Adalet Mülkün Temelidir…
Adalet Mülkün Temelidir…
“Ülkeler, kılıçla fethedilir; ama adaletle yönetilir!..” demiş büyük atam cennet mekan Fatih Sultan Mehmet Han... Elhak, çok doğru demiştir!.. Ülkeler kılıçla alınır, ama ülkeyi ayakta tutan, adaletli yönetimdir. Ülkeler adaletle yönetilmediklerinde, yıkılmaya mahkumdur!..
Peki, bu güne kadar dünya üzerinde, devlet yönetiminde adaletin mutlak hakim olduğu devirler olmuş mudur?!.. İşte orada biraz değil, epey bir durup düşünmek gerekmektedir. ADALETİN KUVVETLİ, KUVVETLİLERİN DE ADALETLİ olduğu dönemler pek nadir olmuştur. Hz. Ömer (R. A.)in “Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa bir koyunu, adl-i İlâhi, gelir de Ömer’den sorar onu!..” dediği, “Adalet, mülkün esasıdır!..” dediği yıllardan bu yana, ne yazık ki, dünya üzerinde, devlet yönetiminde tam manasıyla adaletin tesis edilebildiği yönetimler pek nâdir olmuştur. Yani, diyebiliriz ki, tam bir adaletin tesis edildiği devlet yönetimi, Hz Ömer ile birlikte mezara girmiştir; zira, TORPİLİN OLDUĞU YERDE ADALET OLAMAZ!..
Sayın Kılıçtaroğlu, seçim propagandalarında “adalet” kavramını ön plana çıkarmaya çalışıyor. Kendileri pek güzel bir de “Adalet Yürüyüşü” gerçekleştirdiler Ankara’dan İstanbul’a!.. Maşallah orta mektep çocuğu gibi yürüyorlardı birileriyle kol kola!.. “Adalet” sihirli bir sözcük; cazibesi, albenisi yüksek bir kavram!.. Ve herkesin muhtaç olduğu, herkese bir gün lazım olacak bir kavram!..
Peki, acaba Kılıçtaroğlu’nun sahip olduğu zihniyette, diğer bir söylemle CHP’de adalet nerelerde acaba?!.. Hemen şunu söyleyeyim ki, CHP ve CHP ZİHNİYETİYLE YÖNETİLEN BİR ÜLKEDE ADALET ARAMAK, GENELEVDE BÂKİRE ARAMAK GİBİ BİR ŞEYDİR!..
Halkın kahir ekseriyetinin oyları ile ve demokratik yollarla iktidara gelmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş en beyefendi başbakanını, CHP zihniyeti, Yassıada’da demokrasi ile birlikte idama mahkum ederken, duvarda “Adalet mülkün temelidir” yazıyordu Sayın Kılıçtaroğlu!..
İmanı, inancı müsaade etmediği için, gavura benzememek için, başındaki sarığını çıkartıp kendisine zorla giydirilmek istenen şapkayı giymediği için, idama mahkum ettiğiniz İskilipli Atıf Hoca’yı idama mahkum eden mahkemenizin duvarında da “Adalet mülkün temelidir.” yazıyordu Bay Kemal!..
Babamın halasının beyi, İsmet İnönü’nün sınıf arkadaşı Mustafa Hulusi Özgür, karısının başını açıp subay lokallerindeki içkili, danslı toplantılara iştirak etmediği için, Mustafa Kemal ve İnönü’nün ortak kararnamesi ile re’sen albaylıktan emekliye sevk edildiklerinde, İzmir Dâr’ul Muallimin mezunu dedem Ali Haydar Kaytancı, Adana’nın Feke ilçesi Mansurlu nahiyesinde muallimken, öğrencilerine hem yeni harfi, hem de Kur’an alfabesi ve namazlıklarını öğrettiği için, Mustafa Kemal’e müfettişin çektiği bir telgrafla görevinden alındığında da mahkeme duvarında “Adalet mülkün temelidir.” Yazıyordu Bay Kemal!..
CHP’li Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay, Adalet Bakanlığı’na tayinleri yapılan dört bin hakim ve savcı için, “CHP’lileri almayaydım da Ülkücüleri mi alaydım!..” herzesini yumurtladığında da Adalet Bakanlığı’nın duvarlarında “Adalet mülkün temelidir.” Yazıyordu Bay Kemal!.. TORPİLİN, ADAM KAYIRMANIN BABASI DA ANASI DA CHP YÖNETİMLERİNDEDİR Bay Kemal!..
Sahi, Seyfi Oktay da Savaş Vural da senin partinin bakanı, milletvekili idiler değil mi Bay Kemal?!.. Her ne hikmetse, emekliye ayrılan Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, bilmem ne tay oğlu tay mensupları da doğruca CHP’ye koşuyorlar, milletvekili, bakan olmak için, değil mi Bay Kemal?!.. Onların da oturdukları koltukların arkasında “Adalet mülkün temelidir.” yazıyordu, değil mi Bay Kemal?!.. Demek ki, bir insan, eğer CHP’li ise, adalet var; yok CHP’li değilse, adalet yok demektir, değil mi Bay Kemal?!..
28 Şubat’ta, kendi uydurduğunuz figüranlar, kendi uydurduğunuz olaylarla, Menderes gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tanık olduğu en nazik, en kibar, en vatansever başbakanı olan rahmetli Erbakan Hoca’nın alnından boncuk boncuk terler döktürürken de duvarda “Adalet mülkün temelidir.” yazıyordu Bay Kemal!..
Şimdi büyük bir münafıklıkla sahiplenmeye çalıştığınız, inancı gereği başını örten tesettürlü kız öğrencilerimize, ikna odalarında zulmün en âdisini, en şerefsizini layık gören, partiniz milletvekili Nur Serter, o haltları işlerken de duvarda “Adalet mülkün temelidir.” yazıyordu; okulunu birincilikle bitiren hemşire kızımızın, diploma töreninde ağzını kapatıp zorla dışarı attığınızda da, milletin oyları ile seçilmiş başı örtülü milletvekili Merve Kavakçı’yı bin bir hakaretle Meclis dışına ittiğinizde de yazıyordu Bay kemal!..
MİT tırları olayında, devletin gizli kalması gereken sırlarını düşmana fâş eden Can Dündar adlı şerefsiz köpek ile birlikte hareket ederek sırları açıklayan Enis Berberoğlu’nun, vatana ihanet suçuyla mahkum edildiği mahkemenin duvarında da “Adalet mülkün temelidir.” yazıyordu Bay Kemal!.. Ve sen, utanmadan bu vatan hainlerini savunmak için, Ankara’dan İstanbul’a, birilerinin emriyle kendini ve bu hainleri kurtarmak, savunmak için yürürken de hâlâ mahkeme duvarlarında “Adalet mülkün temelidir.” yazıyordu.
Ama sen, "Vatana ihanetin nedeni olmaz, bedeli olur!.." olduğunu bilmiyordun Bay Kemal!.. Evet, vatana ihanetin nedeni olmaz; ama mutlaka bir bedeli olur!.. Sen Ankara’dan İstanbul’a yürümek değil, dünyanın çevresini dört dolansan da, bu hainler ve ona destek çıkan sizin gibi murdarlara bu millet gereken cevabı da cezayı da verecek Bay Kemal!.. Siz âlemi kör, herkesi sizin gibi aptal mı sanıyorsunuz?!.. Bu şerefli millet, 24 Haziran’da mülkün de adaletin de kime ait olduğunu gösterecek!.. Aptallar ve hainlerden başka kimseyi kandıramayacaksınız!..
İktidara geldiğinizde adalet dağıtacağınızı, nasıl âdil bir yönetim sergileyeceğinizi anlatıp duruyorsunuz!.. Milletin gözünün içine baka baka yalanın bin bir türlüsünü peş peşe sıralıyorsunuz!.. Nasrettin Hoca merhuma, “Azrail çocuk dağıtıyormuş!..” demişler de, merhum: “Aman, hazırını almasın da!..” demiş. “Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” demiş merhum Ziya Paşa da!..
Yavuz hırsız rolündesiniz Bay Kemal!.. Adalet kim, siz kimsiniz?!.. Adalet kim, CHP kim?!.. Uzak yakın bir akrabalığınız var mı?!.. Ziya Paşa’nın dediği gibi:
Sâdık görünür kisvede erbâb-ı hıyânet,
Mürşid sanılır vehlede ashâb-ı dalâlet.
(Hainler, dışarıdan bakıldığında sadık gibi görünürler; sapkınlar da bir an için yol göstericiymiş zannedilebilirler!..)
Ama bu millet, topyekun bakınız ne diyor:
GÜLÜ TARİFE NE HACET, NE ÇİÇEKTİR BİLÜRÜZ
İTİ TARİFE NE HACET, NE KÖPEKTİR BİLÜRÜZ!..
Selami Kaytancı
19.06.2018, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.