Yatay varoştan, dikey varoşa, Kentsel dönüşüm.
Türkiye’de en faal yatırım ve iş alanı olan inşaat sektörü Büyükşehirlerden, ilçelere tarım arazilerinin beton yığını haline getirmesi ile artık doyum noktasına ulaştı. İstanbul başta olmak üzere birçok büyükşehirde konutlar müteahhitlerin elinde patladı. Az peşinat 60 aydan 100 aya kadar vade, 0 faizle satışa sunulan konutlara ilgi neredeyse yok gibi.
Buna karşı ulaşım, yerleşim ve sosyal yaşam alanları nedeniyle cazip olan şehir merkezlerine yakın eski yerleşim alanları hala cazibesini korumakta. Ancak bu yerleşim alanlarında inşaata müsait boş alanların bulunmaması müteahhitleri az katlı veya kullanım miadı dolmuş, depreme karşı dayanıklı olmayan, binaların kentsel dönüşüm kapsamına dâhil edilmesi. Devletin kira desteği, uygun kredi imkânları ile desteklediği bu binalara yönlendiriyor.
Kentsel dönüşüm; Şehrin bir bölümünün veya ciddi anlamda büyük bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde olası depremlere karşı, toprak zemininin ve üzerindeki mevcut yapının risk değerlerinin (binanın yaşı, kullanılan malzeme, yıpranma, hasar, çürüme vb.) belirlenmesi ile dönüştürülmesi, yenilenmesidir.
Türkiye’de Kentsel dönüşüm mantığı;
Maalesef ülkemizde kentsel dönüşüm eski az katlı binaların yıkılarak yerine yeni ve daha yüksek katlı binalar yapılması gibi yanlış algılandı. Bu yanlış algılama kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm ve şehir merkezlerinde kalan yatay varoş mahallerin dikey varoş mahalleler haline dönüşmesi şeklinde oluşmaya başladı.
Sokaklar, aynı, caddeler aynı mahalleler aynı, yeşil alan, otopark, binaların aralarının açılması şeklinde yani dönüşüm kentsel değil binaların yenilenmesi çapında yapılmakta. Eski binalar yıkılıyor, aynı yere yeni bir bina dikiliyor çoğu zaman bunu yaparken bitişik nizamda olan yan binalar zarar görüyor.
Oysa kentsel dönüşüm mahallelerde ada, pafta bazında sokaklar ve caddeler bazında geniş kapsamlı daha modern yaşam alanlarının sosyal alanların; yeşil alan, otopark, okul, sağlık ocağı, cami AVM’ lerin olduğu TOKİ’nin yaptığı siteler benzeri bir sistem ile yapılmalıdır.
Kentsel dönüşüm adı üstünde kenti dönüştürmektir. Eski binaların yıkılarak aynı yere yapılması asla değildir. Arsanın çapı, inşaat yoğunluk hacmine göre yeni, kat sayısı artan ancak nizamı olmayan çarpık bir mahalle oluşturulmasının bir mantığı yoktur.
2014 yerel seçimlerinde Adana’nın Çukurova ilçesi belediye başkanlığına aday olduğumda mevcut belediyenin hazırladığı kentsel dönüşüm projesini incelediğimde projenin neredeyse tamamını hatalı buldum. Bunun üzerine işin uzmanlarından oluşan bir heyete yeniden bir kentsel dönüşüm projesi hazırlatmıştım.
Gerçek manada kentsel dönüşüm binaların bireysel olarak dönüştürülmesi şeklinde yapılması hiçbir sorunu çözemeyecektir. Zaten bina sahiplerinin müteahhitler ile anlaşarak yaptığı bina dönüşümünde anlaşmazlıklar, usulsüzlükler vb. sıkıntılar hem bina müteahhit hem de komşu binaların taşıdığı riskler bakımından büyük problemler doğurmaktadır.
Kentsel dönüşüm yerel yönetimlerin, Toplu Konut idaresinin güvencesi ve denetiminde yukarıda da ifade ettiğim üzere binaları teker teker değil, mahalleyi topyekûn dönüştürme şeklinde yapılmalıdır. Aksi takdirde mevcut kentsel dönüşüm, şehrin görüntüsünü, yaşamı kolaylaştırma, problemin çözümü bakımından bir fayda sağlamayacaktır.
İbrahim Halil SİPAHİ
31.03.2018/adanapost.com
twitter.com/ihalilsipahi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.