Sedat Yılmaz
Ekonomide piyasa dostu "dönüşüm"
Hazine ve Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı'nın değiştirilmesiyle ekonomide başlayan yeni süreç 'düşük faiz, yüksek kur' politikasının bırakılıp 'yüksek faiz, dengeli kur'a dönüleceğine işaret ediyor. 19 Kasım'daki TCMB toplantısı piyasa dostu diye nitelendirilen döneme girişin ilk mesajı olacak.
Türkiye ekonomide yeni bir yol haritası başlatıyor. Güven, kredibilite ve ülke risk primini düşürmeyi öncelleyen makas değişikliği Temmuz 2019 öncesi politikaları yeniden gündeme taşıyacak. Alınan bilgilere göre Hazine ve Maliye eski bakanı Berat Albayrak’ın uygulamaya çalıştığı “düşük faiz, rekabetçi kur” politikası yerini “yüksek faiz, dengeli kur” politikasına bırakacak. Gelecek hafta 19 Kasım’da gerçekleştirilecek Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı söz konusu değişim ve dönüşümün ilk adımı olacak.
Piyasalar da makas değişikliğini olumlu karşıladı. Haftalık bazda altın yüzde 13, dolar ve euro yüzde 10 kayıp yaşarken borsa yüzde 8,3 değer kazandı. Türkiye’nin 5 yıllık CDS’leri sert bir düşüşle 558 puandan 405 puana geriledi. Pandemi süreci ve gelecek dönemde söz konusu politikaların başarısı durumunda jeopolitik risklerin de azalmasıyla piyasalarda Türk Lirası varlıklarının değer kazanacağı ve döviz varlıklarının artacağı öngörülüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ekonomideki değişim ve dönüşümün; piyasalara, yurt içi ve yurt dışı yatırımcıya güven vereceğini, finansal itibar olan kredibilitenin sağlanması ve özellikle ülke risk primi olan 5 yıllık CDS’lerin düşürülmesine odaklanacağını, makro ekonomik, finansal ve fiyat istikrarına katkı vereceğini belirtiyor.
Reform paketi geliyor
Murat Uysal’ın TCMB başkanlığı döneminde ‘düşük faiz, rekabetçi kur’ politikası uygulayan ekonomi yönetimi, salgında dış ticaret dengesinde açıklar oluşturan, TCMB rezervlerini eriten, ithalatı ve enflasyonu artıran politikaları terk etme planları yapıyor.
Pandemi ve jeopolitik risklerin yüksek olduğu bu dönemde büyüme ve döviz ihtiyacını karşılamada ihracatın yeterli olamayacağını öngören yeni yönetim, portföy yatırımlarıyla döviz kaynaklarını destekleme yönünde Temmuz 2019 öncesine döneceğini gösteriyor. Söz konusu para politikası, fiyat istikrarını ve Türk Lirası’nın değerini korumak için faizi dolaylı yoldan değil de açıkça artırarak veya düşürerek döviz rezervlerini dengeleme yoluna gidecek.
Yeni politikayla “Faiz sebep, enflasyon neticedir” prensibi üzerinde enflasyon düşürülecek. Türkiye’nin ekonomide orta vadeli hedefleri gerçekleştirme yolunda kademeli düzelme ile ekonomiye ve TL’ye güvenen yerli veya yabancı yatırımcı ortamı oluşturulacak. Doğrudan veya portföy yatırımcısına her türlü kolaylık gösterilecek.
Ekonomiyi desteklemek için sadece finansal alanda değil hukuk ve demokraside de yepyeni bir seferberlik başlatılıyor. Hükümet bu konuda içinde acı reçetenin de olabileceği geniş bir reform paketi hazırlıyor.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Ekonomideki değişim ve dönüşümle verilen mesaj TCMB eski başkanı Murat Çetinkaya dönemine dönüleceğine vurgu yapıyor. 2018 yılını Rahip Brunson ve F-35 krizinin ekonomiye verdiği büyük zararla geçiren Türkiye, aynı yıl dolarda ve enflasyondaki yüksek ateş enflasyonu 2018 Ekim’inde yüzde 25,24’e kadar çıkarmıştı. Eylül ayında da enflasyon yüzde 24,52 olarak gerçekleşmişti.
2018 Eylül PPK toplantısında politika faizini yüzde 17,75’ten 625 baz puan artırarak yüzde 24’e yükselten Murat Çetinkaya başkanlığındaki TCMB, başkanlıkta görev değişimine kadar enflasyonu yüzde 16,65’e kadar çekmişti.
Yüksek faiz artışına karşılık enflasyonda aynı oranda düşüşler olmamasına, Brunson ve F-35’lerden sonra ABD ile yaşanan S-400 krizi ve Londra kaynaklı TL’ye yapılan manipülasyonlarla yükselen dolar kuru damga vurmuştu. Talep zayıflığına karşılık fiyatlama davranışlarındaki bozulma ekonomide risk oluşturmayı sürdürmüştü.
Ekim 2018’deki faiz artırımı TL’nin dolar karşısında önü alınamayan değer kaybını yavaşlatırken, enflasyonun da Ekim ayında gördüğü 15 yılın zirvesi olan yüzde 25 seviyesinden düşüşe geçmesine yardımcı oldu. Ancak TL’deki değer kaybının durması ve enflasyonun düşmesinin bedeli olarak ekonomi resesyona girdi.
Uysal öncesine dönüş sinyalleri
Finansal veya jeopolitik Türk Lirası varlıklarına karşı yapılan saldırılarla döviz ve enflasyondaki artışların önlenmesi noktasında Temmuz 2019 yılında Murat Çetinkaya’nın yerine Merkez Bankası başkanlığına getirilen Murat Uysal ile birlikte sert faiz indirimleri yapan Türkiye, pandemi süreci de dahil TCMB politika faizini yüzde 24’ten Mayıs 2020 toplantısında yüzde 8,25’e kadar çekti. Mayıs ayı enflasyonu yüzde 11,39, Haziran ayı enflasyonu yüzde 12,62, son Ekim ayı enflasyonu da yüzde 11,89 olarak gerçekleşti.
Çetinkaya döneminde benimsenen ‘yüksek faiz, düşük kur’, Murat Uysal ile birlikte ‘düşük faiz, rekabetçi kur’a dönüştü. Ancak gidiş planlanan gibi olmadı. Dünyada yayılan koronavirüs salgını tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin de ekonomik yapısını olumsuz etkiledi.
Salgında ekonomiyi korumak için genişleme politikalarına destek veren faiz indirimlerine karşılık dolar kurundaki hızlı yükseliş, ithalatın artması, ihracatın istenilen seviyede gitmemesi ve yüksek döviz ihtiyacı üzerine politika faizi yüzde 8,25’ten yüzde 10,25’e çıkarıldı.
İçinde jeopolitik risklerin de olduğu mevcut konjonktür gereği uygulanan para politikasının TL’yi korumayacağı, enflasyonu önleyemeyeceği ve döviz ihtiyacına çare olamayacağı anlaşılınca hükümet, ekonomide yeni bir yol haritası için Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası başkanını görevden aldı.
İş dünyasından tam destek
Makro ekonomi, finansal ve fiyat istikrarı konusunda sacayak oluşturan yeni ekonomi yönetimi oluşturulacak yol haritasıyla ilgili ilk mesajını 19 Kasım Perşembe günü verecek. TCMB Para Politikaları Kurulu toplantısından çıkacak sonuçların bu hafta yaşanan piyasalardaki iyileşme kadar gelecek için de ne kadar etkili olacağı değerlendirilecek.
Reel ekonomi kesimi Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TCMB’de yapılan değişimin değişen konjonktürde Türkiye’nin önünü açacağını belirtiliyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Lütfi Elvan ve Naci Ağbal’ın tecrübeli bir devlet adamı olduğunu dile getirirken makro ekonomide dengeyi yakalamak, yüksek sürdürülebilir bir büyüme patikasına dönmek, istihdamı salgın öncesi seviyelere çekebilmek için finansal istikrarın sağlanmasının büyük önem taşıdığını, bunun için serbest piyasa ilkelerinin gözetilmesi, ekonomi politikalarında öngörülebilirliğin artırılması ve kurumların bağımsızlıklarının ve liyakatın güçlendirilmesine vurgu yaptı.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç de, yeni yol haritasıyla yatırım ortamının iyileştirilmesi, reformların devam etmesi ve enflasyonla mücadeleye ilişkin verdiği mesajlar ekonomide beklenen atılımın köşe taşlarını oluşturacağını dile getirdi.
Finans kesimi de ekonomideki değişikliğe olumlu bakıyor. JP Morgan Türkiye Başekonomisti Yarkın Cebeci de son gelişmelerden sonra yatırımcılardan gelen telefon ve taleplerin artışına vurgu yaptı ve mevcut potansiyelin harekete geçebileceğini söyledi.
Yeni döneme hazırlık
Merkez Bankası, yatırımcıların önünü açmak için öncelikle Fonların Anlık ve Sürekli Transferi (FAST) hizmetini tamamladı. Yatırımcının 7/24 anlık işlem yapabilmesinin önünde engel kalmadı. Pilot uygulama 18 Aralık’tan itibaren başlatılıyor.
Bu arada bankaların yurt dışı yerleşiklerle yapılan vadede TL satım yönünde gerçekleştirecekleri para swapı, forward, opsiyon ve diğer türev işlem tutarları toplamının bankaların en son hesaplanan yasal özkaynaklarına oranı vadesine 7 gün kalan işlemler için yüzde 2'den yüzde 5'e yükseltildi. Söz konusu oran, vadesine 30 gün kalan işlemler için yüzde 5'ten yüzde 10'a, vadesine 1 yıl kalan işlemler için yüzde 20'den yüzde 30'a çıkarıldı.
BDDK'nın swap hamlesini değerlendiren ekonomistler yurtdışı yerleşiklere uygulanan Türk Lirası bacaklı işlemlerde özkaynak sınırlamasında bir normalleşme daha yapıldığını aktardı.
Tera Yatırım’dan Enver Erkan, “Bankaların yabancılarla yaptıkları türev işlemler açısından rahatlama getiren bu normalleşme adımı, piyasadaki sıkışan likiditenin gevşemesi anlamında da yararlı olacaktır. Hafta sonundan itibaren gerçekleşen ekonomi yönetimi ve TCMB değişikliklerinin ardından, ekonomi karar alıcılarının “verilen piyasa dostu mesajlara” paralel adımlar atmaları önemli. 19 Kasım’da ortodoks para politikasına geçiş ve faiz artırımı beklenen PPK öncesinde yatırımcı güvenini de artıracak” ifadesini kullandı.
Merkez 19 Kasım’da ne yapar?
Ekonomideki değişim ve dönüşümle ilgili CEO Club Bankacılık Zirvesi’nde konuşan Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın da, “Beklentimiz, makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması, bilançoda TL’nin payının artışını destekleyecek şekilde TL tasarruf araçlarının özendirilmesi ve bu sayede Merkez Bankası fonlamasına daha az ihtiyaç duyulacak bir finansman yapısına ulaşılmasıdır” dedi.
Diğer yandan faize odaklanan piyasa 19 Kasım’da Merkez Bankası’ndan ortalama 450 baz puanlık bir faiz artışı bekliyor. TCMB Kasım ayı beklenti anketine göre, yüzde 10,25 olan politika faizinin bu ay 425 baz puan civarında artışla yüzde 14,5 civarına ulaşması beklenirken; gelecek 3 aylık dönemde 25 baz daha artış olması artış olabileceği düşünülüyor. TCMB anketinde yılsonu TÜFE beklentisi 71 baz puan artışla yüzde 12,47, dolar kuru da 7,89 lira olarak öngörülüyor. Ankette büyüme ise 2020 yılı için yüzde 0,6 azalış, 2021 için yüzde 4 artış yönünde gerçekleşti.
Piyasalar yeni ekonomiden umutlu
Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası’ndaki görev değişikliği ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın ilk açıklamaları piyasalarda olumlu algılandı. Türk varlıkları tavan niteliğinde değer kazanırken ekonomiye güven piyasalarda daha pekişti.
6 Kasım’da 8,57 lira ile tarihi rekor kıran dolar, 10 Kasım’da yeni yol haritasının belirlenmesiyle 8,51 liradan 7,60 liraya kadar geriledi. Doların Türk Lirası karşısında değer kaybı yüzde 10,20 oldu. TL, dolar karşısında son 19 yılın en büyük kazancını elde etti. Sepet kur da 8,30’lara indi. Euro’daki kayıp ta yüzde 10,67 şeklinde gerçekleşti.
Yurt dışında aşıdaki gelişmelere paralel 1950 dolarlardan 1850 dolarlara kadar düşen ons altının da desteğiyle gram altında 60 liradan fazla düşüşler yaşandı. Güvenli liman olarak kanıksanan altının gramı 460 liraya kadar indi. Altının gramı yüzde 13’ten fazla değer kaybetti.
Gelecek hafta piyasaların ana gündemi 19 Kasım’da yapılacak TCMB Para Politikası Kurulu toplantısı olacak. Yine aynı hafta içinde bütçe dengesi ve güven endeksi takip edilecek. Yurt dışında ABD’de perakende satışlar, sanayi üretimi, konut başlangıçları, Japonya’da GSYH, sanayi üretimi, enflasyon, Çin’de sanayi üretimi ve perakende satışlar piyasalara yön verecek.
Haftalık bazda Türk piyasalarında 1000 TL’lik yatırım borsada 1083,3 lira, dolarda 989,8 lira, euroda 989,33 lira, altında 1106,7 lira oldu.
BIST 100… BIST 100 endeksi, en düşük 1.211,16, en yüksek 1.303,81 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 8,33 artarak 1.291,29 puandan tamamladı. Gelecek hafta borsanın 1300 - 1350 puan aralığında hareket etmesi öngörülüyor.
DOLAR/TL… Haftalık bazda yüzde 10,20 değer kaybederek haftayı 7,6920 liradan kapatan dolarda 7,50 lira destek, 7,80 lira direnç olarak takip ediliyor.
EURO/TL… Euro/dolar kurunun pozitif 1,18 üzerinde seyretmesine karşılık TL karşısında yüzde 10,67 değer kaybeden ve haftayı 9,0890 ile kapayan euroda gelecek hafta da düşüşlerin devam etmesi bekleniyor. Kurda destek 8,90, direnç 9,10 olarak görülüyor.
ALTIN… Yurt içi ve yurt dışı destekli son yılların en büyük kaybını yaşayan altın toparlanmak için yeni risk beklentisinde. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 13,09 kayıpla 468,20 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 13,00 azalışla 3.106,00 liraya geriledi. Geçen hafta 872,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı ise 759,00 liraya düştü. Gram altında destek 450 lira, direnç ise 470 lira olarak tahmin ediliyor. 9 Kasım’da ons altın 1863 doları gördükten sonra biraz toparlanarak haftayı 1889 dolardan tamamladı. Yurt dışından altında risk iştahının giderek kaybolduğuna dair yorumlar geliyor.
PETROL… Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), dünyanın en çok petrol ürünlerinin tüketildiği ABD ve Avrupa ülkelerinde salgın vakalarında artışa bağlı olarak küresel petrol talebi öngörüsünü düşürdü. Söz konusu gelişme brent petrol fiyatında yüzde 2’lere varan düşüşleri beraberinde getirdi. Haftayı 42 doların biraz üzerinde kapayan brent petrolün gelecek hafta aşı çalışmalarından gelecek olumlu haberleri destek yaparak 45 doları yakalamaya çalışacağı tahminleri yapılıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.