Yıkılan Tarihi Şehir Halep Ve Ölen İnsanlık
“ Suriye’nin Hatay tarafından girişinden sonra yolları, benzinlikleri, kasaba ve köyleri bizim Güneydoğu Anadolu’nun 50-60 yıl öncesinin manzaralarını andırıyordu. Bu görüntüler bakımsız, yoksul ve düzensiz bir ülke olarak karşımıza çıkıyordu. Doğrusu bütün Suriye böyle mi diyerek, komşu ülkem adına üzüldüm desem yeridir.
Ne zaman ki Halep’e girdik, gözlerime inanamadım. Karşımızda çok farklı bir şehir vardı. Görkemli mimari ve taş işçiliği ile tarihi dokusu aynen korunmuş bir Halep Şehri. Mihmandar bizi önce “Yeni Halep” şehrine götürdü. Roma’yı, Paris’i görmüş biri olarak yeni Halep şehrinin tarihi dokusunda izlenen titizlik, Konya Nalçacı caddesini dörde katlayan geniş caddeler; tamamı sanatkârların elinden çıkmış taş işçiliği ile süslenmiş 4, bilemedin 5 katı geçmeyen, çekül doğrultusunda bir hizaya sıralanmış, binaların arası nizami şekilde ayrılmış yerleşim manzarası karşısında dilim tutuldu. Bu binalar da daireler 250 ile bir milyon dolar arasında satılırmış.
Halep’in sadece yeni şehrinin böylesi bir mimariye sahip olduğunu sandım. Oysa tarihi M.Ö. 10 bin yıllara kadar dayanan ve M.Ö. 3 bin yıllık görkemli Kalesi ile eski Halep şehrini de görünce, yeni şehrin tamamen eski şehrin bir kopyası olduğunu anladım.
Tarihi Halep Kalesinden 4,5 milyon nüfuslu şehrin dört bir tarafına baktığımda, şehrin tamamının 2-6 kat arasında ama tek bir tuğla, piriket ve beton binası olmayan, tamamı taşlardan bir şehir sizi karşılıyor. Doğrusu Mardin Midyat’ta büyümüş, gazetecilik yapmış biri olarak taş işçiliği, kemer, tonoz, kakma ve süsleme taş sanatına yabancı biri değilim. Ancak Halep şehrini gördükten sonra Mardin ve Midyat’ın dokusunu ne kadar bozduğumuzu o zaman anladım.
Türkiye’de hep giysileri ve yaşam tarzları ile dalga geçtiğimiz Arapların tarihi Halep şehrinin 10 bin yıllık tarihi dokusunu nasıl koruduklarını gördükten, her mahallenin ortasında bulunan meydanları ile medeniyetlerini nasıl bugünlere taşıdıklarını. İstanbul, Ankara ve Konya’daki tarihi evlerimizin nasıl yıkılarak, yerine çirkin gökdelen betonarme kara binalar yaparak, şehirlerimizin dokusunu nasıl tahrip ettiğimizi düşündüm. Suriye’nin ise tarihi eserlerini koruduğunu imrenerek görüp, ibretle gezdim, tanıdım ve resimledim. “
Böyle anlatıyor Halep’i Latif Yıldız Bey.
Halep şimdi yanmış, yıkılmış, insanları misket bombaları ile katledilmiş. Bütün dünya ise ( Duyarlı Müslüman devletler ve insanlar hariç) seyrediyor. Yalan makinaları yalanları ile dünyayı oyalamaya çalışıyor.
Emperyalist ülkelerin hesapları başka. Adına burada bulundukları İsrail’in hesabı daha başka. İsrail’in Hesabı Arz-ı mevutu gerçekleştirmek. Kendisine hizmet eden ülkelerde, kendilerine verilen rolü yerine getiriyorlar.
Ey İran! Hani sen Amerika ve İsrail ile kavgalı idin! Hani sen İmam Cafer’in arkasından gidiyordun! Peygamberimizin torunu İmam Cafer, Müslümanları bombalayıp öldürün mü dedi? İslam’ın baş düşmanları ile birlikte mi olun dedi?
Bütün Dünya’da Müslüman kanı akıyor. Müslüman ülkeler bombalanıp tarumar ediliyor. İnsan hakları ve özgürlük savunucuları bu durumu seyrediyor.
Asıl hedef Türkiye. Bizim insanımızı ve ülkemizi bölüp parçalamak, ülkemiz ’de iç harbi başlatmak. Bunun için yıllar öncesinden haritalar bastırdılar. Haritalarında yeniden sınırları çizdiler. Senaryolarını uygulamaya başladılar.
Ey insan kanı üzerine senaryo kuranlar, ülkeleri yağmalayıp soyanlar. Yüce Allah sizin oyunlarınızı bozup, saltanatınızı yıkacaktır. Bu necip millet sizin oyununuza gelmeyecektir.
Mustafa Yolcu
Myolcu53@ gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.