Bülent Okunakol: Aykut Edibali Sonrası Milli Mücadeleciler
AYKUT EDİBALİ SONRASI MİLLİ MÜCADELECİLER – 1
Saygıdeğer okuyucularım,
Bir seneyi aşkın süredir gazetemiz ve haber sitemizde yayınlamaya çalıştığımız bir ahde vefa yazısının birkaç bölüm sonra bir yazı dizisine dönüştüğünü;
Yeniden Milli Mücadele Hareketini çok kısıtlı imkânlarla da olsa tanıtmaya gayret ettiğimiz “HAYATIMIZA YÖN VEREN DEĞERLER. KİMLERDİ BU GÜZEL İNSANLAR? YENİDEN MİLLİ MÜCADELECİLER” adlı uzun bir seriye evrildiği, takipçilerimizin bilgisi dâhilindedir.
Bu yazı dizimiz sayesinde ülkemizin her köşesinden bu hareketin içinde yer alan ya da bir şekilde kopmuş, ya da koparılmış çok müstesna ve değerli şahsiyetlerle tanışma fırsatı bulduk. Hakikaten tanıştığımız, dinlediğimiz bu güzel insanlar çok farklılık arz ediyorlardı. Üslupları, yaklaşımları, hitapları gayet samimi ve içtendi. Onlar ifadelerinde;
“- sizlere çok teşekkür ediyoruz. Bizleri 30-40 sene öncelerine götürüyorsunuz. Mücadele Birliği içinde yaşadığımız o mutlu ve heyecan dolu yılları, günleri yeniden yaşar gibi oluyoruz. O doyumsuz mücadele kardeşliğini, dayanışmaları ve faaliyetlerimizi sayenizde tekrar hatırlıyoruz.” Şeklinde iltifatlarından sonra birçoğu yazı dizimize katkılar sağlarken,
“-ne olursunuz yazı dizinize devam ettirin.” diyerek bizlere teşvik edici telkinlerde bulunuyorlardı.
Biz bu yazı dizimizi mümkün olduğunca devam ettirmeye kararlıydık. Yazı dizimizin finalini merhum YMM Kurucusu, Mütefekkir, Büyük Dava Adamı, Millet Partisi Genel Başkanı, Bilge Lider Aykut Edibali ile yapacağımız görüşmeyle bitirmeyi planlıyorduk. Ama takdir-i ilahi biliyorsunuz 15 Ocak 2022 günü Merhum Aykut Edibali ağabeyimizi dar-ı bekaya uğurladık. Kendisine tekrar Allah-u Teala’dan gani gani rahmet diliyoruz. Başta Edibali ailesi olmak üzere tüm YMM mensuplarının başı sağ olsun.
Elbette yazı dizimize kaldığımız yerden devam etmeyi düşünüyorduk. Lakin ülkemizin, sosyal-kültürel ve siyasal alanına 60 yılı aşkın etkin bir şekilde damgasını vurmuş, memleketimizin buhranlarına çözümler üretmiş, İslami, milli, yerli kulvarda ilk mücadele sancağını açmış, kurmuş oldukları “Mücadele Birliği Hareketi” ile vatan, millet, devlet, bayrak, ezan savunmasında on binlerce kadro yetiştirmiş, neşriyatlarıyla “sağ kesimin” ilk ve tek temsilcisi olmuş, nesillerimizin donanımlı bir şekilde ilmi, kültürel çalışmalarını tamamlamış, devlet idarecileri için karşılaşılan her türlü sosyal, siyasi, ekonomik sorunlar karşısında yol gösterici politikalarla çözüm yolları ve metotlar geliştirilmiştir. İşte böylesi büyük bir hareketin kurucu lideri merhum Aykut Edibali’nin vefatı sonrası acizane kanaat ve görüşlerimizi paylaşma ihtiyacı hasıl oldu.
Bilinmelidir ki; şahsımın hiçbir kimseye bir konuyu telkin etme, tavsiye etme gibi bir yetkim, bir sıfatım yoktur. Ne yaşım, ne de almış olduğum eğitim, bulunduğum konum bu konuda asla yeterli olmayacaktır. Sadece tüm samimiyetimle görüşlerimi kamuoyuna duyurma çabasıdır benimkisi… Yanılgılarım bana ait. Hatalar ve eksikliklerimle beraber…
Merhum Bilge Lider, Aykut Edibali’nin İstanbul’daki cenaze merasiminde gördüğüm, karşılaştığımız birçok değerli şahsiyetler vardı. Milli Mücadeleciler, liderlerine son vazifelerini yapmak için kar-kış demeden Marmara İlahiyat Camisindeydiler. Orada Mücadelelerini Millet Partisinde sürdürenler kadar, Mücadele Birliği ile gönül bağını koparmamış yüzlerce şahıs vardı. Aynı görüntüler bir gün önce mecliste ve Hacı Bayram Camiindeki cenaze töreninde de göze çarpıyordu. Ne olursa olsun, nerede bulunursa bulunsunlar kendisini “Milli Mücadeleci” olarak addeden vefalı insanlar son vazifelerini yapıyorlardı. Orada Milli Mücadeleci ama farklı kulvarlarda bulunan mücadeleciler gene eski samimiyetleriyle kucaklaşırlarken, biz farklı yerlerdeyiz ama hala mücadeleciyiz mesajı veriyorlardı adeta…
Hatırlanacağa üzere “Mücadele Birliği Hareketi” defalarca bireysel ya da toplu olarak kopmalara maruz kalmış, bu ayrılan şahsiyetlerden önemli isimler daha sonra Türk Siyasi hayatında önemli vazifelere kadar yükselmişlerdir. Bu konuda detaya girmek istemiyorum. Bazı gruplar değişik platformlarda, sivil toplum kuruluşları oluşturarak Mücadele kültürünün verdiği deneyimle hizmetlerini sürdürüyorlar, birçoğu da ülkemizin değişik yörelerinde inzivaya çekilmiş, torunlarını severken, değişik vesilelerle Milli Mücadele Hatıralarını ve geçmişlerini hasretle yâd etmekteler.
Yeniden Milli Mücadele Hareketi İslami, Milli, Yerli, büyük bir dava hareketidir. Her türlü zorluğa ve engellere rağmen değişik kulvarlarda varlığını sürdürmekte, siyasi arenada da Millet Partisi olarak çalışmalarını devam ettirmekte. Hatırlanacağa üzere Türkiye’de kurulmuş yerli ve milli olan teşekküller siyasi faaliyetleri esnasında, YMM’nin daha önce yaşamış olduğu bölünmeleri, ayrışmaları günümüzde yaşıyorlar.
Milli Görüş hareketinin lideri merhum Erbakan’ın sağlığında dâhil nasıl bir bölünmüşlükle karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Milli Görüş bünyesinden 4-5 tane siyasal parti doğuyor, her biri birbirleriyle kıyasıya mücadele halinde. Ülkücü hareket ve MHP rahmetli Türkeş dönemi dâhil, kopmalar yaşamış, MHP bünyesinden ayrılan MHP orijinli 4 ayrı parti söz konusu. Yani Türkiye’deki Milliyetçi, Muhafazakâr partiler ya da gruplar maalesef benzeri sorunlarla karşı karşıyalar. En azından Milli Mücadeleciler, büyük ayrılmalarla ağır darbeler almışlar ama Milli Mücadelenin temsilcisi partilerin karşısında yer alacak bir siyasi oluşuma başvurmamışlardır. Ben bunda mücadelecilerin aralarında yaşamış oldukları sıkıntılara rağmen; “ Mücadele kardeşliğinin” verdiği derin bir saygının etkin olduğu kanaatindeyim.
Lider ağırlıklı hareketlerin, dava partilerinin önderlerinin vefatından sonra büyük zaafiyetler geçirdiği tarihi bir gerçek olarak karşımızda durmakta. Şuan acaba Milli Mücadele Hareketi ya da Millet Partisi nasıl bir süreç yaşayacak? Genel Başkanları Merhum Aykut Edibali sonrası. Sosyal medyadan hareket ile ilgili yayın yapan grupları takip ediyorum. Ne bir endişe, ne bir kaygı, ne bir telaş gözükmüyor. Lider arayışında kısmi bir sorgulama söz konusu ama dayatma ya da tehdit mahiyetinde hiçbir paylaşıma rastlamıyoruz. Elbette Millet Partililer yaklaşık 3 hafta sonra siyasi partiler tüzüğü gereği kongrelerini yapacak, yeni genel başkanlarını seçecekler. Milli Mücadelecilerin tabanında meraklı bir bekleyiş var. Yeni genel başkan kim olacak? Edibali ailesinden bir zat mı? Yoksa değişik isimlerden birkaç şahıs aday olabilecek mi? Bazı kesimler, Hz. Ömer’in sözünü hatırlatarak; “Bir evden bir kurban yeter” anlayışıyla, “Edibali ailesi elbette bizim baş tacımızdır.” diyerek farklı birkaç şahsın genel başkan adayı olmasını arzuladıklarını ifade ediyorlar. Her türlü seçilecek olan genel başkana biat konusunda bir sıkıntı yaşanmaması gerektiğini belirtiyorlar.
Yeni Genel Başkanın seçilmesi, parti üst yönetiminin oluşmasından sonraki süreç merak konusu. Acaba lider Aykut Edibali’nin vefatı harekete ve partiye nasıl yansıyacak? Diğer benzeri hareket ve partilerin liderlerinin kaybından sonraki yaşanan sıkıntılar Millet Partisinde yaşanacak mı? Ya da başka bir merak konusu soru ise;
Milli Mücadeleciler üzerinde derin bir etki bırakmış olan Aykut Edibali’nin vefatı, bir tespihin tanesi gibi sağa – sola dağılmış “Milli Mücadelecilerin” yeniden bir araya gelmelerine, bir imame etrafında toplanmalarına, barışmalarına ve kucaklaşmalarına vesile teşkil edecek mi? Devam eden süreçte beklentiler neler?
Bu konudaki düşüncelerimize gelecek sayımızda devam etmek üzere. Üç Aylarınızı ve Regaip Kandilinizi tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ederim. Aziz okuyucularım.
AYKUT EDİBALİ SONRASI MİLLİ MÜCADELECİLER – 2
Saygıdeğer okuyucularım,
3 Şubat’ta kaleme aldığımız merhum Aykut Edibali sonrası Milli Mücadeleciler adlı yazımıza devam ediyoruz.
Hatırlayacaksınız yazımızın içeriğinde Merhum, Bilge Lider, Aykut Edibali’nin vefatı sonrası Milli Mücadelecilerin genel durumu ve YMM Hareketinin bu süreçteki seyri ile ilgili âcizane kanaat ve düşüncelerimizi siz değerli okuyucularımızla paylaşmaya gayret ediyorduk.
Mana eri bu yolda melul olası değil
Mana duyan gönüller, gergiz ölesi değil
Ten fanidir, can ölmez, çün gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil
Yunus Emre’nin mısralarında da ifadesini bulduğu gibi evet Aykut Edibali ölmüştür. Fakat onun fikirleri, düşünceleri ve idealleri bu safhadan sonra nasıl ve ne şekilde hayat bulacak, hayatımızı nasıl etkileyecek, dilerseniz bunun cevabını arayalım hep birlikte.
Öncelikle şu gerçeği kabullenmemiz gerekiyor. Bugün, Tüm İslam ve Türk Dünyasının ve Büyük Türk Milletinin yaşamakta olduğu “Fetret Dönemini” maalesef Milli Mücadeleciler de kendi aralarında yaşamaktadırlar. Ülkemizde yarım asırlık bir döneme damgasını vurmuş İslami, Milli, Yerli bir çizgide fikriyatı ve idealleri ile kurucuları ve kadrolarıyla büyük bir boşluğu doldurmuş olan Yeniden Milli Mücadele Hareketi, Türk-İslam Dünyasının içinde bulunduğu sosyal buhranlara gerek fikir bazında gerek neşriyat ve eylemleriyle çözüm yolları üretmiş, yetiştirmiş olduğu kadrolar devletimizin siyasi, fikri, bürokratik alanlarında üstün vazifeler alarak hizmet etmişler ve devam etmektedirler. Devletimizin ve milletimizin “Varlık ve Bekası” yolunda inanılmaz fedakârlıklarda bulunmuşlardır. Özellikle son asırlarımızın en çok ihtiyaç duyulan “Kaht-ı Rical” eksikliği kabul etmeliyiz ki; bu hareket tarafından doldurulmuştur.
65’li yıllardan günümüze kadar süre gelen bu fikir, dava ve ideal hareketi zaman zaman yönetici kadrolar arasında anlaşmazlık ve uyuşmazlık yaşamış, kopmalara ve ayrılmalara tanıklık edilmiş, YMM Hareketi içeriden ve dışarıdan gerçekleştirilen fitne, fesat, dedikodu hatta ihanet noktasındaki ifsat, tekfir faaliyetlerine maruz kalmıştır. Bugün Mücadelecilerin sosyal medyadaki geçmişte yaşadıkları bazı olayları ve hatıraları naklederlerken bu hareketin ne kadar büyük bir fitne içine sokulduğu, ayrılma ve kopmalarda bu fitne hareketlerinin ne denli etkin olduğunu anlıyoruz.
Milli Mücadele Hareketi artık 60-70’li yılların bir “öğrenci ya da gençlik” hareketi değildir. O dönem 20’li- 25’li yaşlarda olan tertemiz, pırıl pırıl, idealist, vatansever gençlerin kurduğu bu hareket, artık olgunlaşmış, sahip olduğu engin düşünce ve kültürel donanımıyla ve büyük tecrübesi ve kadrolarıyla bir devleti idare edebilecek konumdadırlar. Aslında bakarsanız, birçok Milli Mücadelecinin de itiraf ettiği gibi;
“bizler 60’lı, 70’li yılların Milli Mücadele Kadrolarına ve başta kurucu lider Merhum Aykut Edibali’ye büyük haksızlıklar etmişiz. O günün 20-25 yaşlarındaki gençlerinden tamamen hatasız, eksiksiz liderlik vasıfları beklemiş, toy ve tecrübesiz yaşlarında omuzlarına büyük sorumluluklar yüklemişiz.” Şeklinde……….
Özellikle Milli Mücadele Hareketinden kopmuş şahıslarda bu tip öz eleştirilere şahitlik ediyoruz.. Milli Mücadele Hareketinin yetiştirmiş olduğu şahısların çok büyük oranda hareketten ayrılmalarına rağmen bu harekete ve merhum lider Aykut Edibali’ye karşı tamamen vefa ve saygı duygusuyla yaklaştıklarını gözlemliyoruz. Bu şahıslardan biri olan HDP politikalarını eleştirerek oradan ayrılan Ayhan Bilgen’in son yaptığı açıklamalarında da bu duygulara rastlıyoruz. Öbür taraftan merhum Edibali’nin ölümünden sonra birkaç şahsın yaptığı vefasız eleştirilerde yok değil. Bu tür yaklaşımların Mücadeleciler arasında hoş karşılanmadığı da bir gerçek.
Bilge Lider Aykut Edibali’nin vefatıyla tüm Mücadeleciler ve Mücadele kökenli şahıslar üzüntülerini değişik yollarla değişik mecralarla dile getirdiler. Merhum Aykut Edibali sonrası Genel Başkanlığını yaptığı Millet Partisi idareci ve kadroları yayınlamış oldukları açıklamalarla Aykut Edibali’nin mirası ve davasına sahip çıkacaklarını ve onun ideallerini yaşatmak ve “Muhteşem Türkiye” sloganında ifadesini bulan hedeflerine ulaşmak için var güçleriyle çalışacakları sözünü deklare ettiler.
Yaklaşık 10 gün önce de partinin idari kadrosu toplanarak partinin genel sekreteri Hukukçu, Sayın Cuma Nacar’ı Genel Başkanlığa seçtiler. Yeni Genel Başkan Cuma Nacar ile 27 Şubat 2022 Pazar günü Ankara’da yapılacak 11. Büyük Kurultayda partinin yeni idari kurullarının seçileceğini öğreniyoruz. Bakalım Millet Partisi 11. Büyük Kurultayında ne gibi kararlar çıkacak?
Hareketin bu safhasından sonra yapılması gerekenleri binlerce Millet Partili Mücadeleciler ve Millet Partisi dışında kalan Mücadelecilerin büyük ekseriyetinin düşüncelerini ve kendi kanaatlerimizi şöyle sıralayabiliriz…
-Unutmamalıdır ki; Milli Mücadele Hareketi sadece siyasi bir hareket, siyasi bir parti değildir.
Milli Mücadele Hareketi İslami, Milli, Yerli bir dava, bir fikir, bir kültür, bir ideal, bir kadro, bir aksiyon hareketidir. Bu hareketi sadece siyasi faaliyetlerle özdeşleştirmek, sadece bir partinin dar kalıpları arasına sığdırmaya çalışmak büyük bir hata olacağı kanaatindeyim.
-Milli Mücadeleciliği, sadece Millet Partisi inhisarında görerek tekfir edici söylemlerle kendini Mücadeleci hisseden şahısları incitmekten, yaralamaktan kaçınılmalıdır.
-Milli Mücadele Hareketi, yeniden 60’lı-70’li yıllardaki ruh köküne götürülerek aynı iman, aynı aşk ve heyecanla sürdürülmelidir.
-Bunun için bu teşkilattan yetişmiş, bu hareketin pınarlarından, membaından sulanmış 10 binlerce Mücadeleciye bir çağrı, bir davet çıkarılmalıdır.
-Ülkemizin ve İslam dünyasının içinde bulunduğu sosyal – kültürel – ekonomik – dini ve ahlaki krizler göz önünde tutularak yeniden bir ve beraber olmanın ehemmiyeti vurgulanmalıdır.
Bu arada Antalyalı Mücadelecilerden iş adamı bir ağabeyimizin çok hoşuma giden bir benzetmesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu saygıdeğer ağabeyimiz, Milli Mücadelecilerin bir araya gelip toparlanmaları konusunda şöyle bir misalde bulundu;
“-eskiden köyümüzde tavuklarımız olurdu. Bu tavuklarımızdan bazıları ortadan aniden kaybolurlardı. 15 - 20 gün sonra kaybolan bu tavuklar peşlerinde 15 civciv ile birlikte yuvaya dönerlerdi. İşte Milli Mücadelecileri ben bu hikâyeye benzetiyorum. 60-70’li yıllarda her birimiz genç, tecrübesiz ve yalnız idik. İşte benim gibi olan Mücadeleciler şimdi evlatları, torunlarıyla birlikte arkamızda 15-20 kişiyle yuvaya dönmüş olacağız.” Şeklinde bir gerçeği dile getirmiş oluyordu.
-1960-1970’li yıllardaki teşkilat mensuplarının katlandığı çileler yapılan fedakârlıklar hakikaten göz yaşartıcıdır. Tamamen bir çile, alın teri ve gözyaşı üzerine kurulmuş, yokluklar ve fukaralık içinde sürdürülen bir öğrenci ve gençlik hareketidir. Bir parça ekmeğin, cepteki harçlığın paylaşıldığı, çalışanların maaşlarını, öğrencilerin burslarını teslim ettiği, istişarenin ve güvenin hâkim olduğu destansı fedakârlıkların yaşandığı bir kardeşlik teşkilatıdır Milli Mücadele Hareketi. Benliklerin unutulduğu, sen ben değil, önce vatanım, milletim, devletim diyenlerin bu ülkeyi karşılıksız sevenlerin, idealleri uğruna şehit düşüp can verenlerin otağıdır Milli Mücadele Hareketi. Peygamberini rehber ve mürşit bilen, kavgayı değil, fikri metot edinen, bir sevgi toplumu oluşturmak için didinen, eğitimli, kültürlü, donanımlı, ahlaklı, imanlı adeta bir sahabe topluluğudur Mücadele Hareketi.
-Artık günümüzün Mücadelecisi eski fakr-u zaruretlerinden bir nebze kurtulmuş, ekonomik özgürlüğü de olan kadrolardan oluşmaktadır. Kimisi iş adamı olmuş, kimi gazeteci, kimi okul, dershane sahibi olmuş, profesör, doktor, hukukçu, öğretmen vs. olmuş, kendini sahasında ispatlamış çok başarılı binlercesi bulunmaktadır.
Günümüz iletişim çağıdır. Artık eskilerde yaşanan ulaşım sıkıntıları artık geride kalmış. Teknolojik, bilimsel internet ortamında, sosyal medya aracılığıyla örgütlenme ve teşkilat çalışmalarını yürütmek, propagandasında bulunmak, fikir ve düşünceleri en basit, en hızlı ve yaygın bir şekilde kitlelere ulaştırma imkânı vardır.
Saygıdeğer okuyucularım,
Yazımıza kaldığımız yerden devam etmek düşüncesiyle, her birinize selam, sevgi ve saygılarımızı gönderir, her birinizi Allah’a emanet ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.