Komplo Teorileri ve Aşı Karşıtlığı
Komplo Teorileri ve Aşı Karşıtlığı
Komplo teorileri adı üstünde komplodur, dikkate alınmamalıdır.
Sosyal psikoloji literatürü komplo teorileriyle insanların nasıl etkilendiğini,davranışlarının nasıl dönüştürüldüğünü gösteren çok sayıda araştırma içerir.
Komplo teorilerine inananların zihinleri sağlıklı çalışmaz, çünkü gerçeklikle bağları kopar.
Gerçeklikle bağ kopunca hurafeler akın akın gelir üstümüze, bilincimiz ve duygularımız uygun tepkiler üretemez.
Komplo teorisi ile fesad teorisini bir yönüyle ayırmak gerekirse de son tahlilde komplonun sonu fesattır.
Farkında olmadan fesada alet oluruz,
Koronavirüs aşısı ile ilgili komplo teorilerine bu nedenle itibar etmiyorum.
Ya aşımızı olalım ya da bundan sonra doktorların aspirin dahil yazdığı hiç bir ilacı kullanmayalım. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur zira.
Bebeklikten bu yaşa o kadar çok aşı olduk ki... Çocuklarımıza o kadar çok aşı yaptırdık ki...
O zamanlar da aynı laflar dolaşıyordu ortalıkta.
Hiç gelişmiyoruz.
Kısırlık, kalp krizi, Batı’nın kullanmadığı son kullanım tarihi geçmiş aşılar, aceleye getirilmiş aşılar, bunların hiç biri yerli değil vs. vs. Hep aynı hikaye...
Daha yaratıcı ve sahici şeyler söylense keşke...
Son kanaatim:
Olgusal gerçeklik ile komployu karıştırır olduk.
Neden bulma, yansıtma ve dışsallaştırma mekanizmasını normalden fazla kullanıyoruz.
Aşının hiç mi riski yok diyebilirsiniz, tabi ki var. Risk her an her şeyde mevcut. Hayatın kendisi bütünüyle risk.
Yediklerimiz, içtiklerimiz, kullandığımız ilaçlar, bindiğimiz uçaklar, otobüsler, sürdüğümüz otomobiller, güneş ışığına maruz kalmak, ekmek, tuz ve şeker kullanımı...
(Arkası yok)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.