Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Genişleme; nereye kadar?

Genişleme; nereye kadar?

Enflasyonun renk tonlarıyla iç içe yaşıyoruz. Havanın gün içinde bir güneşli, bir parçalı bulutlu, bir yağışlı, bir sıcak, bir ılık, bir soğuk bir hal alması gibi arz – talep çeşitliliği sebebiyle enflasyonda kısa ve orta vadelerde dalgalanmalarla karşı karşıyayız.

Aslında bu durum pandeminin ekonomi üzerinde bıraktığı izler. Malumunuz ülkeler deflasyon ve beraberinde resesyona düşmemek için yüksek seviyede varlık alımı veya parasal gevşemeye yöneldi. Hatta para basarak emisyon hacimleri tavan yaptı. Bu yönde para politikaları halen devam ediyor.

Salgından beri bugüne kadar varlık alımını veya parasal genişlemeyi azaltan veya kesen herhangi bir merkez bankasına rastlamadık. Dolayısıyla para arzı genişletilerek sağlanan büyüme ortamında talepler karşılanamadığı için enflasyon ortaya çıktı. Aslında buna reflasyon desek daha doğru olur.

***

Piyasada kredi genişlemesi dahil para bolluğu hat safhada. Para miktarının yüksek olduğu bir yerde enflasyon beklememek safdillik olur. Para arzının yüksekliği ile küresel ekonomide bir ralli haline dönüşen reflasyon kılıklı enflasyon baskın haline gelirken bir stagflasyon belasıyla karşılaşabilir miyiz?

Enflasyon ABD ve Euro Bölgesi’nde son 13 yılın zirvesinde. ABD’de enflasyon yıllık yüzde 5’i geçmiş, Euro Bölgesi’nde de Eylül ayı itibariyle manşet enflasyon beklentilerin üzerinde yüzde 3,4 olmuş. Açıkçası gelişmiş ülkeler 1997 yılından bu yana böyle yüksek bir enflasyonla karşılaşmış değil.

Türkiye’de Eylül enflasyonu açıklanmadı ama İstanbul enflasyonu şimdiden son 3 yılın zirvesine oturmuş görünüyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre İstanbul’da perakende fiyatlarlar aylık yüzde 2,22, yıllık yüzde 19,77, toptan eşyalarda fiyatlar aylık yüzde 2,9, yıllık yüzde 28,72 artmış.

***

Eylül ayı enflasyon oranları genişleme etkisindeki para arzının yüksekliği sebebiyle reflasyon belasının devam edeceğini haber veriyor. Ancak tersi durumda ki yavaş yavaş ateş olan yerden duman çıkmaya başladı, merkez bankaları varlık alımı veya gevşemelere fren koymanın hesaplarını yapıyor.

Merkez bankalarının emisyon hacimlerini daraltması, enerji ve emtia gibi temel girdi fiyatlarındaki yüksekliğin enflasyon oluşturması ve böyle bir ortamda ülke büyümelerinin gerilemesi adına stagflasyon dediğimiz resesyonla enflasyonun bir arada olduğu hayaleti doğurabilir mi, bakmak lâzım.

Ekonomide işsizlik oranı artıyorsa, mal ve hizmet fiyatları hızla yükseliyorsa, ekonomiye durgunluk hakimse, stagflasyon el sallıyor demektir. Petrol ve doğalgaz stokların azalmasıyla birlikte kış aylarının yaklaştığı dönemi eklersek enerjide oluşacak tedarik kısıtları ülkeleri farklı bir stagflasyona taşıyabilir.

***

Yurtdışından yurtiçine doğru bir projeksiyon yapıldığında, aynı sert rüzgârların etkisi altında olduğumuz şüphesiz. Sıcaktan soğuğa geçmek gibi reflasyonun stagflasyona dönüşerek toplumda büyük bir türbülans oluşturma kabiliyetinin olduğunu hatırlatalım. Geçişlere dikkat, derim.

Doğalgaza dün gelen yeni yüzde 15’lik zammın yanında yeme – içme, ulaşım, kiralama, konaklama gibi sektörlere geçici uygulanan yüzde 8’lik KDV’nin 1 Ekim’den itibaren yeniden yüzde 18’e çıkması ilave enflasyonun habercisi. TBMM’ye gelen vergi paketi işte bundan dolayı önemli.

Enflasyonu sürekli kılan diğer mühim gelişme, talepten ziyade arz sorunları sebebiyle devamlı artan gıda fiyatları. Analiz gazetemiz dün bu konuyu buğdaydan arpaya, pirinçten mercimeğe, mısırdan ayçiçeğine kadar ayrıntılı bir şekilde işledi. Ürün fiyatlarında yıllık yüzde 150’ye varan artışlar olmuş.

***

Uluslararası verilere göre, küresel gıda fiyat endeksi bir yılda yüzde 33 artmışsa, iklim, lojistik, enerji, işgücü, tedarik zinciri gibi sorunlara dayalı düzeltilmiş ve yıllıklandırılmış maliyetler yüzde 60’a dayanmışsa meselenin küresel boyuta taşındığını ve fiyatların sınırları aşabileceğini beklemek gerekir.

Meselâ büyük tahıl ihracatçısı Rusya dahi gıda fiyatlarındaki yükseklik sebebiyle manşet enflasyonu faiz artırarak dizginlemeye çalışıyor, fakat nafile. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de gıda tüketiminin giderek azaldığına dair veriler yayınlanıyor. Bu da hükümeti sosyal politikalara yöneltiyor.

Gıda, fiyatlardaki artışlarla hane halkı harcamalarında büyük bir yer tutmaya başladı. Dünyada da böyle, bizde de… Uluslararası birçok düşünce kuruluşu, hükümetlerin dar gelirli kesimleri desteklemek amacıyla yaptıkları sübvanseleri sonsuza kadar sürdüremeyeceğini belirtiyor.

Dolayısıyla sınırlı hükümet kaynaklarının, pandemide sürekli artan gıda ve enerji fiyatları karşısında hane halkı ihtiyaçlarına yetişmesi zorlaşıyor. Büyük bir ihtimalle, genişleme politikalarının çerçevesini reflasyondan stagflasyona dönme ihtimali olan enflasyona karşı üretilecek politikalar belirleyecek.

analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi