Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Ekonomik bağımsızlığın 23 Nisan'ı…

Ekonomik bağımsızlığın 23 Nisan'ı…

7 saat süren toplantının sonunda hayırlara vesile olacak bir netice çıkıp çıkmadığı ileriki günlerde netleşecek. Ancak gelecek süreçte yine tekrarlanacağı belirtilen toplantıya "katılımcı" bir anlayışın hâkim olduğu kesin.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, iş dünyası, reel sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları (STK) başkanları ile Dolmabahçe Ofisi’nde bir araya geldiği Cuma günkü toplantıdan bahsediyorum.

Kimler gelmedi ki…

Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’dan Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kalyoncu’ya, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’dan Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’e, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu’dan Sinpaş Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik’e, Doğan Holding Yönetim Kurulu Üyesi Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan, Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı’ya kadar geniş katılımlı iş insanı topluluğu Bakan Nureddin Nebati’nin davetine icabet etti.

Diğer taraftan DEİK Başkanı Nail Olpak, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekip Avdagiç, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı, TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, ASKON Başkanı Orhan Aydın’ın içinde olduğu 100’e yakın reel sektör ve STK temsilcileri de toplantıya destek verdiler.

***

Dolmabahçe toplantısı ve ileriki dönemde devam edecek bu tür bir araya gelmeler, yıllardır ekonomiyi mahkûm eden sıcak paranın tasallutundan kurtaracak belki de ilk adımlar. Bir bakıma ekonomik bağımsızlığın 23 Nisan’ı…

Malumunuz Türkiye ekonomide reel sektör merkezli makas değiştirdi…

Mamafih, 2022 yılının bir milat şeklinde algılanıp ihracattan güçlenen, üretim ve istihdamı önceleyen ve sıfır cari açık hedefiyle ekonomiye yön verecek bu yeni anlayışın, Türkiye’nin 100’üncü kuruluş yıldönümüne denk gelen 2023 yılına ve ileriki yıllara temel oluşturması için milli bir çalışma başlatılmış durumda. Emeklerin sıcak paraya kaptırılmaması merkezinde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat ayaklı model artık yürürlükte.

Birçok riskler göze alınarak kamuoyuna arz edilen yeni ekonomi anlayışında; finans sektörü ile reel sektörün istikbale yönelik ortak gayelerde buluşması ve oluşan global ve yerel olumsuzluklara karşı ellerin taşın altına konulması isteniyor.

Dolayısıyla Dolmabahçe toplantısı; küresel ekonominin yeni bir daralmaya doğru gittiği, tedarikin zorlaştığı, enflasyonların arttığı, varyantların birbirini takip ettiği ve iklim şartlarının giderek dengesini kaybettiği böyle bir ortamda kamu – özel ekonomi yönetimlerinin katılımcı, tek yürek ve tek bilek birlikteliği için yapılan çağrıdan başka bir şey değil.

Türkiye’nin bu yolda yapısal reformlar gibi tamamlaması gereken oldukça dezavantajları olduğu biliniyor. Ancak dezavantajların avantaja ve risklerin fırsatlara çevrildiğinde yüksek kazanımların elde edileceği de apaçık meydanda.

***

Cari fazla hedefiyle dış ticaret hadlerini lehine çevirmiş, ihracat gelirleriyle ithalat girdilerini paspas etmiş, ithal ikamede olmazları başarmış, markalarıyla dünyaya parmak ısırtmış, doğrudan yatırımlarda en tercih edilen, dövizin bollaştığı, bölgesel ve küresel güç haline gelmiş, insanlığın iyiliğine birçok yeni ekonomik teşekküllerin oluşmasına liderlik edecek Türkiye’yi kim istemez!

Elbette iş dünyasının mevcut ortamda büyük sıkıntıları söz konusu. Özel sektörün hammadde fiyatlarındaki artıştan, borç ve alacaklarına, enerji ve işçi gibi girdi maliyetlerinden rekabet şartlarına, yatırım ortamının iyileştirilmesinden değişmesi gereken mevzuat ve kanunlara kadar birçok sorunla uğraştığı malum. Ancak gecenin en karanlık zamanı sabaha yakın olan saatlerdir. Pozitif katılımcı bir yaklaşım birçok olumsuzluğu çözer diye düşünüyorum.

İş dünyasını toplayarak uygulanan yani ekonomik modeli anlatan Hükümete de görevler düşüyor. Öncelikle şeffaf olması ve iktidarın aleyhine de olsa günün şartlarına uymayan, demokratik hayatı ve üretimi engelleyen kanun, tüzük ve uygulamaları sistem dışı bırakması gerekiyor.

Hükümet; dağdaki çobanın dahi ilgilendiği döviz ve enflasyon sorununu bir daha gündeme gelmeyecek şekilde çözmeli, üretimi frenleyen faiz belasından en kısa zamanda kurtulmanın net çarelerini aramalı…

Merkez Bankası’ndan önce maliye politikalarıyla “fiyat istikrarı” gedik vermeyecek şekilde sağlamlaştırılmalı, stokçuluk (ihtikar), kambiyo oyunları ve kayıt dışılık gibi toplumu iğfal eden ahlâka mugayir tüm faaliyetler keskin caydırıcı müeyyidelerle engellenmeli.

Muhtaç olunan güç ve kaynak bağımsızlık sembolümüz 23 Nisan 1920’de.

analizgazetesi.com.tr / yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi