M.Zeki Uyanık
Camii Cemaat ve Din Görevlileri?
Yeryüzünde ibadet etme ve bu ibadeti yerine getirmek için mabet inşa etme, ilk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem ile başlayıp son peygamber Hz. Muhammed?in mescit ve camii inşası ile bu güne kadar devam ede gelmiştir.
Hz. Peygamberin temelini attığı ibadetgahlar olan mescitler ve Camiler tarihin her döneminde irşat ve tebliğ merkezi olmuştur.
Kur?an-ı Kerimde mescitlerin Allah?ın manevi anlamda evi olduğu ve oralarda Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk edilmemesinin gerekliliği vurgulanmıştır.
Camilerimiz, çevresine estetik güzellik kazandıran görüntüsüyle, manevi değerler veren işleviyle, şerefelerden yükselen ve insanlarımıza kendi varlık sebeplerini hatırlatan ezan sesleriyle bir anlamda Mescid-i Haram?ın ve Mescidi Nebevi?nin birer şubeleri olmaktadır.?
Başlangıcından bu güne kadar cami ve mescitler İslam toplumlarında ortak sağduyunun ve dindarlık bilincinin oluşumu, insanların ruhen temizlenmeleri ve hayatlarında istikamet kazanmaları, birbirleriyle kaynaşmaları ve bütünleşmeleri yönünde önemli fonksiyonlar icra etmişlerdir.
Dün olduğu gibi bugün de cami ve mescitler, insanların bilgi, ibadet ve ruh dünyalarına istikamet kazandıran, fikir, düşünce ve amellerde oluşan hataları temizlemeye vesile olan mekanlar olmuştur.
Camilerin, sevgili peygamberimizin Kuba?da başlayıp Medine?de Peygamber mimarıyla devam eden ve daha sonra Anadolu?nun fethiyle de güzel yurdumuzun her tarafına kondurulan ve İslam?ın ulaştığı dünya coğrafyasının her yerine inşa edilen ve bulundukları yerlerde Müslüman varlığını hatırlatan, bizi bu topraklara ait kılan, bize bu toprakların İslam toprakları olduğunu gösteren eserlerdir.
Camiler, tarih boyunca zengin-fakir, köylü-şehirli, amir-memur, resmi-sivil, yaşlı-genç, siyah-beyaz, yerli-yabancı herkesi bünyesinde toplayan ender mekanlar olmuştur. Bir ülkenin Müslüman ülkesi olmasının mührü ve tapu senetleri camilerdir.
Cemaatle kılınan namazıyla, birlikte dinlenen vaaz ve hutbesiyle, yaz aylarında düzenlenen Kur'an Kursu faaliyetleriyle camiiler birer yaygın eğitim müessesesidirler.
Günde beş vakit Allah'ın bir, Hz. Muhammed'in son peygamber olduğu çağrısının dünyaya ilan edildiği merkezler konumundadır. Camiiler ve mescitler Allah?a ibadetlerimizin ve dualarımızın topluca yapıldığı, gönüllerimizin aydınlandığı, kalplerimizin yıkandığı, bilmediklerimizi öğrendiğimiz kutsal mekânlardır.
Camiler, dargınların barıştığı, kardeşlik bağlarının kuvvetlendiği, vatan sevgisinin yeşerdiği, gerçek mutluluğu bulduğumuz manevî şifa evlerimizdir. Camiiler ve mescitler, yalnız namaz kılma mekânı değil, aynı zamanda bir ilim ve kültür merkezidir.
Hz. Peygamber: ?Bir kimse, Yüce Allah?ın rızasını gözeterek bir mescit inşa ederse, Allah da ona cennette bir köşk hazırlar? buyurmuştur.
Camileri yaşatmanın en güzel yolu, bu mübarek mekânları cemaatsiz bırakmamaktır. Sevgili Peygamberimiz, müminleri daima cemaat olmaya teşvik etmiş, hatta mazeretsiz olarak cemaate gelmeyenleri kınamıştır.
Efendimiz, Cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan 27 derece faziletli olduğunu ifade etmiş, evinde abdest alarak Allah?ın farz kıldığı namazlardan birini eda etmek için mescide giden kimsenin attığı her adımın, günahlarının silinmesine ve derecesinin yükselmesine vesile olacağını haber vermiştir.
Camiler, bir eğitim merkezidir. Bu kutsal mekânların belirtilen işlevi etkin bir şekilde ifa etmesi için, samimi ve özverili hizmet eden, din görevlisi, imamın payı büyüktür.
Bu anlamda camilerin ve mescitlerin fonksiyonel olabilmesi için buralarda görev yapan imam, müezzinler, vaizler ve bunları yönlendiren müftüler bilgili becerikli, hoşgörülü, paylaşımcı, sosyal ve kültürel aktivitelerde yer almalı, cemaat ve çevresine örnek teşkil etmelidir.
Daha da önemlisi bu işi yapan din görevlileri işin ehli bilgili, samimi, ihlaslı ve dürüst olmalıdır. Nitekim sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: ?İnsanlar helâk oldu, âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu, ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu, ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar."
Bu hadiste Peygamber Efendimiz, insanların elendiği büyük bir elekten bahsediyor. Bu elek üç merhalesi olan bir elektir.
Bu eleğin birinci merhalesi; ilim, ikincisi amel, üçüncüsü ihlas, dördüncüsü ise ilim, amel ve ihlas eleğinden geçip Allah?ın rızasına ulaşma merhalesidir.
Yazıyı sevgili Peygamberimizin sözü ile bitiriyorum efendimiz din görevlileri ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: ?Ümmetimden iki sınıf iyi olursa, insanlar da iyi olur: Yöneticiler ve âlimler. ?
Dolayısıyla din adamlarına toplumun inşası, huzur ve mutluluğu için çok görevler düşmektedir.
Zira din adamı, ? Toplumun kanaat önderidir. Her yerde etkisi ve sözü olmalıdır.?
Bu vesile ile Cami ve Din görevlileri haftasının, İslam?a ve Müslümanlara hatta insanlığa rıza-i ilahi için hizmet eden bütün din görevlilerimize hayırlar getirmesini diliyorum.
M. Zeki Uyanık, adanapost
16.10.14, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.