Yokluguna alışmak çok zor..

Yokluguna alışmak çok zor..
Küçükdev adam'ı sonsuzluğa uğurladık... Hem debağıra çağıra ağlayarak. Gözyaşlarımızısaklama gereği duymadan? Erkeklerağlamaz...


Küçükdev adam'ı sonsuzluğa uğurladık...

 

Hem debağıra çağıra ağlayarak.

 

Gözyaşlarımızısaklama gereği duymadan?

 

Erkeklerağlamaz demeden?

 

Onlarcainsan cenaze namazında saf tuttu. Hem de o güne kadar hiç görmediğimiz ve belkide bir daha bir arada göremeyeceğimiz insan topluluğu?

 

Tanıyan-tanımayan,farklı görüşlerden onlarca insan, onu son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Çağrıyada gerek yoktu.. Kendiliğinden aktı insanlar mezarlığa?

 

Duyankonvoyun peşine takıldı?

 

Belkide kendi yakınlarını ziyarete gelmişlerdi kabristana ama o devasa kalabalığı görünce,musalla taşında yatan kişinin değerli ve bir o kadar da saygın bir kişi olduğunahükmederek, saf tutmuşlardı.

 

Koşarak,kendilerine kıyıda-köşede yer bularak, son görevlerini yaptılar. Cenaze namazıbittikten sonra Hep birlikte tabutu omuzladık. Ayrılmak istemiyorduk.

 

Mezarlığınsonlarında yeralan aile mezarlığında, O?nu annesinin koynuna yavaşça bıraktık.Artık acıları dinmişti. Annesinin vefatından sonraki zaman dilimi fazlaca uzunsürmemişti. Kısa sürede yeniden kavuşmuşlardı birbirlerine.

 

Ayrılıkacısı sona ermiş, annesine kavuşmuştu Gümüş?.

 

Bir dehemen yanıbaşındaki yoldaşına, Mustafa Özenç?e.

 

Annesiniziyarete gittiğinde, adaşını da gözler, mezar taşına elini sürer, bildiği kadarıyladuasını okurdu. Şimdi artık onlarla birlikte.

 

Adaşıylaburada kalanları ve ne gibi devinimsel değişimlerden geçtiklerini konuşuyorlardır?

 

Yine herzamanki gibi hararetli konuşup, yerinde duramıyordur?

 

Ayrılmakistemesek de, nihayetinde hayat devam ediyordu.

 

GÜMÜŞ?üorada bırakıp taziye çadırına koştuk. Orada gözyaşlarımızı içimize akıtıp,onunla ilgili anılarımızı dile getirdik?

 

Günlerceaçık tutulan taziye çadırına gelen onlarca basın emekçisi, Mustafa Gümüşdamlaile olan anılarını aktardı.

 

Acımızhala taze olmasına, yüreğimiz kor gibi yanmasına rağmen, zaman zaman gülüştük.

 

Korkarcasına,etraftan duyulup da bizi kınayacaklarını düşünüp, kahkahamızı zorla zaptederek, kısık sesle güldük.

 

Merhumdemeye dilimiz varmazken, hala bir yerden çıkıp gelecekmişcesine GÜMÜŞDAMLA'yıve yaşadıklarımızı konuştuk.

 

MeğerO'nu ne kadar çok içselleştirmişiz ki; yokluğunu duyumsamadan, varmışcasına, yaşıyormuşcasına konuştuğumuzu anladık.

 

Şaşkındık?Ürkektik? Bir o kadar da gururluyduk.

 

Çünküo geride kalan kısacık yaşamında, bizimleydi?

 

Önemlibir zaman dilimini onunla paylaşmıştık. Aynı havayı teneffüs etmiş, aynıduyguları taşımış, birlikte gülmüş ve birlikte ağlamıştık?

 

Basınemekçilerinin dostu, ağabeyi ve çoğu zaman da öğretmeni Gümüşdamla?ya ölümü yakıştıramadık.Erken vedasına kızdık.

 

Yineacele etmişti ecele koşarken...

 

Yineona yakışan ve onu en iyi ifade eden ATOM KARINCA sözüne uygun olarak, öteyakaya DEVRİM yapmaya mı gitmişti...

 

Nedenbu ölüm, hep de güzel insanları seçer di?

 

Güzelatlara binip giderken güzel insanlar, neden geride kalanların yüreğine kor ateşidüşürürdü?

 

Hepbunları düşündük... Bu sorulara yanıt aradık...

 

İçimizdenkopup giden, bir yanımızı eksik bırakan, acılar içerisinde boynumuzu büken, o güzelinsana ölüm yakışmamıştı.

 

Yıkanıp,beyaz kefen giyene kadar öldüğüne inanamıştım...

 

Halada rüyalarıma giriyor. "Sıcağa saklayın gecelerimi, ben ölmedim, ölmeyeceğim"diyordu.

 

Enfeksiyonkapacak korkusuyla, hasta yatağında yalnız bırakmak zorunda kaldığımız, o boşluktaasılı, geride kalan saatlere yanıyorum.

 

Keşkeo dakikalarda bir an olsun yalnız bırakmasaydık.

 

Acılarıylabaşbaşa kaldığı anlarda yanında olsaydık.

 

YineDEVRİM şarkıları söyleyebilseydik.

 

Kendindenönce gidenlerle ilgili anılarını dinleseydik.

 

Bugüngülümseyerek hatırlanan, meslektaşlarıyla olan ilginç anıları dinleseydik.

 

Sondakikasına kadar her anı özümseyebilseydik...

 

Neolur du?

 

Geridekalan zamanı nasıl geri getireceğiz ki?

 

Zamankendi mecrasında, durmaksızın akıp gidiyor.

 

Tekgerçek ÖLÜM de, kendi bildiğini okumaya devam ediyor.

 

DünMustafa, peki bugün kim?

 

Busoru kafamı kurcalıyor.

 

Tekgerçek olan ölüm karşısındaki çaresizliğimizi düşünüyorum.

 

İştebu gerçek nedeniyle, yanımda, yöremde, sağımda-solumda kim varsa, her doğan güneşteona daha bir farklı bakıyorum artık.

 

Bugünyanıbaşımda olan, gerçekten değer verdiğim, canımdan bildiğim kişiler içindaha çok kaygılanıyorum.

 

Ölümükimseye yakıştıramıyorum ama ölümün de yanıbaşımızda olduğunu bildiğim için,artık her anın kıymetini bilerek, beşeriyetin şaşkınlığından sıyrılıp, doğanınyarattığı en değerli varlık olan insana inanıp, güvenmek istiyorum. Tüm aksi örneklereve umudumu kıracak kişilere, onursuzca sefil yaşayanlara rağmen...

 

 

 

YusufASLAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.