Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Afrika medeniyetimizin yitik hazinesi

Afrika medeniyetimizin yitik hazinesi

Afrika her yönüyle Türkiye ve bölgenin yitik, kaybolmuş hazinesidir. Koca kıta, müstevliler tarafından o kadar cendereye alınmış ki, nefes alamıyor. Yıllardır süren yabancıların baskıcı politika oyunları, anarşi, darbeler, insanların köleleştirilmesi, yeraltı ve yerüstü zenginliklerin sömürülmesi, beraberinde gelen fakru zaruret Afrika’nın kara talihi olmuş sanki.

Ancak, Afrika son dönemde yaktığı medeniyet meşalesiyle kendi yolunu, dostunu - düşmanını artık görüyor… medeniyetin ekonomik ve siyasi bağımsızlıktan geçtiğini biliyor ve ona göre bir rota çiziyor.

Kıtanın kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına her yerde aynı ziya, aynı aydınlık

Küresel kovid salgınının olumsuz sonuçlarına rağmen 2020 yılında yüzde 4, hemen peşinden 2021’de yüzde 4,5 büyüyen sahra altı Afrika, tüm kıtaya mesaj vererek bu yıl da aynı hızı devam ettirdiği görülüyor. Afrika’nın kapısı olarak tanımlanan Senegal de öyle. Büyüme hızı bu yıl yine hızlı, yine yüksek… Yüzde 8’ler 9’lar Senegal’e hafif geliyor.

Kıtada ekonomik büyümeyi engelleyen elbette birçok etken var… Afrika’nın iç sorunlarının yanı sıra dış kaynaklı güvenlik, enerji ve emtia fiyatlarındaki yüksek dalgalanmalar, Rusya – Ukrayna savaşı, küresel resesyona ve ülkede istihdam verilerindeki iyileşmeye rağmen ABD’linin, İngiliz, Fransız ve Belçikalının hin, hain ve istilacı politikaları ile iklim değişikliği gelişmeyi, kalkınmayı yavaşlatsa da teker dönmüş, yola girmiş bir kere.

Afrika’yı daha ana karnında boğmaya çalışanların her geçen gün güç ve takatleri azalıyor. Afrikalı elinde bulundurduğu yüksek potansiyelle tüm zorlukları aşma yolunda tarih sahnesinde yerini alacağı zirveye doğru kaderinin çizgisinde başarıyla ilerliyor.

Afrika Kalkınma Bankası’nın (AfDB) hazırladığı rapora bakalım… Meselâ tüm kıta 2022 ve gelecek yıllar için öncelikli hedefini “iklim direncini ve adil enerji geçişini desteklemek” olarak belirledi. Kalkınmayı olumsuz etkileyeceği öngörülen iklim değişikliği sorunlarının azaltılması yolunda politikalar ve uygulamalar başlatan kıta ülkeleri, ellerindeki imkânları her alanda seferber ediyor.

Afrika ülkelerinin sahip olduğu kültürel, siyasi ve ekonomik potansiyel kıtanın istikbali adına ümit veriyor ancak istiklal yani bağımsızlık engeli müspet gelişmelere mani oluyor. Kıta ülkelerinin gerçek değerini alabilmesi için en kısa sürede başta Avrupa, ABD ve diğer sömürgeci devletlerin mandasından kurtulması gerekiyor.

2023 yılına girerken Afrika’nın 1,5 milyara yaklaşan nüfusu 2050 yılında iki katına çıkacağı ve genç nüfusun dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir çoğunluğa ulaşacağı, özellikle sadece sahra altı Afrika’daki nüfusun 2 milyar civarında olacağı tahminleri yapılıyor. Dolayısıyla nüfusun yanında kıtanın sahip olduğu zengin yeraltı kaynakları bütün dünyanın dikkatini çekiyor.

Madenlere gelelim… Dünya “altın” madeninin yarısı burada… Yerkürenin sahip olduğu maden ve minerallerin üçte biri yine Afrika’da. Uluslararası datalara göre Afrika ülkeleri dünya maden rezervlerinin yüzde 30’unu, petrolün yüzde 12’sini ve doğalgazın yüzde 8’ini elinde bulunduruyor. O da bugünkü tahminler. Bilgiyi veren Birleşmiş Milletler (BM).

Ya tarım… Dünyada 1,4 milyar hektar ekilebilir tarım arazisinin 6,5’ta biri yani yüzde 15,5’i olan 226 milyon hektarı Afrika’da… Toprakların sulama imkânları da oldukça yüksek. Dünyada henüz kayıtlara geçmemiş tarıma elverişli toprakların yarıdan fazlası yine Afrika’da. Bunlar Gıda ve Tarım Teşkilatı’nın (FAO) verileri…

Genç nüfus, yeraltı - yerüstü kaynak zenginliği, madenler, mineraller ve tarım arazilerine sahip kıta ülkeleri gerçek istiklaline kavuştuğu düşünüldüğünde neler olmaz, neler…

Özetleyeyim… Afrika’da üretim, kalkınma ile birlikte refah seviyesi birden yükselir ve dev kıta ayağa kalkar, dünyanın tahıl ve maden ambarı olur. Kara para aklama ve haksız kazanç mekanizmaları aniden çöker. İşleyen, üreten ve satan Afrikalı hiç kimseye muhtaç olmaz, refahın zirvesine çıkar.

Umarım, Avrupa Birliği, ABD, İngiltere, Çin, Rusya ve diğer ülkelerin niçin Afrika’ya ilgi-alâka gösterdiğini şimdi daha iyi anlatabilmişimdir.

Fakat hassasiyetle belirtilmesi gereken bir yer var… Afrika’nın tam bağımsızlığa ulaşması için Türkiye gibi ülkelere ihtiyacı olduğu kaçınılmaz gerçek. Afrika’nın dünya ile ilişkilerinde tavrını; siyasi ve ticari pratiklerini geliştirmek adına koyması, kıtanın geleceği ve selameti adına nokta atışı adımlar olacağı mutlak. Bu bakımdan Türkiye – Afrika ilişkileri fevkalade önemi hâiz.

Afrika ile ilgili Türkiye’deki gelişmelere bir göz atalım… Bir önceki yazımda, hafta içinde İstanbul’da Afrika rüzgârı esecek demiştim… İlk gelişme Senegal ile başladı… Dün Afrika Ekonomi Zirvesi’ne Doğru çatı başlığında Senegal İş Fırsatları masaya yatırıldı. Yeni Arayışlar Girişimi Platformu (YAPDER) Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda Tüm Afrika’nın Dostları Derneği (TADD) Başkanı Dr. Bilgehan Güntekin, DEİK Türkiye – Uganda İş Konseyi Başkanı Doğan Ali Doğan, Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan ve Afrika Araştırmacıları Derneği’nden (AFAM) yazar Mouhamed Gueye , işadamları, akademisyenler, gazeteciler Senegal merkezinde Afrika’nın dünya ve Türkiye ilişkilerini anlattılar. Biz de oradaydık… Afrika ile ilgili ziyadesiyle bilgilendik ve birçok dersler de çıkardık.

Bugün birçok sorunu olmasına karşılık sahip olduğu kültürel, siyasi ve ekonomik potansiyelini her geçen yıl daha fazla yükselten Afrika ülkelerini anlatan konuşmacılar, Türkiye’nin Afrika’ya karşı daha somut, net, yakın ve daha hızlı politikalar geliştirmesi gerektiğini dile getirdiler.

Senegal’i iyi tanımamız lâzım. Öncelikle Senegal, Standard & Poors’dan (S&P) B+ stabil not alan ilk Afrika ülkesi. Son 10 yılda yüzde 6’lık büyüme; ülkenin dünyaya açıklığını, yatırım ve turizm alanında oluşturduğu imkânları gösteriyor. Kazan-kazan formülüyle ticaret yapan Senegal, Türkiye’deki tüm yerli oluşumlara yatırım davetinde bulunuyor…

Türkiye’de de politikalar kabuk değiştiriyor… Türkiye’nin 2013 öncesi Afrika’ya açılım politikası tamamlandı. Şimdi onun yerini Afrika Ortaklık Politikası aldı. Bu doğrultuda Afrikalı iş dünyasıyla pek çok çalışma yürütülüyor, birçok proje hayata geçiriliyor. Tüm bu ilişkiler Batılı ve müstevlilerin yaptıklarının tersine adil ortaklık ve karşılıklı fayda temelinde geliştiriliyor. Müstevlilerin öldürücü rekabeti değil, yaşatan refakat hayata geçiyor… Türkiye’nin Afrika’ya yaklaşımı bu merkezde gelişiyor.

Halen Yükselen Senegal Planı dahilinde Türk firmaları programda aktif rol oynuyor. Planın içerisinde yer alan havalimanları, expo ticaret merkezleri, spor kompleksleri, haller, TIR parkları var. Yatırımlar hizmete girmek için gün sayıyor.

Dolayısıyla Türkiye - Senegal arasında gerçekleştirilen iş forumu gibi platformlar, iş adamlarının birbirlerini daha iyi tanımasına vesile oluyor. Beraberinde iş konseyi toplantıları, karma ekonomik komisyon toplantıları, alım heyetleri üst düzey ziyaretler de ekonomik güçlülüğü bir üst seviyeye taşıyor.

Büyüme ve dış ticarette gelişen, serbest ticaret anlaşmalarıyla hinterlandını genişleten Türkiye de, Senegal için iyi bir partner. İki ülke uyguladıkları milli ve yerli politikalarla bölgelerinde birer ticari merkez haline geliyor. Türkiye ile Senegal’in kapsama alanları Asya-Ortadoğu-Avrupa ile Afrika, İslâm dünyasının inkişafına giden yol olarak görülüyor.

Evet, Senegal Afrika’nın vazgeçilmez kapısı. Ankara ile başkent Dakar ilişkileri geliştirmede daha kuvvetli ve süratli adımlar atarsa Afrika’ya olan ilgi daha fazlalaşacak. Afrika kendine gelecek… Böylece; Afrika’nın kültürel ve ekonomik zenginlikleri Türkiye’ye ve İslâm dünyasına ardına kadar açılacak. Beraberinde Senegal ile zirveye çıkacak kardeşlik, hayırlısıyla üst seviye refik partner ticaretine dönüşecek.

O halde “yitik hazinemizi bulmak için” daha fazla iletişim, daha fazla birlik-beraberlik, daha fazla ticaret ve daha fazla kardeşlik… Haydi o zaman!

bursatv.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi