Türkiye 10 yıl öncesine değin, meclisteki tüm partileriyle; anarşiye, teröre, yokluğa ve çaresizliğe karşı muhalefet ettiği, oldukça yılgın bir süreçten geçti.
3 dönemdir de tek başına iktidar olan güçlü bir partiye karşı, dağınık güçlerle muhalefet stratejileri geliştirmeye çalışıyor.
Ne ana muhalefet, ne muhalefet yardımcıları ne de onlara gönül vermiş seçmen kitlesi böylesine bir yapı karşısında doğru muhalefet stratejisi geliştirememenin şaşkınlığından kurtulamadı.
İşini sıkı tutan ve yaşanabilecek her türlü soruna karşı önceden tedbirliymiş gibi tavır geliştirebilen bir iktidara karşı; tespit edilen küçük hatalarla, zorlama eleştiriler ve ayakları yere basmayan önerilerle muhalefet etmek elbette itibar görmüyor, herkesi geriyor.
Muhalefetin mecbur olduğu duruma bakın...
Asla sevmeyeceksin.
Mutlaka yereceksin.
En küçük bir hatayı ziyadesiyle büyüteceksin.
Çok büyük başarıları görmezlikten gelecek, yokmuş gibi davranacak, başarısızlık algısı yaratmaya çalışacaksın...
Tüm bu haksız tavırlarına rağmen büyüyecek, seçmen kitleni genişleteceksin..
E, hayal tabi...
Bu nedenle muhalefet hep küçülüyor ve dağlıyor, iktidar ise büyüyor, güçleniyor.
Muhalefet bu uğraşın nafile olduğunu anladığı için bu gün meclise gitmiyor...
İşin özü şu : Türkiye, güçlü ve işini layıkıyla yapan bir iktidara karşı doğru ve adil bir muhalif tavır geliştirmedikçe de bu niza bitmez.
Kovacağınız başka köy var mı bu kardeşinizi?
Ahmet Yürekli
05.07.2011, Üsküdar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.