Avantajlar ekonomiye yön veriyor
Türkiye ekonomisi, sahip olduğu avantajlarını daha yılın ilk gününden itibaren kullanmaya başladı. Baz etki başta, Merkez Bankası’nın (TCMB) finansal sistemde lira varlıklarının ağırlığını ilk etapta yüzde 60’lara çıkarmaya yönelik uygulamalarını genişletme kararı ve giderek enerji bağımlılığından kurtulma hamleleri, fiyat istikrarıyla birlikte birçok ekonomik datayı iyimser havaya yöneltiyor.
Alınan tedbirler ve baz etki sayesinde önce Türkiye’nin 10 yıllık tahvil getirileri 2015 yılından bu yana en düşük seviyeye inerek yüzde 8,52’yi gördü. Ardından Aralık yani 2022 enflasyonu bir ay içinde 20,12 puan düşüşle yüzde 84,39’dan yüzde 64,27’ye, çekirdek enflasyon da yüzde 51,93’e geriledi.
Böylelikle emekli ve memur maaş oranını da belli eden Aralık ayı TÜFE artış oranı yüzde 1,18 oldu. Memur ve emekli zamları için gösterge olan yılın ikinci altı ayındaki enflasyon da yüzde 15,4 şeklinde tespit edildi. Ancak yüzde 15,4’lük enflasyon zammının üzerine maaşlara yüzde 15’e varan bir refah payı katkısı söz konusu oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan memur ve emekli maaşlarına refah payı ölçüsünde toplamda yüzde 30 zam yapılacağını açıkladı.
Üretici enflasyonu da (ÜFE) Kasım’daki yüzde 136’lık orandan Aralık’ta yüzde 97,72’ye indi. Buraya dikkat!.. Aylık bazda ise üretici fiyatları tarafında 3 yıl sonra Aralık’ta negatif enflasyon görüldü. ÜFE bir önceki aya göre yüzde 0,24 düştü.
Aralık ayı itibariyle ana harcama grupları içinde yıllık olarak konut yüzde 79,83, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 77,87, ev eşyası yüzde 73,02 ile enflasyonu yükseltenler olarak öne çıktı. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup ise yüzde 25,87 ile giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşti.
Hepimizin malumu ki, 2021 Aralık’ta TL’deki yüksek değer kaybıyla oluşan baz etki, 2022 yılı Aralık ayındaki enflasyon oranını sert olarak aşağı çekti. Burada sadece baz etki değil, enerji, emtia ve diğer ithalat maliyetlerindeki gerileme de enflasyonu yüzde 64’lere indirdi.
Fiyat artışları devam etse de özellikle yılın ilk yarısında baz etkinin enflasyonu frenleyeceği ve özellikle 18 Haziran’daki başkanlık seçimlerine kadar TÜFE’nin yüzde 35-40’lara düşeceği tahmin ediliyor.
Mutlaka baz etkinin ne olduğu merak ediliyordur… Anlatalım… İki dönem arasında veri değişimleri hesaplanırken, değişime referans alınan dönemde normalden önemli ölçüde düşük veya yüksek bir gerçekleşme olması durumunda değişimin hesaplandığı döneme yansıyan aralığa baz etki deniyor.
Meselâ baz etkisi, bir önceki yılın ilgili dönemindeki enflasyonla bağlantılı diyelim… Eğer bir önceki yılın ilgili döneminde enflasyon oranı çok yüksek ise, fiyat endeksindeki daha büyük bir artış bile aritmetik olarak düşük bir enflasyon oranı veriyor. Tam tersi eğer bir önceki yılın ilgili döneminde enflasyon oranı çok düşükse, fiyat endeksindeki daha küçük bir artış bile aritmetik olarak yüksek bir enflasyon oranını ortaya koyuyor. Yıllık enflasyonun Türkiye’de yüzde 64,27, İstanbul’da ise yüzde 92 çıkmasının sebebini bu bakışla daha iyi analiz edebiliriz.
Tabii ülkemizde enflasyonu sadece baz etki düşürmüyor. Kur korumalı mevduat (KKM) ve liraizasyon tedbirlerinden destek bulan Borsa İstanbul (BIST 100) endeksi 5.600 puanın üzerinde rekorlarına devam ediyor. Ayrıca yeni kredilere daha düşük faiz oranları uygulamamaları halinde bankalara menkul kıymet ve zorunlu karşılık müeyyidelerinde kapsamın genişletilmesi ve beraberinde 10 yıllık tahvil getirisinin yıl içinde 131 puan rekor düşüşü de fiyat istikrarına katkı veriyor ve enflasyonu aşağı çekiyor. Olumlu trendin süreceğine yönelik öngörüler ise giderek artıyor.
Dolayısıyla 10 yıllık tahvil getirisinin yüzde 8,5’lere düşmesi gibi yüzde 9’luk politika faizi ile yüzde 25-30 kredi faizi arasındaki makasın daraltılması için TCMB’nin, liraizasyon stratejiyle tüm piyasa faizlerini aşağı çekme savaşı verdiği açıkça görülüyor.
Özetle bankalar; TCMB’nin piyasa tedbirleri doğrultusunda ve TL’nin finansal sistemde aktif ve pasiflerindeki ağırlığın artırılması paralelinde; kredi faiz oranı ile kredi büyüme oranlarını hesap ederek yıl boyu menkul kıymet bulundurmak ve zorunlu karşılık oranlarını belirlenen nispetler dahilinde düzenlemek zorunda olduğunu biliyor ve faizleri düşürmek mecburiyetinde kalıyor. Bu durum da fiyat istikrarına katkı verirken makro ekonomik dataları iyileştiriyor.
Türkiye gerek enerji, gerekse para ve maliye politikalarını içeren elinde bulundurduğu etkili avantajlarıyla hedeflerine güçlü bir şekilde yürüyor.
bursatv.com.tr/yazının devamı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.