GÖRÜŞ - Ben Charlie Hebdo değilim: Kahramanmaraş depremi ve sözde "mizah"

GÖRÜŞ - Ben Charlie Hebdo değilim: Kahramanmaraş depremi ve sözde "mizah"
Modern tarihin en büyük depremlerinden birinin, bazıları hala enkaz altından çıkarılmakta olan kurbanlarıyla dalga geçmek, Fransa'nın Müslümanları "insan yerine koymama" tutumunun geldiği boyutu gösteriyor.
İstanbul

Farid Hafez, Fransız Charlie Hebdo dergisinin Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yayınladığı karikatürü ve deprem mağdurlarını "insan yerine koymayan" yaklaşımını AA Analiz için kaleme aldı.

Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo Hz. Muhammed'e karşı hakaret içeren karikatürleri yeniden yayınladığı için büyük tartışmalara yol açsa da 12 kişinin ölümüne neden olan bir saldırının kurbanı olduktan sonra büyük destek görmüştü.

2015 yılında dergi merkezinin saldırıya uğramasının ardından Avrupa'da ve tüm dünyada pek çok kişi ifade özgürlüğünü savunmak amacıyla bir araya gelerek dergiyle ve katledilen 12 kişiyle dayanışma amacıyla "Je suis Charlie" (Ben Charlie'yim) sloganları atmıştı. Ancak Charlie Hebdo Müslüman karşıtı ayrımcılığı da içeren uzun bir ırkçı yayın geçmişine sahip. Dergi, en son yine haklı olarak çok eleştirilen bir karikatürle gündemde.

Fransız devletinin ayrımcı siyasetinin sonuçları

Charlie Hebdo, Suriye ve Türkiye'deki depremin ilk gününde, "Günün Karikatürü" başlığı altında yıkılmak üzere olan ve enkaz altında kalan binaların, ters dönmüş bir araba ve enkaz yığınlarının resmedildiği bir karikatür yayınladı. Karikatürün üstünde "Türkiye'de Deprem," altında ise "Tank göndermeye gerek kalmadı." yazıyor.

Ancak karikatüristin "mizah" olarak tasvir ettiği şeyin, her mizah ustasının nihai hedefi olan iktidar odaklarının eleştirisiyle bir ilgisi yok. Modern tarihin en büyük depremlerinden birinin, bazıları hala enkaz altından çıkarılmakta olan kurbanlarıyla dalga geçmek, Fransa'nın Müslümanları "insan yerine koymama" tutumunun geldiği boyutu da gösteriyor. Bu "insan yerine koymama" yaklaşımı Fransız toplumunda da kabul görmüşe benziyor. Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki depremde binlerce insan hayatını kaybetmişken, ölen on binlerce insanla ve Suriye'de yıllardır süren savaşın kurbanlarıyla dalga geçme işine belki her isim verilebilir ama asla açık görüşlü bir eleştiri olarak nitelendirilemez.

Depremzedeleri insan yerine koymayan yaklaşım

Bu karikatür aslında birçok Avrupa ülkesinin depremzedelere destek olduğu, barınaksız kalan binlerce kişiye yardım etmek ve hala enkaz altında olanları kurtarmak için mali yardım, askeri personel ve ekipman gönderdiği böylesi bir durumda dahi, nüfusunun çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ülkeler söz konusu olduğunda insani duyarlılığın nasıl ortadan kalktığını da gösteriyor.

Aslında bu karikatür özgün olmadığı gibi Charlie Hebdo'nun kötü şöhrete sahip ırkçı geçmişinin bir devamı niteliği olmanın ötesinde de anlamlar taşıyor. Bu yayın aynı zamanda Müslüman sivil toplumu baskı altına alan, kurumlarını kapatan Fransız devleti tarafından uygulanan Müslümanları "insan yerine koymama" yaklaşımının geldiği boyutu da gözler önüne seriyor. Bu arada Fransa'nın sadece eşit vatandaşlar olarak yaşama hakkını savunan ırkçılık karşıtı STK'lerin direnişini hedef alan saldırgan bir ülke haline geldiğini de belirtmek gerek.

Ayrımcılığın gölgesinde insani yardım

Öte yandan bu karikatürü çizenler, hükümetlerinin deprem mağdurlarına verdiği desteği eleştiren aşırı sağcı politikacılarla da birlikte hareket ediyor. Gerçekten de Fransız hükümeti, depremzedeler için yardım teklifinde bulunmuşsa da bazı aşırı sağcı politikacılar hiçbir şekilde mali yardım gönderilmemesi çağrısını dile getiriyor.

Nihayetinde bu karikatür, uzun bir geleneğin bir ürünü ve Müslümanları sürgit "öteki" olarak insan yerine koymama yaklaşımında bulunanların kendi insanlıklarının ne hale geldiğini de gösteriyor. Sevdiklerini, anne babalarını ve çocuklarını kaybetmiş depremzedelere ve on yıldan uzun bir süredir yerlerinden edilmiş evi bile olmayan iç savaş mağdurlarının yaşadığı çaresizliğe bile empati gösterilemiyor.

Bu karikatürün gösterdiği en önemli şey ise çizerinin kendi insanlığını kaybedişi ve halden anlamaz oluşudur ki bu yeryüzünde kibir ve cehalet içinde büyüklenerek yürüyenlerin en temel özelliğidir.

Mütercim: Zeliha Eliaçık

[Farid Hafez, Georgetown Üniversitesi The Bridge Initiative'de Uluslararası Çalışmalar Bölümünde Misafir Profesör ve Kıdemli Araştırmacı olarak görev yapmaktadır. Kendisi aynı zamanda yıllık yayımlanan Avrupa İslamofobi Raporu'nun editörlerindendir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.