Sedat Yılmaz
Çekirdek verilerden yüksek ikazlar!
Enflasyonda henüz zirve kestirilebilmiş değil. Yüzde 16,9 olarak öngörülen Haziran enflasyonu 0,6 puanlık yukarı yönlü sapma gösterdi ve yüzde 17,53 ile son iki yılın en üstünde. Omurga niteliğindeki yıllık çekirdek enflasyon da yüzde 17,42.
Diğer taraftan üretici fiyatları (ÜFE) yüzde 42,89 ile süratini hızlandırdı. ÜFE Mayıs’ta yüzde 38,33 seviyesindeydi. Bir önceki aya göre 4,56 puanlık sıçrayış var. Yani TÜFE geçen ay bir adım atarken ÜFE 7,5 adım attı.
Enflasyon kazanının altındaki ateş ÜFE… Aralık 2020’den bu yana son 6 ayda yüzde 17,34 artış gösterdi. Üretici fiyatları o kadar hızlı ki 6 ayda yıllık tüketici fiyatlarını ve çekirdek enflasyonu yakaladı… 6 aylık ÜFE: Yüzde 17,34… Yıllık TÜFE: Yüzde 17,53… Yıllık çekirdek enflasyon: Yüzde 17,42
***
Büyük ihtimalle Temmuz’da üretici fiyatlarındaki 7 aylık yükseliş, manşet enflasyonu geçeceğe benziyor. Şahsen çekirdek enflasyonun TÜFE’yi sollamasından korkuyorum! Böyle bir gerçekleşme olursa, genel seviyenin bozulduğuna dair işaretler alınacağı kuşkusuz.
Çekirdek enflasyon, manşet enflasyonun (TÜFE) arındırılmış şekli. İyi de TÜFE varken çekirdeğini niçin önemsiyoruz? Cevabı şu:
Fiyatların genel seviyesindeki değişim, çekirdek verilerle daha doğru izlenebiliyor. Dolayısıyla çekirdek göstergeler, birinci görevi fiyat istikrarı olan merkez bankalarının enflasyonu takibinde ana parametre oluyor.
***
Çekirdek enflasyonu belirlemedeki amaç, fiyatlar genel seviyesindeki değişimi sürekli kılan unsurları ortaya koymak ve bunlara yönelik daha gerçekçi ve etkin politika kararları alabilmek.
Türkiye’de çekirdek enflasyon hesabında enerji, alkollü içkiler ve tütün ürünleri gibi bazı alt kalemler sepetten çıkarılarak A’dan I’ya kadar çeşitli başlıklar altında hassas bir şekilde gösterge yapılıyor.
Meselâ A göstergeli çekirdek, mevsimlik ürünler hariç TÜFE, B göstergeli çekirdek, işlenmemiş gıda ürünleri hariç TÜFE, C göstergeli çekirdek, enerji hariç TÜFE, D göstergeli çekirdek, enerji ve işlenmemiş gıda hariç TÜFE ve E göstergeli çekirdek, enerji ve alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç formülüyle belirleniyor.
***
Zihinleri karıştırmaktan yana değilim, mamafih özet ve anlaşılır bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Çekirdek enflasyon ölçümleri iki başlık altında yapılıyor… Kalıcı bir öğe olarak çekirdek veri ölçümü ve genel bir öğe olarak çekirdek veri ölçümü şeklinde.
Her iki yöntemde de çekirdek enflasyon, beklentiler ve ölçülen enflasyonun talep baskısı kısımları alınıyor, arz şokları dışarıda tutuluyor.
Bizim merkez bankamız TCMB, yılsonu enflasyon hedeflemesi yaptığından para politikasındaki yol haritası da H ve I göstergeli çekirdek verilerle belirleniyor. Yani TCMB; işlenmemiş gıda ürünleri, enerji ve alkollü içkiler, tütün ürünleri ile altın hariç TÜFE olan H göstergeli çekirdek, diğer taraftan enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE olan I göstergeli çekirdek verileri kullanıyor.
***
Zirâ merkez bankaları, manşet enflasyonu meydana getiren ana endeksteki datalar yanıltıcı ve yanlış politikalara yönlendirme ihtimali olduğundan yanılgıya düşmemek ve enflasyondaki gerçek eğilimi görebilmek maksadıyla çekirdek göstergeler ile hareket etmek durumunda.
O zaman enflasyonda dikkat edilmesi gereken bir noktaya geldiğimizi belirteyim…
Haziran itibariyle Türkiye’de yüzde 17,53 şeklinde ölçülen manşet enflasyon ile yüzde 17,42 şeklinde ölçülen çekirdek enflasyon şayet aynı seviyeye gelmişse kemikleşen, katılaşan ve güçlenen bir enflasyondan bahsetmek icap ediyor.
Nitekim Haziran’da yüzde 42,89 olarak belirlenen üretici fiyatları (ÜFE) giderek hızını artırıyorsa çekirdek verilerde de aynı şekilde etkisini gösterecek.
***
Fiyat istikrarını, yükselen enflasyonu önlemek için önceki yıllarda başarı sağlayamayan ekonomi koordinasyon kurulları ve fiyat istikrarı komiteleri yeniden ihdas edildi. Şimdi bu kurumların fiyatları nasıl ve nerede durduracağı hakikaten merak konusu!
Hayatın normale dönmesiyle birlikte tüketime yönelik ithalatın hızla arttığı, talebin canlandığı ve sürekli yükselişte olan döviz kurundaki mal ve hizmetlere geçişgenliğin yüzde 25’lere çıktığı bir ortamda söz konusu kurumlar enflasyonu yumuşatabilecek mi? İnşallah olur!
Bilinmeli ki, enflasyondaki yükseliş durdurulamazsa vatandaş, gelirleri eriten sermaye transferi dediğimiz enflasyon vergisini daha fazla ödeyecek. Diğer taraftan reel faiz oranlarını yukarı yönlü etkileyecek enflasyon, risk priminin yükselmesi doğrultusunda borçlanmaları daha artıracak.
analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.