Din Tüccarları ve Atatürkçüler
Necmettin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan birçok insan gibi benim de sevdiğim, takdir ettiğim üç lider.
Cumhurbaşkanı Erdoğan omurgalı, kararlı, cesur ve benim nazarımda birçok hocadan daha tutarlı ve samimi bir Müslüman, iyi bir siyasetçidir. İşte bu yüzden onu seviyorum; lakin tüm bunlar onun hata etmeyeceği, bizim kendisini eleştirmeyeceğimiz, uyarmayacağımız anlamına gelmiyor. Evet, yanlışlarını hatırlatacağız.
Sayın Erdoğan, göreve geldiği günden bu güne kadar siyasetçisinden, sanatçısına, akademisyenlerden, tüccarına kadar kim varsa davet etti, görüştü, görüşlerini aldı, görüşlerini iletti, istişarelerde bulundu ve kendisine göre en doğrusunu yaptı.
Fakat din âlimleri ve Atatürkçüler ile görüşmemesi büyük bir eksiklik; çünkü ülkemizde din tüccarları ve sahte Atatürkçüler hâlâ istismara devam ediyorlar!
Eğer Sayın Cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı’nı yanına alıp dini kanaat önderleri, âlim, hoca, şeyh ve ilahiyatçıları davet edip istişarelerde bulunmuş olsaydı, din tüccarları bu kadar kolay istismar yapamaz, dindar kesim de bu kadar töhmet altında kalmazdı.
Ekranlarda ve sosyal medyada din adına ahkâm kesen liyakatsiz, çapsız, yeni yetme hocalar, ilim yoksunu kim varsa, bunlara dur denilmiş olsaydı, din ve dindarlar bu kadar tartışmaya açılmayacak, samimi Müslümanlar ve âlimler bu kadar saldırıya uğramayacaklardı.
15 Temmuz Darbe Girişimi’ne direndiği halde, yine aynı kesim, her türlü saldırı, aşağılama ile karşı karşıya ve hâlâ hedef gösterilmeye devam ediliyor. Vakıflar, dernekler, temiz siyaset yapmaya çalışanlar iftiraya uğruyor, mağdur ediliyor, bedel ödetilmeye çalışılıyor ve maalesef hâlâ bizim mahallenin sakinlerine ayar çekilmeye devam ediliyor.
Bir diğer kesim de gerçek Atatürkçüler… Eğer gerçekten kendilerini Atatürkçü diye tanımlayan, samimi insanlar -kendisine Atatürk’ü model alanlar, sevenler ama bir başkasına onu dayatmayanlar- davet edilip istişare edilmiş olsaydı, bu gün Atatürk’ün arkasına sığınarak, onun üzerinden rant devşiren, dayatmacı zorbalar, bu kadar rahat hareket edemeyecek, ülkedeki ayrımcılık bitmese bile daha sakin ve huzur içerisinde bir ortamımız, belki de oturup konuşma imkanımız olacaktı ve birbirimizi daha iyi anlayabilecektik…
Bu ülkede derdi, davası olan samimi Müslümanlara mı hep ayar çekilecek?
Dini ticarete alet eden, Atatürk üzerinden rant devşiren, istismarcı ve dayatmacılara sıra ne zaman gelecek?
Madem çözüm Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasında; hantallıktan bir türlü kurtulamayan Milli Eğitim Bakanlığı’na, Diyanet İşleri’ne, RTÜK’e ne zaman ayar verilecek?
Hadi diyelim ki Cumhurbaşkanı bazı şeyleri göremiyor; danışmanları ne iş yapıyor? Onlar ne zaman gözden geçirilecek?
Eğer bu ülkede huzur isteniyorsa, güncellenmesi gereken İslam değil, insanlardır!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.