GÖRÜŞ - Güney Afrika'da Mehmet Remzi Bey'in bıraktığı yerden başlamak
İstanbul
Dr. Halim Gençoğlu, Güney Afrika'da görev yapan son Osmanlı Başkonsolosu Mehmet Remzi Bey'i AA Analiz Masası için yazdı.
***
Geçen hafta Güney Afrika'da görev yapan son Osmanlı Başkonsolosu Mehmet Remzi Bey'in naaşı, 2011 yılında FETÖ'nün bir oldu-bitti ile taşıdığı Midran Camii'nden asıl yeri Braamfontein mezarlığına yeniden taşındı. Kabrin esaretten kurtarılması için 2018 yılında Türkiye'nin Güney Afrika'daki Büyükelçiliği mahkemeye başvurduğunda, dönemin büyükelçisini doğru kanaldan hareket etmek üzere merhum Mehmet Remzi Bey'in torunu Helene Remzi-Bey'le tanıştırmış, mezarın başına gelenleri o dönemde AA'ya anlatmıştım.[1]
Helene bu sancılı süreçte yazılı olarak Türkiye'nin Pretorya Büyükelçiliğini alenen desteklemiş, bu desteği mahkemede resmi delil teşkil etmiş ve bu vesileyle her daim Türkiye'nin yanında olmuştu. Şimdi yıllar süren mahkeme sonunda gelinen bu müspet noktada, dedesinin mirasını koruyan ve onun ismini soyadı olarak taşıyan tek torunu Helene Remzi-Bey bir teşekkürü hak ediyor.
Birinci Cihan Harbinin arifesinde Güney Afrika'ya ulaşmasına rağmen Mehmet Remzi Bey'in arkasında onu destekleyen yüzlerce yerli Müslümanın varlığı çok önemliydi. Zira Müslümanlar onun kendileri için Afrika'nın ucunda okullar açan, İslam alimleri tayin eden, cami inşası için yardım gönderen Osmanlı Devleti tarafından gönderildiğini biliyorlardı.
Mehmet Remzi Bey Güney Afrika'da
Mehmet Remzi Bey Güney Afrika'da Osmanlı Devleti'ni temsil eden bir Türk diplomat olarak vazife yapmıştı. O aslında Osmanlı Devleti’nin 1852 yılında Cape Town'da açmış olduğu Osmanlı fahri konsolosluğundan 25 Haziran 1914 senesi Johannesburg Başşehbenderi olarak ülkeye ulaşmasına kadar Osmanlı-Güney Afrika politikalarının misyon açısından son halkasını teşkil eder. Dolayısıyla Remzi Bey, Güney Afrika'ya ayak basmadan önce Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'ndaki hizmetlerinden ve onun yetiştirdiği kuşaktan haberdardı. Selefi olan ilk muvazzaf Osmanlı diplomatı Ohannes Majakyan Efendi'nin Güney Afrika Müslümanları hakkında yazdığı raporlara hakim bir şekilde vazifesine başlamıştı. Güney Afrika'ya ulaşmadan önce Vekil Konsolos Sinan Efendi tarafından kendisi için Park Avenue mahallinde tutulan 7 odalı müstakil evinde, bölgenin önde gelen birçok Müslüman liderini ağırladığını biliyoruz.
Ulaştığı yılın haftası Johannesburg'da Hamidiye İslam Cemiyeti'nin verdiği davette yaptığı konuşma yerel gazetelere yansımıştı. Remzi Bey, Osmanlı Devleti'nin birlik bütünlüğünü sarsan birçok önemli savaşa şahit olduğu halde, ölene kadar umudunu yitirmeden devletinin selameti için çalışmıştı. Çanakkale cephesinde, İngilizlerin mağlubiyeti Remzi Bey'in görev yerinde tutuklanmasının en önemli nedeniydi. Devlet-i Aliyye, savaş şartlarına rağmen onu esaretten kurtarmak için değiş-tokuş yapmak gayesiyle İngiltere'nin Erzurum’daki konsolosunu tutuklamıştı fakat ne yazık ki bu takas gerçekleşmeden, Remzi Bey, 14 Şubat 1916 tarihinde tutuklu bulunduğu hapiste vefat etmiş ve her nedense cesedinin otopsi yapılmasına dahi izin verilmemişti. Dahası cenazesinin Türkiye'ye gönderilmesine de müsaade edilmemiş ve 1916 yılında Johannesburg'da Braamfontein Kabristanına gömülmüştü. Mezarı 2011 yılında buradan alınıp FETÖ örgüt mensupları tarafından caminin haziresine taşınmış ve 2018 yılında yeni atanan Büyükelçiye yaptığımız başvuru sonucu, Güney Afrika’daki büyükelçiliğimiz mahkeme yoluyla ancak 2022 yılı Ocak ayında mezarı tekrar asıl yerine taşıyabilmişti.
Şunu unutmamak gerekir ki; Mehmet Remzi Bey Johannesburg'da savaş esiri olarak hapisken koğuş arkadaşları Suriyeli, Yemenli, Filistinlilerdi. Yani Remzi Bey 1914’te şimdiki Yemen, Ürdün, Suriye, Filistin, Irak halkının da başkonsolosuydu. Aynı tarihte Cape Town Nappier esir kampında hapis olan Filistinli Ahmet Zein'ın hapisten kurtarılması için Osmanlı Başkonsolosu Mehmet Remzi Bey'den cevap alamayıp umudunu kesince, 1915 yılında gönderdiği mektubundan İstanbul hükümetinden yardım istemişti.
Türkiye-Güney Afrika münasebetlerinde Mehmet Remzi Bey'in izi
Remzi Bey gibi yüzyıl önce dünyanın bir ucunda ülkesini temsil eden bir diplomatın misyonunu anlamak için iki hususu iyi analiz etmek zorundayız. Birincisi, onu bu sancılı bir süreçte dünyanın bir ucuna gönderen Osmanlı Devleti'nin beklentisidir. İkincisi, Güney Afrika'da Müslüman halkın Osmanlı'ya ve onun temsilcisine karşı yaklaşımıdır.
Bu iki noktadan bakıldığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Osmanlı Devleti ile Güney Afrika toplumu arasında tarihte oldukça samimi ilişkiler mevcuttu. Remzi Bey'in ulaştığı tarihte Güney Afrika'da 20 yıla yakın hizmet etmiş Osmanlı alimi Ebubekir Efendi'nin öğrencileri halen yaşıyor ve her birini iyi bir eğitimci olarak yetiştirdiği çocukları Güney Afrika'nın çeşitli şehirlerinde öğrenci yetiştiriyorlardı. Dahası Ohannes Majakyan Bey Juhannesburg'dan ayrılmadan önce Güney Afrika Müslümanlarıyla fevkalade müspet ilişkiler kurmuş ve kısa sürede onların desteğini kazanmıştı.
Balkan Harbi ve Trablusgarp Savaşı'nda Güney Afrika Müslümanlarından toplanan bağışlar ve hatta Libya'da İtalyanlara karşı gönüllü savaşacak Güney Afrikalı Müslümanların varlığı Mehmet Remzi Bey'in yabancılık çekmeden görev yerinde düzenini kurmasına sebep olmuştu. Mehmet Remzi Bey görevdeyken Güney Afrika Müslümanları dini konularda fetvaları İstanbul'dan alıyorlardı. Çanakkale ve Kut'ül Amare'de galip gelen Türk ordusunun zaferi camilerde bölge Müslümanları tarafından dualarla kutlanmıştı. Güney Afrika Müslümanları fes giyiyor ve Türk tütünü sarıp Cape Town ve Johannesburg'da Turkish Bath olarak nam salmış hamamlarda yıkanıyorlardı. Johannesburg'da ve Cape Town'da Nurul Hamidiye Mescidi, Port Elizabeth'de Mescid'ul Aziz, Cape Town'da Nur'ul Osmaniye Camileri ve Hamidiye İslam Cemiyeti bulunmaktaydı. Birinci Cihan Harbinin arifesinde Güney Afrika'ya ulaşmasına rağmen Mehmet Remzi Bey'in arkasında onu destekleyen yüzlerce yerli Müslümanın varlığı çok önemliydi. Zira Müslümanlar onun kendileri için Afrika'nın ucunda okullar açan, İslam alimleri tayin eden, cami inşası için yardım gönderen Osmanlı Devleti tarafından gönderildiğini biliyorlardı.
İşte Türkiye-Güney Afrika münasebetlerinde bir Türk diplomat olarak Johannesburg'da vefatıyla Mehmet Remzi Bey'in ardında bıraktığı ilişkiler bu noktadaydı. Bu derinliğe erişebilmek için o tarihi arkamıza alarak onun bıraktığı yerden başlamak elzemdir.
***
[Dr. Halim Gençoğlu, Cape Town Üniversitesi]
"Görüş" başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.