M.Zeki Uyanık
Dünya ve Ahiret Dengesi
İnsan?ın dünya ve ahiret olmak üzere iki yurdu vardır. Dünya, insanoğlunun imtihan edilmek üzere gönderildiği geçici bir mekân; ahiret ise, bu dünya imtihanının sonunda, kulun ebediyyen kalacağı cennet veya cehennemle sonuçlanacak ölümsüz bir hayatın yaşanacağı bir yerdir.
Yüce dinimiz İslam?ın amacı dünya ve ahiret hayatında insanın huzur ve mutluluğunu sağlamaktır.
Kişinin Dünyasını ve ahretini mamur etmek için de kula bir takım görev ve sorumluluklar yüklemiştir.
Bir denge ve itidal dini olan İslam?ın, bize yüklediği bu görev ve sorumluluklardan birisi de dünya ve ahiret dengesidir. Nitekim Kuran?ı Kerimde ?Allah?ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma? buyuran yüce Rabbimiz bizden dünyayı ve ahireti dengeleyerek bir yaşam sürmemizi istemektedir.
?Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalış.?buyuran Sevgili Peygamberimiz de bize dünya?ahiret dengesini en güzel şekilde ifade etmiştir.
Bu anlamda Müslüman için dünya ve ahiret, bir kuşun iki kanadı, bir elmanın iki yarısı gibidir.
Hiç şüphesiz ki dünya hayatı, efendimizin ifadesi ile ?ahiretin tarlasıdır?.Bu hayat dine uygun yaşanırsa, hem dünya lezzetine varmak hem de ahiret nimetlerine kavuşmak için bir vesiledir.
Zira dünya ekme, ahiret ise biçme diyarıdır. Yani insan, ahiretini dünyada kazanacak veya kaybedecektir. Çünkü ?hayır veya şer zerre nispetinde yapılan her amelin karşılığı?ahiret aleminde amel defterimizde olacaktır.
O halde fani ve baki alemde mutlu olabilmek için dünya ve ahiret hayatını dengede tutmalıyız.
Bu anlamda insanın dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmasında inancın, ibadetin, ahlakın, helal yolla çalışmanın çok büyük bir önemi vardır. Çünkü bütün bunlar dünya ve ahiret imtihanımızın konu ve sorumluluklarıdır.
İslam dini, maddeci bir anlayışı ve dünyevileşmeyi, benimsemediği gibi aynı şekilde; bir lokma bir hırka yaşam biçimini de benimsememiştir. Çünkü dinimiz her iki âlemi de önemser ve iki diyara yönelik de çalışmayı emreder.
Nitekim Hz. Peygamberin ibadetini çok, kendi ibadetlerini az bulan üç sahabiden birisi nafile anlamında her gün gece namazı kılmaya, diğeri her gün oruç tutmaya, bir diğeri bir daha hanımı ile birlikte olmamaya yemin edince, Hz. Peygamber onları uyarmış ve şöyle buyurmuştur: Allah'a yemin olsun ki Allah'tan en çok korkanınız ve yasaklarından en ziyade kaçınanınız benim. Fakat buna rağmen, ben bazen oruç tutar, bazen tutmam; bazen gece namazı kılarım bazen de kılmam; hanımlarımla da beraber olurum. (Benim sünnetim de budur), kim benim sünnetimi beğenmezse benden değildir" buyurmuştur.
O halde Müslüman kişi ahireti kazanmak için kulluğunu yapacak, ama dünyadan da el etek çekip dünyayı ihmal etmeyecektir.
Aynı şekilde Müslüman kişi dünya nimetleri için çalışacak alın teri akıtacak ama kazandığı bu nimetlerin hesabını ve ahreti de unutmayacaktır.
Efendimizin çokça yaptığı dua olan ve dünya ile ahireti kapsayan şu ayet meali ile bitiriyorum:
?...Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver...?
M. Zeki Uyanık, adanapost
280.03.13, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.