Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Fiyatları Yükselten Bol Para Ve Kuraklık

Fiyatları Yükselten Bol Para Ve Kuraklık

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı ve Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, Antalya'daki "16. Türkiye Hububat Kongresi 2021" sonrası sorularımızı cevaplarken son dönemde yükselen ülke enflasyonlarına etki eden gıda ve özelde hububat fiyatlarıyla ilgili tespitler yaptı. Ulusoy, "Kuraklık ile bol paranın aynı anda biraraya gelmesi, stokçuluğun artması ve kuraklık döngüsü, gübre fiyatlarındaki artış, bir de salgına karşı finansal alanda parasal genişlemelerle buğday başta hububat fiyatları yükseldi" dedi.

Sedat YILMAZ

Tarıma genel olarak bakıldığında pandemi sürecinde aşılamanın yaygınlaşması ile ekonomideki açılmalar tüm sektörlerde fiyatları artırırken stokları takviye etme ve devam eden kuraklık başta olmak üzere güçlü talebin yanında tedarik zincirindeki sıkıntılar, petrol fiyatları kaynaklı artan gübre fiyatları ve ülkelerin parasal genişleme politikaları hububatta fiyat istikrarını olumsuz etkiledi.

Sektörün fiyatların dalgalanmasıyla ilgili sıkıntıları devam ediyor. Diğer çeşitlerde olduğu gibi ekmeklik buğday fiyatlarındaki artışlar Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) ihalelerine de yansıyor. Haziran’dan Eylül ayına kadar gerçekleştirilen dış alım ihalelerinde ekmeklik buğday fiyatları arasında 76 dolar bir fark oluşturdu. 30 Haziran’da fiyatı 260 dolar olan ürünün fiyatı Eylül ihalesinde 336 dolara çıktı. TMO’nun 5 Kasım 2021 itibariyle ekmeklik buğdayın tonu da 2 bin 640 lira ile 2 bin 675 lira arasında değişiyor. 50 kiloluk bir çuval unun perakende satış fiyatı da 300 liranın üzerinde.

Isınma ciddi tehdit

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı ve Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy (sağda), buğday – un sektöründeki son gelişmeleri Analiz Gazetesi’ne anlattı.

Fiyatlarla ilgili her türlü tedbiri aldıklarını, küresel şartların baskısıyla fiyat oluşturmada zorluk çektiklerini belirten Türkiye un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, son 7 yıldır dünyadaki un ihracat liderliğini korumaya devam ettirmelerinin yanında pandemi sürecini doğru yönettiklerini ve yönetmeye devam edeceklerini söyledi. Artan küresel ısınmanın en fazla tarımı etkilediğini, söz konusu gelişmeyle buğdayda yüzde 6, pirinçte yüzde 3,5, mısırda yüzde 7,5 ve diğer ürünlerde de kuraklığın etkisinin görüleceğini belirten Ulusoy, şayet dünyanın 2 derecelik küresel ısınması durumunda 2050 yılında 84 milyon kişinin açlık riskiyle karşı karşıya kalabileceğinin tahmin edildiğini bildirdi.

Ulusoy, “Fiyatı artan bir üründe talebinin zayıflaması ve fiyatının dengelenmesi lazım. Şu ana kadar buğdayda böyle bir sinyal yok” dedi. 2021’e benzer 2007 – 2008 ve 2010 – 2013 yıllarında da yükselişler gördüklerini ve mevcut fiyatların son 6 yılın zirvesinde olduğunu hatırlatan Ulusoy, “Bu defaki fark; kuraklık ile bol paranın aynı anda biraraya gelmesi ve kuraklık döngüsünün, 4 – 5 seneye düşmesi. Bu döngüyle bir de salgına karşı finansal alanda parasal genişlemeler oldu, böylece fiyatlar yükseldi” diye konuştu.

2021’de sıcakların 1,7 derece artmasıyla tarım alanlarında yağış miktarının yüzde 20 azaldığına dikkat çeken Ulusoy, daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıkların bundan sonra 5 yılda bir geleceğinin öngörüldüğünü, iklimle ilgili çalışmaların yapıldığını ve devletten bu konuda destek beklediklerini dile getirdi.

Olumsuz tüm şartlara rağmen Türkiye’nin 7 yıldır un ihracat şampiyonluğunu koruduğunu, makarna sektörünün son yılların parlayan yıldızı olduğunu, 2016’da 422 milyon dolar olan makarna ihracatının 2020 sonunda 762 milyon dolara yükseldiğini, İtalya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci makarna ihracatçısının Türkiye olduğunu söyledi.

Ulusoy, “Türkiye’de üretilen 18-19 milyon tonun 3,5 milyon ton buğdayın makarna ve 20/1 oranında tohumluk olarak ayrılıyor, gerisi tüketiliyor. Üretim çok olursa da stok yapılıyor” dedi.

Buğday ekim alanı azalıyor

Türkiye’de buğday ekim alanlarının 10 yıl içinde 9,4 milyon hektardan 6,9 milyon hektara düştüğünü vurgulayan Ulusoy, “2022 sezonu için de ilk gelen veriler maalesef umut verici değil. Buğday, un, ekmek zincirinde ürün fiyatlarının sürekli baskılanması, ancak ekilebilecek alternatif ürünlerde ve diğer yem bitkilerinde aynı regülasyonun yapılamaması, fiyatların buğday aleyhine gelişmesine sebep oldu. Bu nedenle alternatif ürünlerin dekar başı gelirinin yüksek seyri, çiftçimizin buğday ekiminden kaçışını hızlandırdı. Tüm Türkiye’ye yaygın Tarım ve Orman İl Müdürlükleri, Çiftçi Birlikleri ve sanayicilerin sahada işbirliklerini gerçekleştirerek, buğdayın üretim miktarının artırılabilmesi için gerekli tüm çalışmaların her zaman destekçisiyiz. TMO’ya da stok oluşturduğu için teşekkür ediyoruz” dedi.

Buğday ekim alanlarında 2,4 milyon hektarlık gerilemenin yüzde 24 küçülme anlamına geldiğine işaret eden Ulusoy, ancak üretim alanı daralmasına karşılık verimin yüzde 30 artırılmasını önemli bulduklarını anlattı. Kuraklıkla birlikte Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre 17,7 milyon ton civarında oluşan verimin önceki senelere göre düşük kaldığını hatırlatan Ulusoy, sadece Türkiye’de değil, Rusya ve diğer küresel buğday üreticilerinin kuraklıktan etkilendiklerini söyledi. Ulusoy, “Fiyat arttıkça vergi bir daha artıyor. Rusya’nın şu an 75 milyon ton üretimi, Ukrayna’nın 28 milyon ton üretimi var” dedi.

Dünyada verim düştü

ABD Tarım Bakanlığı’nın Rusya için yayınladığı verilere işaret eden Eren Günhan Ulusoy, “Geçen Haziran ayında Rusya’nın 85 milyon ton buğday üretimi yapacağı bekleniyordu. Tahminler 73 milyon tona kadar düştü. 41 milyon ton ihracat yapan Rusya’nın elbette üretim düşüklüğü sebebiyle dış satımı da geriledi. Sadece Rusya’da rekolte düşüklüğü olmadı. Kanada, Arjantin ve diğer ülkelerde de verim düşüklüğü gözlendi. Avustralya’da kuraklık olmadığı halde iyi bir sezon yaşadıkları söylenemez. Dolayısıyla buğday fiyatları hızlı bir yükselme trendine girdi” dedi.

Bu yıl dünyanın 284 milyon ton buğday stok devrettiğini, bu stokun dünyayı birkaç ay götürebileceğini, bu yılki üretimin de 794 milyon ton olacağı yönünde olduğunu belirten TUSAF Başkanı Ulusoy, “Üretimle stoku birbirine bölerseniz yüzde 35’li bir oran çıkıyor. Ancak 284 milyon tonluk dünya stok devri içinde Çin’in 148 milyon tonluk bir rezervi bulunuyor. Yani küresel stokun yarısının Çin’de olduğunu söylemek mümkün” şeklinde konuştu.

Küresel buğday stoklarının fiyat artışlarında önemli rol oynadığına değinen Ulusoy, 148 milyon ton buğday ile dünya stokunun yarısını elinde bulunduran Çin’in stok açısından gri alanda kalmasının yüzde 8 ila yüzde 35’lik bir “belirsiz küresel stok skalası” oluşturduğunu ve dünya buğday stokundaki meçhullüğün de fiyatları tüm dünyada volatil hale getirdiğini kaydetti.

Türkiye’nin devir stokunun bu yıl 4,7 milyon ton olarak açıklandığını belirten Ulusoy, stok devri ile toplam üretim arasındaki istikrar sağlanamadığı sürece fiyatların yukarı yönlü artışının süreceğini söyledi. Ulusoy, buğdayda petrol üretimini yöneten OPEC gibi düzenleyici bir kurum olmadığını ama gıda ürünü olduğu için devletlerin hemen tepki gösterebildiğini ve ihracat kısıtlamaları ve ithalat serbestisinin gelebildiğini kaydetti.

Rusya ihracata vergi koydu

İthalatçı ülkelerin ithalatı kolaylaştırdığına, ihracatçı ülkelerin de ihracatı o dengi zorlaştırdığına, talebin hızlanması durumunda iç piyasanın zorlanacağını ve enflasyonun yükselişe geçeceğine dikkat çeken ve en büyük ihracatçı Rusya’nın buğday fiyatı 270 dolar iken 200 doların üzerinde ihraç ettiği ürüne yüzde 70 vergi koyduğuna vurgu yapan Ulusoy, “Haziran’dan itibaren uygulanmaya başlanan bu vergi 31 dolardan 77 dolara çıktı” dedi.

Stokları artırma ve ihtiyaçları karşılama adına buğdayda küresel talebin yükseldiğini anlatan Ulusoy, “Tabii bunda merkez bankalarının salgına karşı yürüttükleri genişleme politikaları da görmezden gelinemez. Para bolsa talep de yüksek olur. Dünyada bu sene buğday ticareti rekor seviyede ve ilk kez 200 milyon tonu geçecek. Borsa üzerinden alınan satılan işlem hacmi de çok yüksek. Bunun manası 800 milyon tonluk buğdayın 200 milyon tonu yer değişecek demektir. Tabii fiziki işlem, finansal piyasadaki işlemin yüzde 1’i bile değil. Değişim işleminin yüzde 99’u finansal piyasalarda yapılıyor. Emtialarda fiyatlar speküle edilebilir ancak buğdayda böyle olmaz. Değerli metallerde arzı kontrol eden üretici sayısı sınırlı. Fakat tarımda kitle geniş” dedi.

ABD’de 2022 Eylül ayına future kontrat satılabildiğini, şu anda buğdayda 293 dolara Eylül 2022 kontratının işlem gördüğünü, istenildiğinde 100 bin tonluk kontrat dahi satılabileceğini belirten Ulusoy, “Altın speküle edilince yeni altın saha sürmek, madenden çıkarmak kolay değil. Ancak buğdayda future fizikiden bağımsız olmadığı için speküle bile edilse kısa veya orta vadede fiziki olan üretimle eşleşmek zorunda. Yani fiyatlar kendini düzeltir” diye konuştu.

300 – 400 dolar bandına alıştık

Türkiye’de kuraklığın yine olacağını, iklim şartlarına karşı formül bulmak zorunda olduğumuzun altını çizen TUSAF Başkanı Ulusoy, “20 milyon ton üretim yapabilseydik, mevcut yüksek fiyatları iç piyasada hissetmeyebilirdik. Kur ve buğday fiyatları yukarı gitti, sezona 2 bin 500 TL’den başlarken bugün ithal buğday 3 bin 700 TL. Türkiye’de kuraklık ile döviz kuru aynı anda denk geldi. Burada oyunu bozan yurtiçinin ithalata ihtiyaç duyması. O yüzden ithalat vergileri sıfırlandı. Dünya fiyatları içeri geçmeye başladı. Buğday üreticisi şimdi satıyorsa iyi kazandı, Haziran’da sattıysa elbette ki hayır” dedi.

Çin buğday istatistiklerinin önemine vurgu yapan Ulusoy, ‘148 milyon ton buğday stokum var’diyen Çin’in kimseyi ülkeye almadığını, üç sene önce 12 milyon ton buğday ithalatı yapan Çin’in bu sene 11 milyon tonu buğday 55 milyon ton tahıl ve yağlı tohum ithalatının yapacak olmasının tartışılması gerektiğini söyledi.

Buğdayda üretimin gelecek sezon için gübre dahil en az yüzde 35 arttığını, Avrupa Birliği (AB) yeşil mutabakatının fiyatları etkileyeceğini ancak Arjantin ve Rusya’nın buna uymayacağını, Türkiye’yi ise bu durumun nasıl etkileyeceğinin henüz bilinmediğini ifade eden Eren Günhan Ulusoy, “Ama her halükârda fiyatlar 200-300 dolar bandında olur. 7 senenin ardından ton başı 200 dolarları unutacağımız kesin. Zaten maliyetini kurtarmaz. Şu an 300-400 dolar bandına alıştık. 500’ü görmemiz de olasılık dahilinde. Dünyada bir tedarik sorunu görünmüyor şu an için fiyatları yukarı çeken hızlı talep; tüketimi yükseltmiyor stokları artırıyor. Önlem sebebiyle yapılan ön yüklemeler de fiyatları yukarı çekiyor” dedi.

25 milyon ton üretmeliyiz

Sektörle ilgili açıklamalarda bulunan Ulusoy, “Şu anda gübre ve sertifikalı tohum satışlarında düşüş var, bunlar kötü parametreler. Çiftçiler masraf düşürmeye çalışıyor ancak uzun vadede toplam gelir düşüyor bu daha büyük zarar olabilir. Geçen sene 2 bin 250 TL olan buğday fiyatı Mayıs 2022’de dünya ile paralel 4 bin TL olacak mı sorusuna, TMO dünya fiyatını verecektir cevabını verebiliriz. Yani gübre maliyeti karşılanacaksa kârlı olur. TMO zaten gübre vs. masraf olarak kabul edip fiyat veriyor. Bugünkü cari fiyatlarla çiftçi para kazanır ancak çiftçi şimdiki maliyetten çekinerek kısıyor o da verimi etkileyecek” dedi.

2017-2018’de iklim değişikliği konuşulurken buğday üretiminin Türkiye’de 21-22 milyon ton olduğunu hatırlatan TUSAF Başkanı Ulusoy, “Üretim 21 değil 25 olmalı ki kuraklık olunca 20’ye düşsün. 25 milyonu hedef olarak koyduk gayemiz buydu. Azot gübresi verimi yüzde 10/15 etkiler. Topraktaki rutubet seviyesi de ortalamaların altında. Bundan sonra yağış hızlanır gübre atılır verim artarsa maç sonucu değişebilir. Mart ayına gelince Nisan VE Mayıs yağışlarını görmemiz lazım” bilgisini verdi.

Türkiye’nin un ihracatı şampiyonluğunu destekleyenlerin birincisi Irak olduğunu, Cibuti’ye ihracatın yüzde 572 arttığını, Irak’tan sonra Yemen, Suriye, Cibuti, Angola, Benin, Venezuela, Somali, Gana ve Filistin’in en fazla un alıcıları olduğunu belirten Ulusoy, İran’ın Rusya’dan en fazla buğday ithal eden ülke olarak kayıtlara geçmesinin ise yılın sürprizi olarak değerlendirilebileceğini kaydetti.

Rusya’nın Türkiye’ye yetişmesi zor

Küresel en fazla buğday üreticilerinden olan Rusya’nın un ihracatında zayıf kalmasını kendileri açısından bir avantaj olarak değerlendiren TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, “Rusya’nın değirmen kapasitesi var ancak kuzey bölgelerde. Limanlara yakın güney bölgelerde değirmenleri mevcut değil. Milyonlarca ton un ihracatına ulaşması da kısa ve orta vadede mümkün değil” dedi.

Eren Günhan Ulusoy, pandemi sürecinde aşılamanın yaygınlaşması ile ekonomideki açılmalar tüm sektörlerde fiyatları artırırken stokları takviye etme ve devam eden kuraklık başta olmak üzere güçlü talebin yanında artan gübre fiyatları ve ülkelerin parasal genişleme politikalarının hububatta fiyat istikrarını bozduğunu söyledi.

Bu yıla benzer 2007 – 2008 ve 2010 – 2013 yıllarında buğdayda yükselişler gördüklerini ve mevcut fiyatların son 6 yılın zirvesinde olduğunu hatırlatan Ulusoy, “Bu defaki fark; kuraklık ile bol paranın aynı anda biraraya gelmesi ve kuraklık döngüsünün, 4 – 5 seneye düşmesi. Bu döngüyle bir de salgına karşı finansal alanda parasal genişlemeler oldu, böylece fiyatlar yükseldi” dedi.

Söke Değirmencilik’e verilen teklifle ilgili konuşan Ulusoy, Söke Değirmencilik ile ilgili teklif ve inceleme meselesini Şubat’ta KAP’a bildirdiklerini bildirdi. Ulusoy, “Münhasırlık anlaşması imzaladık. Sözleşmeleri inceliyoruz. Stratejik olarak Söke raftaki en güçlü marka. Markalı üründe yüzde 26-27 paya sahip. İkinci marka yüzde 20-21 ile Sinangil. Katmer yüzde 7-8. Bizim olmadığımız bir segment” bilgisini verdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi