Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Dikkat, elde avuçta ne varsa alacaklar!

Dikkat, elde avuçta ne varsa alacaklar!

2021 ve 2022 tarihe enflasyon yılları olarak geçecek. Malumunuz enflasyon konulmamış bir sömürü vergisidir. Dünya düzeni, "Altta kalanın canı çıksın" anlayışıyla kurgulandığından enflasyonlar yükseldikçe insanların ve devletlerin bir kısmı daha fakirleşiyor, bir kısmı daha zenginleşiyor. Yani enflasyonist ortamlar mal ve servet transferinin yoğun şekilde yaşandığı en büyük dönemler.

Ülkelerin korumacı tedbirleriyle zirvelere ulaşan ticaret savaşları, pandemiyle yükselen talepler, ardından savaş ile kırılan tedarik zincirleriyle gıda ve enerji kaynaklı emtiada yükselen fiyatlar, küresel enflasyonun sadece sâikleri, bugünkü ifadeyle iticileri, görünen yüzleri... Söz konusu sâikleri kim ne maksatla icat ediyor, harekete geçiriyor ve sahneliyor, işte orası önemli.

Hani derler ya, olayların oluş biçimini, arka plandaki niyetini öğrenmek istiyorsanız, yaydan çıkan okun gittiği yöne bakın…

***

Enflasyonun menbağını başka yerlerde aramaya gerek yok. “İnsanoğlunun gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz” denilen hakikat, daha doğrusu ‘enflasyonun nemalandığı mal ve servet edinme hırsı’, olayın tam merkezidir. İnsanoğlu kısa ömrü içinde yiyemeyeceği, kullanamayacağı şeyleri istifler de istifler. Stoklar da stoklar…

“Her milletin ve her insanın bir eceli vardır” gerçeğini, yaşadığı sürece asla aklına getirmez. Dünyayı, hem kendine hem insanlara zehir, zindan eder. Sonrası malum… Vakti gelince ne günü varsa görmek üzere istemez ama dünyadan darı bekaya göçüp gider.

Hırsların körüklediği enflasyonlar aldı başını gidiyor… Nerede duracağı da belli değil. Küresel bazda enflasyona karşı en dirençli ve eyleme geçen ülke ABD’nin yakında ekonomik ve askeri koltuğuna oturacak Çin gibi görünüyor. Siyasi ve ekonomik tuzaklara karşı tedbiri elden bırakmayan Çin, batı ülkelerinin tersine sıkılaştırıcı değil, genişlemeci politikaları yeğliyor.

***

Faizleri indiren, bankaların zorunlu karşılık oranlarını düşüren ve ihtiyati tedbirler kapsamında son olarak 23 maddelik paketi 15 Mayıs’tan itibaren yürürlüğe koyacak olan Çin, ülkede orta gelirli kesimi ayakta tutmak için bütün önlemleri bir bir uyguluyor.

Çin Merkez Bankası (PBOC) Başkanı Yi Gang, enflasyona karşı genişlemeci politikayla mücadele edeceklerini ve üretimin artırılması için tüm KOBİ’lere fon sağlamaya devam edeceklerini söylüyor. PBOC Başkanı, başta konut olmak üzere varlık fiyatlarının korunması noktasında gayrimenkul şirketinin destekleneceğini bildiriyor.

Enflasyona karşı Çin gibi genişlemeci politika uygulayan ülkelerden olan Türkiye de inşallah hedeflerine ulaşacak. Ancak hırsların biraz törpülenmesi lâzım!

***

Nitekim şahıslar, şirketler ve ülkeler arasında yaşanan krizlerin mal ve servet avcılığından başka bir şey olmadığı ortaya çıkıyor... Korumacılıkla başlayan, kovid salgını ve tedarik zincirlerinin kırılmasıyla devam eden, ardından Ukrayna’da savaşa dönüşen, enflasyonları patlatan ve yakın gelecekte daha neler olacağını bilemediğimiz günümüzdeki zincir olayların ortaya çıkış sebebi kaynaklara el koyma arzusunun, tekelleşmenin, mal ve servet transferlerinin apaçık göstergesi olduğu görülüyor.

Fotoğraf ortada… Emperyal devletlerden ABD güdümündeki Moody’s, küresel enflasyonun 2022’de yüksek kalacağını, enflasyon risklerinin yukarı yönlü olduğunu dünyaya pompalarken gerçekleri saklamak için de “Cambaza bak” oyununu oynuyor ama kendini ele veriyor. Koca Ragıp Paşa ne kadar da güzel söylemiş… “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” diye, aynen öyle! Moody’s sözü, “Girdi maliyetleri artıyor, enflasyonlar artıyor… Elinizde avucunuzda ne varsa alacağız” demeye getiriyor.

***

Özetle enflasyonun gerçek müsebbibi; dünya ölçeğinde zengin insan, şirket veya devlet kimse, birbirlerinin veya orta ve az gelirlilerin ellerindeki mallara, değerlere çökme isteği ve hırsıdır.

Daha net anlatayım… Enflasyon ortamları, hayat pahalandıkça insanları evini, barkını, arabasını, tarlasını, tezgâhını, bilumum ellerindeki metayı ve değerli eşyalarını satmaya zorluyor. İnsanlar mallarını, servetlerini ellerinde tutmaya çalışıyor ancak nafile tabii.

Mesela, evini 500 bin liraya satanlar, bir – iki ay sonra aynısını 700 bin liraya geri alamıyor. Satış sonunda elindeki 3 odalı evi, 1+1’e dönüşüveriyor. Böylece değeri yüksek mal bir üst kesimin eline geçiyor. Altın da öyle… 5- 6 ay önce gramı 400 – 500 lira iken altınlarını bozduranlar bugün gramı 900 lirayı geçen altınını yerine koyamıyor. Bu da servet transferinin en bariz örneği.

Dolayısıyla ekonomik değişim ve dönüşümün yaşandığı enflasyonist ortamlarda ne pahasına olursa olsun eldeki hiçbir değer satılmamalı, elde tutulmalı, demek istiyorum.

analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi