Yaygın ve halk dilindeki ifadesiyle, hayırlı evlât yetiştirme çabası olan eğitim, çocukların ve gençlerin kendilerine, ailelerine, çevrelerine, milletine ve devletine daha da ötesi insanlığa faydalı olacak şekilde yetiştirilmesidir.

Yaratılış olarak insanın eğitime ihtiyacı vardır. Zira insan ancak eğitim sayesinde kamil varlık olabilir.

Bu anlamda çocukların, muhtaç olduğu ahlaki faziletleri, sosyal kural ve davranışları, dini inanç ve değerleri öğrenmeleri ve yaşamaları; ruh ve beden bakımından sağlıklı? olabilmeleri için bütün imkânların kullanmak başta ebeveynin görevi olmak üzere toplumun görevidir.

Ancak dinimiz bu hususta birinci derecede babayı sorumlu tutar. Nitekim "Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun" mealindeki ayeti yorumlayan müfessirler, çocukların ve diğer aile fertlerinin gözetiminden terbiyesinden ve eğitiminden aile reisi olan babanın sorumlu olduğu konusunda ortak görüş belirtirler.

Hz. Peygamber de: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz idareniz altındakilerden sorumlusunuz" mealindeki hadisinde aynı şekilde babanın büyük sorumluluğuna dikkat çeker. Öyle ki çocuğun hem dünya hem de ahiret mutluluğunu hedef alan bir eğitim, Hz. Peygamberin ifadesi ile ana-babanın çocuğuna bırakacağı "en güzel miras" tır. Hele bu eğitim din eğitimi ise biraz daha önem arz etmektedir.

Zira din eğitimi, çağımızda hasret kaldığımız ama en az ekmek, su kadar ihtiyaç duyduğumuz maneviyata, Allah ve kul hakkına riayete, huzura, mutluluğa, sevgiye, saygıya, barışa, hoşgörüye, birlik ve beraberliğe vesile olmaktadır.

Aynı zamanda din eğitimi yükselmenin ve yücelmenin dinamiği olur.

Yanlış ideolojilere, batıl inanç ve hurafelere saplanmayı önler.

İnsana şuurlu bir hayat yaşama imkânı sağlar.

İnsanın değerini yüceltir.

İnsandan bencillik duygusunu ve gururunu kaldırır.

Fedakârlık, iyilik ve adalet duygularını geliştirir. Hakkı sevmeyi ve korumayı öğretir.

Kişiyi karamsarlıktan ve ümitsizlikten kurtarır; ona iyimserlik ve kararlılık kazandırır.

Sadece Allah?ın huzurunda eğilmeyi ve sadece ona kul olmayı öğretir.

Dolayısıyla bütün bu güzellikleri sağlayan dinimize ve din eğitimine gereken önemi vermek gerekir.

Geleceğini güvence altına almak isteyen bir toplum, hayır dua ile anılmak isteyen ana-babalar olmak istiyorsak; yarınlarımızın ümidi olan çocuklarımızı en güzel şekilde eğitmek ve yetiştirmek zorundayız.

Onları dinine bağlı ibadetin zevkini tatmış, inancı kuvvetli, manevi değerlerle bezenmiş, fikirleri sağlam, geçmişine saygılı, idealleri yüksek, milli birlik ve beraberlik uğrunda elinden gelen her türlü gayreti gösterebilecek gençler olarak yetiştirmek için, ana-babalar olarak, büyükler olarak her türlü fedakârlığı yapmak bizim vazifemizdir.

Dolayısıyla asrımızın bunca sıkıntısından, maneviyatı ve ictimai hayatı zedeleyen sıkıntılardan, yanlış fikir ve ideolojilerden evlatlarımızı korumak istiyorsak din eğitimini vermemiz gerekir.

Bunun en güzel yollarından birisi şüphesiz müfredeta koyulan Kur?an ve Siyer dersleridir. Bu dersleri seçerek çocuklarımızın sağlam kanallardan sağlam dini bilgileri öğrenmelerine vesile olmak toplumumuzun geleceğini manevi anlamda sağlama almak demektir.

Bu gün toplum olarak şahit olduğumuz birçok suç, cinayet, hırsızlık, arsızlık? gibi yanlış ve hoş olmayan fiil ve davranışların temellinde eğitimsizlik ve maneviyat boşluğu yatmaktadır.

İnanıyorum ki Kur?an ve siyer dersleri ve dolayısıyla din eğitimi bu eksikliği ve yaraya merhem olacaktır. Bu iki dersi müfredata koyanlardan Mevla razı olsun.

Selam ve dua ile?

M. Zeki Uyanık

14.10.12, Adana, Adanapost