Sedat Yılmaz
En azından imalat sektörü iyimser tarafta
İmalat sanayiinin büyümeye etkisi belli. Zirâ öncü gösterge. Büyüme rakamlarında imalatın performansı en hızlı ve güvenilir bir referans. Onun da parametresi İSO Türkiye İmalat PMI… Yani İSO Satın Alma Yöneticileri Endeksi.
Küresel salgın Ekim’den bu yana ağırlığını iyiden iyiye hissettirmesine karşılık Türkiye’de İSO PMI Kasım’da 51,4 olarak ölçüldü. Aynı gösterge Ekim’de 53,9 olarak açıklanmıştı. Koronavirüs baskısına karşılık 2,5 puanlık düşüş aslında direncin göstergesi. Endeks 50’nin üzerinde kaldığı sürece endişelenecek durum yok, diyebiliriz.
Hatırlanacağı üzere virüs kaynaklı durgunlukla İSO İmalat PMI Nisan’da 33,4’e kadar inmiş, ancak Haziran’da 40,9 ve ardından Temmuz’da son 9,5 yılın zirvesine çıkarak 56,9’a yükselmişti. “V” tipi toparlanma şeklinde ifade edilen hızlı çıkış Temmuz endeksine 23,5 puanlık yükseliş kazandırmıştı. Kasım endeksine göre ise Nisan’dan bu yana 18 puanlık bir yükseliş var.
***
İşin özeti; normalleşmeyle imalat sektörü iyimser tarafta. Küresel salgınla birlikte iç ve dış talep ve arz riskleriyle döviz kurlarındaki dalgalanmaya rağmen İSO PMI, 50’nin altına düşmüyor.
Geniş analize geçersek… Siparişler açısından salgından etkilenmeyen 4 sektör var. Kimyevi maddeler, plastik, kauçuk ve gıda ürünleri… Her şeye rağmen yeni siparişler, üretim yavaşlaması ve ihracattaki zayıflama, 2020 yılı başlarındaki ilk pandemi dalgasına göre daha ılımlı.
Diğer sevindiren taraf da istihdam… Salgın kaynaklı aktivitedeki azalma var ama, iş hacimlerinin geçen aylara göre güçlü toparlanmasıyla istihdam artışı en önemli gelişme. Siparişler belki azaldı fakat birikmiş işlerin yapılması ve stoka yönelik faaliyetler istihdama katkı veriyor.
Gözlemlediğimiz netice şu: Takip edilen 10 sektörün 9’unda istihdam artmış. Sadece kara ve deniz taşıtları sektöründe yatay seyrediyor. En yüksek istihdam kimyevi, plastik ve kauçuk sektöründe olmuş. Belki de Türkiye’de pandeminin pozitif yönünü; istihdamın korunması ve artması şeklinde izah edebiliriz.
***
Tabii temel sorun pandemi… Teslimatın uzaması tedarik zincirini olumsuz etkiliyor... Buna bağlı üretimin düşmesi satın alma faaliyetlerini aksatıyor. Buna döviz fiyatlarındaki volatiliteyi de ekleyebiliriz.
Her şeye rağmen Türk sanayicisi, daha önceki tecrübelerine dayanarak geleceğe yönelik güvenle riskleri minimize edebiliyor. Firmalardaki en olumlu gelişme; üretici fiyatlarındaki artışın gelecek aylar itibariyle geri çekilmesiyle tedarik zincirinin kuvvetleneceği ve siparişlerin yeniden devreye gireceği yolundaki tahminler…
Sektörlere bakarsak, gıda ürünlerinde yeni siparişlerin son 3 aya göre daha iyi durumda olduğu rakamlara yansıyor. Ancak siparişlerde en sert durgunluk elektrikli - elektronik ürünler ile giyim ve deride yaşanıyor. Öne çıkan 10 sektörün 7’sinde yeni ihracat siparişlerindeki hız kaybı da buna işaret ediyor.
***
Söz konusu süreçte, girdi yükleri dediğimiz maliyet enflasyonu gıda ile ana metallerde hız kaybediyor. Buna karşılık maliyet enflasyonunda en keskin artış metalik olmayan mineral ürünlerde gerçekleşiyor.
Diğer taraftan ihracattaki performansa bakıldığında imalat sektörünün büyüme bölgesinde kalmayı sürdürdüğü gözleniyor. Hizmet sektöründeki daralmanın üretim sektörüne yansıması beklense de, stoka çalışmalar ve devlet teşvikleri sayesinde şimdilik imalatta bir istihdam krizinden söz etmek yersiz.
Kasım rakamlarına göre, imalat sanayiindeki aktivite yüksekliğini ihracat kalemlerinde de görebiliyoruz. Dolayısıyla yatırım malları ve hammadde ihracatındaki artış sürüyor, ancak yatırım, tüketim ve hammadde ithalatındaki yükselişi de bir yere kayıt etmek lâzım.
***
Gelişmeye bağlı dış ticaret açığı Kasım’da yüzde 155,4 artarak 5,07 milyar dolara, yıllıkta da yüzde 82,5 artışla 45,3 milyar dolara çıkmış. Ancak bu ithalatın yarısının altın olduğunu unutmayalım. 11 ayda 24,4 milyar dolar altın ithal etmişiz. Kasım’da da altın ithalatı miktarı 2,66 milyar dolar.
Özetle, geçen ay 16,09 milyar dolar ihracatımız, 21,16 milyar dolar ithalatımız var. İhracatımız ilk 11 ayda yüzde 8,31 azalarak 151,7 milyar dolar, ithalat ise yüzde 3,5 artarak 197 milyar dolar olmuş.
Korona virüs kaynaklı sebepler ithalat kalemlerini aşağı yönlü baskılasa da ihracat, ithalatın gerisinde kalmayı sürdürüyor. İthal ikamesi ve bu yönde sektörlere yapılacak teşviklerin dış ticaret açığına ne derece müspet yansıyacağı henüz belli değil.
Mesaj apaçık ortada… Cari açığı düşürmenin en kestirme yolu enerji faturasını azaltacak argümanlar. Bu da enerji odaklı üretim politikaları…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.