Ahmet Taşgetiren: “Yavuz Abi”
“Yavuz Abi”
Bugün yaşları 60–70'lerde olan binlerce insanın Yavuz Abisidir o.
Yollar 1960'lardan itibaren kesişmiş ve bugün ebediyyete uğurladığımız o insan, kalblerde bir “Abi hüviyeti” içinde yer etmiştir.
Ben 1969'da tanıdım. Yaşım 21'di. O günlerde aklıma gelmedi yaşının kaç olduğu. Sonradan öğrendim ki kendisine “Abi” diyenlerle arasında sadece birkaç yaş fark vardı. Nasıl oluyordu da o birkaç yaş farkı ilişkiyi çok daha farklı boyuta taşıyordu.
- ‘Yavuz Arslan Argun Hakka Yürüdü'
- Yavuz Arslan Argun Sakarya'da Dualarla Son Yolculuğuna Uğurlandı
- FOTO GALERİ ADANAPOST - Yavuz Arslan Argun Sakarya'da Dualarla Son Yolculuğuna Uğurlandı
Bugün şunu söylemeliyim ki o sade bir yaş konusu değildi.
Yavuz Aslan Argun’dan bahsediyorum.
Yavuz Aslan Argun yaşından farklı bir insandı.
Buluştuğumuz yer, benim gibi binlerce genç ile birlikte Mücadele Birliği idi.
Benim tanımamdan çok önce yola çıkıldığına ve yola çıkan ilkler içinde yer aldığına göre Yavuz Aslan Argun, daha lise çağlarında iken farklı bir yolculuğa çıkan insandı.
O yolculuk bilgiyi gerektiriyordu, bilgi edinmeye soyunmuşlardı.
O yolculuk yoğrulmayı ve insanları bir davanın hamuru halinde yoğurmayı gerektiriyordu, önce yoğrulmuşlardı.
Aynı yaştaki arkadaşlarına “Yavrum” diyebilmek bir gönül genişliğini gerektirir. Yavuz Bey, öyle yoğrularak abi olmuştu. Kendisi hiçbir şeye sahip olmazken, insanların sorunlarını dinlemek, çözmek, böylece bir tür sığınak olmak, mücadele hareketlerinin toparlayacılığını sağlayan şeydir, ki Yavuz Aslan Argun Mücadele Birliği’nde böyle bir sıcak yürektir. Mücadele Birliği’nde bulunup da Yavuz Aslan Argun sıcaklığını bir şekilde hissetmeyen insan yok, desem yanlış olmaz.
Dava adamıydı. Zor bir yola çıkıldığının farkında, ama onu sırtlanmanın olmazsa olmazlığını derinden idrak etmiş bir insandı.
Dava adamı olmak aynı zamanda iman adamı olmayı gerektirirdi, o iman adamıydı.
Dava adamı olmak adanmışlığı gerektirirdi, o tam manasıyla adanmış bir insandı.
Dava adamı olmak, birlikte yol yürüdüğü insanlara karşı sadakati, vefayı, cefayı gerektirirdi, o vefa, sadakat ve cefa adamıydı.
Dava adamı olmak, cesareti gerektirirdi, o gözünü budaktan sakınmayan insandı. Kelimenin tam anlamıyla yiğit insandı.
Dava adamı olmak, serapa bir özgüvene sahip olmayı gerektirirdi, Yavuz Aslan Argun davanın onurunu, izzetini her durumda kişiliği ile sembolleştiren insandı.
Yavuz Aslan Argun, hareket insanı olarak bilinir genellikle. Öyleydi de. Ama ben, Mücadele Birliği’nin gerek Yeniden Milli Mücadele dergisi gerekse Bayrak gazetesi gibi yayın mutfağında bulunan bir insan olarak Yavuz Abi’nin, çok iyi okuyan, satır aralarındaki bilgileri gören, dünya politikasını son derece titizlikle tahlil eden bir insan olduğunu biliyorum. Normalde yayın mutfağında bulunduğumuz için bizim görmemiz gerekenleri çok farklı boyutlarıyla görüp önümüze koyduğuna defalarca şahit olmuşumdur. Yavuz Abi’nin altını çizdikleri okumalar, eminim ki, politikada, diplomaside pek çok kişiyi eğitecek niteliktedir.
İslam’ın, bizatihi Rasulullah aleyhissalatü vesselamın önderliğinde hayat haline gelme mücadelesi demek olan Siyer’le güncel mücadele arasında kurduğu alakalar şaşırtır.
İslam Akaidi ana eğitim alanıdır.
Politik şuur, Mücadele Birliği’nin ulaştığı insanlara taşımaya çalıştığı bir vasıftı, politik şuurun en diri örneğinin Yavuz Aslan Argun’da bulunduğunu söyleyebilirim.
Mücadele Birliği bir gün dağıldı. Bu dağılışın o dönemin yüreklerini bu yola koymuş pek çok insanını derinden yaraladığı bir gerçektir. Yavuz Bey’de bunun, evlad acısı kadar derin olduğunu düşünürüm.
Ama Mücadele Birliği dağıldıktan sonra da Yavuz Bey, memleket meselelerini aynı hassasiyetle dert edinmeye devam etti. Emeklilik duygusu içine girdi mi, köşeme çekileyim, dedi mi, hiç tahmin etmiyorum. Vefatından bir — iki gün önce kendisini hastanede, yoğun bakımda ziyaret eden dostlarına “memleketin halini” sordu.
Memleket sevdalısı bir iman adamı…
Yavuz Aslan Argun.
Mehmet Çiçek, onun yol arkadaşlarından, vefat haberini aldıktan sonraki birlikteliğimizde “Memleketin yeterince istifade edemediği bir değer” diye bahsetti Yavuz Abi’den.
Ne denir, bu da kader.
Böyle böyle gidiyor dostlar. Mücadele Birliği’nde birlikte olmak, aileleri de büyük aile haline getirmiştir. Ailemizin muhabbet halkasında hep var olmuştur Yavuz Abi. Tesellimiz, Rabbim dilerse cennette cem olmaktır.
Allah sonsuz rahmetiyle muamele etsin. Kusurlar aff-ı ilahiye mazhar olsun.
Davalar hakikat ehli yürekler bulsun.
Ahmet Taşgetiren
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.