dünyada 500 milyon, Türkiye'de 10 milyon engelli olduğu tahmin ediliyor.. Türkiye nüfusuna göre çok yüksek bir sayı.Türkiye'de engelli nüfusta kadınlar ilk sırada yer alırken özür gruplarısıralamasında ortopedik engelliler başı çekiyor. Yapılan araştırmalarda özür gruplarının tamamında özrün sonradan ortaya çıkma oranının çok yüksek olduğu anlaşılmış. Bu demektir ki bugün sağlam olan bir kişi yaşamının bir döneminde özürlü alabilir. O zaman hepimizi çok ilgilendiren bu konuya daha yakından ilgi göstermemiz gerekiyor.
?Ülkemizde son yıllarda engelliler için engelleri kaldırmak onlara toplum içerisinde saygın bir yer kazandırmak adına çalışmalar yapılmakta olsa da henüz istenilen seviyeye ulaşılamamıştır. Engellilerin yüzde 90'ının istihdam dışı,yardıma muhtaç konumunda, zorunlu ev hapsi hayatı sürmektedir.
Sosyal bir varlık olan insan, hayatının çok büyük bir kısmını diğer insanlarla birlikte geçirmek durumundadır. Birlikte bulunduğu insanlarla duygu, düşünce ve istemlerini aktarmak ve işbirliği içerisinde bilgi alışverişi, paylaşımıyaparken içinde bulunduğu toplumun kullandığı geleneksel sesli sembolleri kullanması gerekir. Gün içerisinde uyku saatleri dışında kalan sürenin yaklaşık % 75 i sözlü iletişimle geçmektedir.
Sözlü iletişimle geçen %75 in %30 u konuşarak, %45 i ise dinleyerek geçmektedir. Yeryüzündeki toplumların tamamına yakınında kullanılan iletişim şekli konuşmadır. Kişi sözel iletişimini herkesin uygun gördüğü bir tonda, akıcılıkta, frekansta ve seste sunamadığında bir takım tepkilerle karşılaşır. Kişi konuşurken ne anlattığından ziyade nasıl konuştuğuna dikkat edilirse, konuşma hoş olmayan bir hal almışsa buna bozuk konuşma, farklı konuşma, kötü konuşma, kekeme... denir.
Konuşma toplumsal hayatın ayrılmaz bir parçası olan iletişimin en önemli öğelerinden birisidir. İnsanlar konuşarak duygu ve düşüncelerini birbirleriyle paylaşabilir, birbirlerini anlayabilirler. Konuşma kişinin kendisi ve çevresiyle dengeli ilişki kurma ve sürdürmesine yarayan geleneksel sesli sembollerin kullanıldığı bir iletişim sistemidir.
Günlük yaşamın önemli bir iletişim aracı olan ve sürekli kullanımı sayesinde konuşma son derece karışık fikirlerimizin bile anlaşılmasında çok etkili bir iletişim sistemi olarak gelişmiştir. İnsanın yaşantısını sürdürebilmesi, çevresiyle ilişki kurabilmesi için dil yolu ile kurduğu iletişim son derece önemlidir. Dil, insanların birbirleri ile iletişim kurabilmeleri için seslere, sözcüklere, beden devinimlerine ve başka sembollere yüklenmesidir.? (1)
Ülkemizde yaklaşık 10 milyon civarında engelli vatandaşımız bulunmaktadır. Bunlardan 3 milyonu işitme ve engelli 2 milyon civarında ise spastik konuşma engellidir. Bu vatandaşlarımız birlikte yaşadıkları insanlar ile iletişim kurmaları özel durumlarından dolayıkolay olmamaktadır. İşitme ve konuşma engeli nedeni ile istemlerini anlatmakta ve karşı tarafın anlatılanları anlamamaktalar dır.
Özellikle yatalak, tekerlekli sandalye ye mahkûm bakıma muhtaç, spastik, işitme ve konuşma engelli vatandaşlarımızın özellikle yalnız kaldıkları zamanlarda her hangi bir tehlikeye maruz kalmaları halinde (yangın, su baskını, acil sağlık sonunu, emniyet sorunu) yardım hatlarını duyma ve konuşma özürlü olanların aramasının imkânsız olması. Spastik özürlülerin konuşmalarının anlaşılamaması nedeni ile telefonla aramalarının mümkün olmadığı. Bu nedenle böyle bir ihtiyaç hasıl olması durumunda cep telefonu ile SMS (kısa mesaj) göndermek sureti ile gerekli yardım talebinde bulunabilecekleri bun için Polis imdat İtfaiye, Jandarma, Hızır Acil gibi önemli kurumların SMS (kısa mesaj) servislerinin açılması engelli vatandaşlarımızın talebidir.
Engellerin önündeki engelleri aşmak günümüz teknik imkânları ve koşullarlı göz önüne alındığında çok da zor olmasa gerek. Engellerin önünden, engellerin kaldırıldığı bir yaşam dileğiyle.
İbrahim H.SİPAHİ
06.04.2013
Kaynak:
(1) İrfan Göksoy-Tamer Çevik: ?Özel Eğitime Giriş?
Adana-2004 adlı eserin Konuşma Engelliler ile ilgili bölümü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.