Terör örgütleri kurduran, finanse eden, silah, mühimmat ve askeri eğitim ile donatan ABD’nin, teröre desten veren, terörist bir devlet olduğu, dünya kamuoyunun bildiği, ancak zikretmekten çekindiği bir gerçekti. Bugün Suriye’de PKK/PYD terör örgütüne verdiği destek ve daha da ileri giderek, bir terör örgütünü müttefiki ve Suriye’de askeri kara gücü olarak ilan etmesiyle bunu tescillemiştir.

ABD için terör örgütleri modası geçmiş bir kıyafet, işi biten kâğıt bir mendilden ibarettir. Bugün Suriye’de sözde IŞİD (DEAŞ) terör örgütü ile mücadelede desteklediği, PKK/PYD terör örgütünü, Suriye Demokratik Güçleri (SGD) olarak meşru bir oluşum gibi gösterme çabası ise ancak kendilerini avutmaktan ibarettir.

Ayrıca siz sanıyor musunuz ki? ABD, IŞİD ile ipleri koparmıştır, hayır.. IŞİD özellikle Avrupa’da yaptığı (yaptırılan) eylemleri ile bütün gözleri üzerine çekmesi, aldığı büyük tepki nedeniyle; PKK/PYD’yi IŞİD’in üzerine salarak etkisiz hale getirme görüntüsü ile kızağa alınmıştır.

Türkiye’nin “Fırat Kalkanı” harekâtı ve PKK/PYD’nin göstermelik IŞİD mücadelesi sonrası, IŞİD içerisinde bulunan Avrupalı teröristler ülkelerine döndüler. Irak, Suriye ve bölge ülkelerden IŞİD’e katılan teröristlerin bir kısmı PKK/PYD’ye, bir kısmı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’na, bir kısmı da, kızakta bekleyen ve yeniden yapılanma içerisinde olan El-Kaide örgütüne katıldılar.

ABD, elini uzattığı, ayağını bastığı her yeri perişan ediyor;

Kendisini adalet, barış timsali ve dünyanın jandarması(!) gören ABD, Ortadoğu, İslam coğrafyası ve dünyanın dört köşesinde elini uzattığı hiçbir yere huzur, barış, demokrasi ve istikrar götürmemiş, aksine huzuru, barışı ve istikrarı bozmuştur.

Dün Irakta, Afganistan’da, Pakistan’da, Mısır’da hangi emellerini gerçekleştirmek üzere bulunuyorsa, bugün Suriye’de de aynı emellerini gerçekleştirmek için bulunmakta olup, hiçbir iyi niyet içerinde olmadığı ve Suriye’ye orada bulunduğu müddetçe barış ve istikrar ortamının sağlanmasının mümkün olmayacağı bir hakikattir.

ABD Suriye’de söz sahibi olmak için sinsi planlar kuruyor;

ABD, terör örgütlerinin arkasına sığınarak Suriye’de kalıcı olmak istiyor. Türkiye’nin “Zeytin Dalı” harekâtının Afrin’den sonra Münbiç’e uzanması konusunda tehditkâr bir tavır içerisine giren ABD, Suriye’de kalıcı ve söz sahibi olmak için, Türkiye-Rusya ve İran’ın Astana-Soçi sürecini baltalayarak Suriye’de barış sürecini Cenevre'ye taşımak istiyor.

Bunu gerçekleştirmek için de, Türkiye’nin Suriye’de PKK/PYD terör örgütü tehdidini bitirmek, terörü sonlandırmak için verdiği kararlı mücadelenin Münbiç ayağına, taş koymaya çalışıyor. ABD Münbiç’te ABD askerleri ile birlikte PKK/PYD’li teröristleri de kendi askeri olarak tanımlıyor ve Türkiye’nin Münbiç’e yönelik harekâtının kendilerine karşı yapılacak bir harekât olarak gösteriyor. Bunun anlamı; Türkiye’nin Münbiç’te gireceği çatışma ortamı, ABD-Türkiye savaşıdır deniliyor. ABD’nin Münbiç’ten askerini çekmemesi ve PKK/PYD terör örgütünü kendi askeri olarak görmeye devam etmesi neticesinde, girilecek bir çatışma ortanın varacağı nokta, Suriye’de çok uluslu bir savaşın başlangıcı olmasını kaçınılmaz kılar.

ABD’nin derdi cihan harbi çıkarmaksa?;

ABD’nin derdi cihan harbi çıkarmaksa? Ne 1914 -1920’ler deyiz, nede 1939-1945’lerde. Ne o günkü Osmanlı var, nede silah ve mühimmata ihtiyacı olan bir Türkiye.

Bu millet yedi düvelin işgalinden silkinerek çıkmış, hasta denilen Osmanlının küllerinden yeniden bir devlet kurmuş bir millettir. ABD yönetimi Suriye’de sabırları ve sınırları zorlamamalıdır.

İbrahim Halil SİPAHİ

09.02.2018/adanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi