Ben insanım, varlık sarhoşu şu halimle
bu dünyanın aslında var saymadığı bir şey.
Akrebin, koyunun hizasında yaşadım,
başımı değirdiğim de oldu göklere.
Ayetlerin yasakladığı kadınlar sevdim,
zehirli kelimelerimi yatırdım göğüslerine.
Üstünden geçmeyeceğim köprüler kurdum,
yiyemeyeceğim tahıllar ektim toprağa,
çiçekler ektim yaşayamayacağım bir geleceğe.
Elimin ve ayağımın uzanamadığı diyarlar sevdim,
vuruldum, bin defa öldürüldüm
hiç görmediğim memleketlerde.
Hiçbir gönle manşet olmadı adım;
aşklarım yol alamadı benden öteye.
Kendim için tek damla yaş dökmedim;
ömrümü kendime yaşayamadım.
Tebessümü oturtamadım bir avuç yüzüme;
yarım aşklar, biten umutlar ve olanca yorgunluğumla,
yığıldım yine hayatın o manasız kapısına.
Şimdi, damarları mor, titrek ve benekli bir el
gibi yapıştıkça iki yakama o korkunç ecel;
soruyorum, kaldı mı hayatla görülecek bir hesabım?
Ölüm mü yoksa hayat mı benim gerçek muhatabım?
Hangi aşk taşır beni finale, hangi sevgim ipi göğüsler,
umutsuzca bakıyorum gönlümün tortularına.
Ben insanım, varlık sarhoşu şu halimle
bu dünyanın aslında var saymadığı bir şey.
Asıl benim içimde kopuyor en büyük fırtına.
Ahmet Yürekli
30.03.2012, Üsküdar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.