Adalet ve Adalet Dağıtanlar?


Adaleti ile İslam tarihine damga vurmuş, adaletin timsali Hz. Ömer bir sözünde ?Adalet Mülkün Temelidir?der. Çağları delip günümüze kadar gelen Hz. Ömer?in bu sözü günümüzde adalet dağıtan hakimlerin arkasında bütün mahkeme salonlarımızda yazılı durur.
Adalet kavramı, İslam dininin üzerine bina edildiği ve huzurlu bir yaşam için vazgeçilmez olan en önemli kavramlardan birisidir.
Yüce Mevla, Kuranı Kerim?in, ?adaleti ayakta tutun?, ?akrabalarınızın aleyhine de olsa adaletten sapmayın? ayetleri ile bu önemli kavramı yani adaleti insanlara emretmektedir.
Ancak ülke olarak mülkün temeli olan bu adalete gittikçe inancımız azalmakta, yargıya ve de adalet dağıtanlara olan güvenimiz zedelenmektedir.
Nitekim son günlerde ülkede yaşanan bir takım olaylara binaen ülke olarak adaleti ve adalet dağıtanları tartışır olduk. Öyle ki yasamayı yapanlar mı yoksa adaleti dağıtanlar mı haklı diye tartışıyoruz.
Olayları ve tarafların haklı ya da haksız oluşunu bir kenara bırakalım. Onu vatandaş tartışsın ve haklıya ya da haksıza karar versin.
Ancak biz tarihten adaletle ilgili örnekler vererek adalet dağıtan kişilerin adaleti ayakta tutmak için nasıl davrandıklarını görelim.
Rivayet olunur ki Fatih Sultan Mehmed, İstanbul?un fethinden sonra tüm hükümlüleri serbest bırakır. Ancak bu hükümlüler arasında yer alan iki papaz zindandan çıkmak istemezler.
Halka zulüm ve işkence eden Bizans İmparatoru?na, adaletli olmasını tavsiye ettikleri gerekçesiyle hapse atılan papazlar, bundan böyle hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdir.
Olaydan haberdar olan sultan, huzuruna çağırdığı papazların ağzından kendi hikâyelerini dinler ve onlara şöyle der: ?Bir teklifim var: sizler İslam adaletinin uygulandığı bu memleketi geziniz, Müslüman hâkimlerin ve halkımın davalarını dinleyiniz. Eğer hayata küsmenize sebep olan adaletsizliği burada da görürseniz gelip bana bildiriniz ve önceden verdiğiniz kararınız doğrultusunda uzlete çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunuzu kanıtlayınız.?
Papazlar zaman kaybetmeden yola çıkarlar. İlk durakları Bursa?dır. Orada şöyle bir olayla karşılaşırlar: ?Bir Müslüman?ın, ?hiçbir kusuru yok? denilerek bir Yahudi?den satın aldığı atın hasta olduğu ortaya çıkar. Müslüman, sabah olur olmaz kadının yolunu tutar. Ancak kadı henüz gelmemiştir. Bir süre boyunca bekleyen Müslüman, kadının gelmeyeceğini düşünerek atını alıp geri döner ve at o gece ölür. Olayı sonradan öğrenen kadı, atın sahibi Müslüman?ı çağırarak şöyle der:
?Eğer geldiğinizde ben makamımda bulunsaydım, atı sahibine iade edip paranızı alırdın. Ancak zamanında daireme gelmediğim için olayların bu şekilde gelişmesine sebep oldum. O yüzden atın ölümünden doğan zararı ben ödeyeceğim.? Bu olay karşısında hayrete düşen papazlar buradan İznik?e geçerler.
Bu şehirde ise şöyle bir mahkeme ile karşılaşırlar.
Bir Müslüman?dan tarla satın alan başka bir Müslüman ekin zamanı gelip de tarlasını sürmeye başlayınca sabanına bir küp altın takılır. Çiftçi altınların hepsini alarak tarlanın ilk sahibine giderek küpü vermek ister. Ona ?Ben senden tarlanın altını değil, üstünü satın aldım. Eğer tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin bana bu fiyata satmazdın. Al şu altınlarını? der. Tarlanın ilk sahibi ise, tarlayı kendisine taşı ve toprağıyla beraber sattığını söyleyerek altınları kabul edemeyeceğini söyler. Anlaşmaya varamadıkları için iki Müslüman soluğu kadının huzurunda alırlar. Kadı, adamlara çocukları olup olmadığını sorar. Birinin erkek diğerinin ise kız çocuğu vardır. Kadı, bu iki çocuğu nikahlayarak altını da çeyiz olarak onlara vermeye hüküm verir.
Bu iki olaya tanık olduktan sonra papazlar İstanbul?a gelerek Fatih Sultan Mehmed?in huzuruna çıkarlar ve şöyle derler: ?Bizler artık inandık ki bu kadar adalet ve birbirinin hakkına saygı ancak İslam dininde vardır. Bu dinin insanları başka dinden olanlara bile kötülük yapamazlar. Bu yüzden biz zindana dönme kararımızdan vazgeçtik, sizin idarenizde hiç kimsenin zulme uğramayacağına inandık.?
Asırlar evvelki adalet gayri Müslim insanların bile takdirini kazanıyor, uzletten bile vazgeçiriyordu. Günümüz adaleti ise Müslüman kimseleri dahi memnun etmiyor.
Dolayısıyla adalet dağıtanlar böyle bir hassas ve önemli görevi ifa ettiklerinden, bir konuda hele memleketi ilgilendiren bir hususta karar vererecekleri vakit kılı kırk yararcasına ihtimamlı bir çalışma ile adaleti dağıtmaları gerekir.
Dahası adalet dağıtanları seçenler de bu adaleti dağıtanlar da adalet terazisinden sapmamalıdır. Aynı zaman da bu kimseler hiçbir ideolojinin, düşünce ve inancın ya da siyasi partinin de emrinde olmamalıdır.
Bilakis herkese eşit mesafede olan ve ?şeriatın kestiği parmak acımaz.? Anlayışında ve Hz. Peygamberin, ?Kızım Fatıma da olsa suçu varsa cezalandırırım? inancında olmalıdır.
Aksi bir yol mülkün temeli ADALETE olan güveni günümüzde olduğu gibi bitirir.
Bu adalet ki bir gün hepimize lazım olur.

M. Zeki Uyanık, adanapost

17.01.14, Adana

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Zeki Uyanık Arşivi