TÜRKİYE'DE PETROL VAR AMA...
Enerji politikaları uzmanı İdris Demir, petrol gerçeğini BUGÜN?e açıkladı.
TÜRKİYE ENERJİ TERMİNALİ: ABD askerleri Irak'tan çekiliyor. 2003'te Irak'a giren ABD, bir petrol savaşı verdi ve bunu kazandı da mı şimdi evine dönüyor? Yrd. Doç. Dr İdris Demir, Türkiye'de enerji güvenliği ve uluslararası enerji politikaları üzerine çalışan ender akademisyenlerden. Dundee Üniversitesi'nde "Enerji, Petrol, Maden Hukuku ve Politikaları Merkezi"nde yüksek lisansını yapmış, Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. Demir, "Türkiye'nin aslında bir enerji terminali olduğunu düşünüyorum. Türkiye'den geçen petrol ve doğal gaz boru hatlarına bakıldığı zaman farklı boru hatları, farklı tedarikçiler, farklı nakliye kanalları var. Değişik kaynaklardan gelen değişik türdeki enerjiler Türkiye'de buluşuyor, sonra tüketicilere yöneliyor. Tüketim pazarlarının yapısı, isteği, yaklaşımı da bu yönde. Türkiye AB'nin enerji güvenliği stratejisinde kilit bir öneme sahip. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'na ev sahipliği yapmakla Türkiye'nin küresel enerji güvenliği açısından önemi de arttı" diyor.
RÖPORTAJ: Seda ŞİMŞEK (sedasimsek@bugun.com.tr
'PETROL DEĞİL, SAHNEYİ TERK ETMEME SAVAŞI'
* Yüksek petrol fiyatlarının üretici ülkeler üzerindeki etkisi nasıl?
Yüksek petrol fiyatlarının üretici ülkeler üzerinde her zaman olumlu bir etkiye sahip olduğu düşünülür, bu da yanıltıcıdır, olumsuz etkilere de neden olabilir. Üretici ülkelerde dışarıdan gelen kaynak mali yapılanmaları içerisinde sindirilemeyince, yani sindirebileceğinden daha fazla yemek yemenin insanı rahatsız etmesi gibi, üretici ülkelerde rantiyeci devlet yaklaşımı ortaya çıkar. Bu durumda da yönetici elit ile vatandaşlar arasındaki uçurum gittikçe büyür, muhalif, köktenci, radikal akımlar güç kazanır. Arap Baharı sürecinde halk ile yönetimler arasındaki çatışmaların bir nedeni de bu uçurumdur. Bazı zamanlarda "yerin altındaki petrol, bankadaki paradan daha iyidir" prensibi önem kazanır.
* Tüketici ülkeleri nasıl etkiliyor yüksek petrol fiyatları?
Tüketici ülkelerden üretici ülkelere bir kaynak transferinin olduğu aşikârdır. Ancak, üretici ülkelerdeki mali yapılanma bu kaynak aktarımını, gelen parayı emebilecek bir yapıda değildir. Bu para tekrar ABD, AB ülkeleri, Japonya gibi önde gelen tüketici ülkere yatırım olarak dönüyor. Bu ülkelerdeki borsalarda veya tahvil, emlak piyasasında değerlendiriliyor. Bu nedenle önde gelen tüketici ülkeler bu yüksek petrol fiyatlarından çok da fazla olumsuz etkilenmiyor.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN DURUMU
* Yüksek petrol fiyatlarından en çok hangi ülkeler olumsuz etkileniyor?
Gelişmekte olan tüketici ülkeler çok olumsuz etkilenirler. Yüksek petrol fiyatları tüketiciye ya doğrudan yansıtılır ya da dışarıdan borç alma yoluna gidilir. Tüketiciye doğrudan yansıtılınca yüksek enflasyon ortaya çıkar, işsizlik artar, sosyal kargaşaya neden olur. Seçim kaygısı güden politikacılar farklı tedbirler alma yoluna gidebilirler, bu durum iç politikanın genel çerçevesi açısından istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Dışarıdan borç alma yoluna gidildiğinde ise IMF ya da Dünya Bankası gibi aktörlerden veya uluslarası kuruluşlardan borç alınması gündeme geliyor, bu durumda da küresel aktörler daha etkin ve yetkin bir konuma sahip oluyor.
*Sizin tezinize göre, Arap Baharı yaşayan ülkelerde uluslararası güçler petrol savaşı vermiyorlarsa neyin mücadelesini veriyorlar?
Küresel güvenlik, bölgesel yansımaları, radikalizmin önüne geçmek, kendi politikalarıyla uyumlu hareket edecek yönetimleri iş başına getirmek. Bu bir petrol savaşı değil, küresel aktörlerin sahneyi terketmeme savaşı. Petrol bahane, Avrupa ülkeleri kontrollü rejimden yana. Savaşın asıl nedeni Avrupa ülkelerinin kendi politikalarına uyumlu hareket edebilecek rejimleri oluşturma ve bu rejimleri sürdürebilecek yöneticileri işbaşına getirme isteğidir. Bu büyük tablo içerisinde petrol, birkaç fırça darbesinden ibarettir. Mesela, Sarkozy seçim kampanyasına Libya üzerinden başladı. Küresel ölçekte faaliyet gösteren uluslararası petrol şirketleri kendi yönetim kurullarına ve hisse senedi sahiplerine karşı sorumludurlar. Kayıtlı oldukları ülke yönetimlerine değil.
PETROL YER ALTINDA ISLAK BİR HALI GİBİDİR
* Türkiye de yerin altında mı tutuyor petrolü? Aslında bir petrol denizinin üzerinde mi?
Petrolün yerin altında deniz halinde bulunması yanlış bir algılamadır. Islak bir halıya benzetebiliriz. Petrol yerin altında rezervlerdeki kayaçların içerisindeki gözeneklerde bulunur. Yerin altındaki herhangi bir kaynağın üretim aşamasına geçebilmesi için buradaki rezervin kâr-zarar analizinin yapılıp, üretime geçme kararının ona göre verilmesi lazım. Bu hesaplanırken ilgili rezervin büyüklüğü, yüzeye yakınlığı, bu rezervdeki kurtarılabilir, yani çıkarılabilir petrolün miktarı, bu petrolün kalitesi, acı mı tatlı mı, ağır mı hafif mi olduğu hepsinin değerledirilip, ona göre üretime geçilip geçilmemesine karar verilir.
IRAK ABD'YE GÖBEK BAĞIYLA BAĞLI
*ABD askerleri Irak'tan çekiliyor, ABD Irak'a petrol için girmişti, alacağını aldı, şimdi çıkıyor mu?
Yaygın kanı 2003 yılında ABD'nin Irak'a petrol için müdahale ettiği yönünde, ancak bu yanlış . ABD Irak'a petrol için girmemiştir, bir liste yapacak olursak petrol bu listenin sonlarında yer alır. Küresel petrol havuzunda satıcıların ve alıcıların aidiyetleri, kimlikleri çok önemli değildir. Yeter ki parasını verip satın alsın. ABD'nin Orta Doğu Bölgesi'nden ithal ettiği petrol, Latin Amerika ve Batı Afrika ülkelerine göre az bir oranda.
*ABD petrol için değilse niye geldi Irak'a?
Petrol için olduğu söylenince büyük tablo gözden kaçırılıyor. Stratejik öneme haiz bu coğrafyada kendisi ile daha uyumlu politikalar geliştiren veya yürüten rejimlerin işbaşına gelmesini sağlamak ve konumlarını güçlendirmek. Bunun için bölgede asker konuşlandırmak. Irak'ta kendisiyle uyumlu yönetimi iş başına getirdi ve gitti. Geldiğimiz noktada da Irak özelinden ziyade bölge genelinde bunu başarmış görünüyor.
* Irak'ta tam anlamıyla ABD'nin istediği bir düzen kuruldu mu?
Irak'ta şu anda kurulan düzen gerek yönetebilme kapasitesi gerekse ekonomik gücü açısından ABD'ye göbek bağıyla bağlı. ABD'nin buraya girmesini petrole bağlayanlar şimdi ABD çekilirken petrolün hepsini alıp gittiğini mi söyleyecekler? Eğer tamamen petrol nedeniyle girseydi, şimdi Irak'taki bütün petrolü de alıp gitmesi lazımdı.
* ABD'li petrol şirketlerinin bu bölgede etkin olması istenmez mi?
İstenir, ancak yatırımcı petrol şirketleri ile doğal kaynağa sahip ev sahibi ülkeler arasında yapılan üretim paylaşım anlaşmaları var. Bu üretim paylaşım anlaşmalarının yapısına bakıldığında, pazarlık gücü başta petrol şirketlerinden yana olmakla birlikte üretime başlandıktan sonra zaman ilerledikçe ev sahibi ülkeler lehine değişir. Petrolün yerin altından çıkarılıp işlenmesi, pazara sunulması sürecinin hiçbir aşamasında petrolün aidiyeti yatırımcı petrol şirketi tasarrufunda olmaz. Irak'la yapılan anlaşmalarda petrolün sahibi Irak'tır, Irak halkıdır. Yatırımcı petrol şirketlerinin kazancı maliyet kurtarım petrolü ve üretimden aldıkları paydan ibarettir.
ABD UCUZ PETROL FİYATINI DESTEKLEMEZ
* ABD'nin Irak'a müdahalesinin bir amacının da petrol fiyatlarını düşürmek olduğu söylenir.
Hayır, aslında ABD düşük petrol fiyatlarını desteklemez. Çok yüksek olmasa da belirli bir bandın altında seyretmeyen petrol fiyatları stratejisini benimser. Çok düşük olmayan petrol fiyatları ABD'nin çıkarları için daha uygundur. Petrol fiyatları düşük olduğu zaman ABD'deki yerli petrol firmaları ya zarar eder ya da çok az kâr edebilirler. Bu firmaların ABD'deki başkanlık yarışı, kongre üyelerinin seçimi ve diğer lobilerdeki etkinliklerini düşündüğümüzde ABD'nin niye düşük petrol fiyatlarını desteklemediği anlaşılacaktır.
* Uluslararası politika açısından da mı düşük petrol fiyatlarını ABD istemiyor?
Küresel ölçekte bakıldığında enerji girdisi, her türlü üretim için, ekonomik etkinlik için hayati bir yer tutmaktadır, ürünlerin nihai fiyatına da yansımaktadır. ABD, bu faturayı ödeyip petrolü satın alabilmekte, ancak Çin, Hindistan, Almanya gibi küresel hegamon gücüne meydan okuyabilecek ülkelerin ucuz fiyatla petrol satın almalarını önleyerek ABD bu potansiyel rakiplerinin kendi önüne geçmesini engellemeye çalışıyor ya da geciktiriyor.
BÜYÜK ŞİRKETLERİNİN TÜRKİYE'YE İLGİSİ ARTIYOR
* Yanı başımızdaki ülkelerde petrol var, Türkiye'de niye yok?
Ülkemizdeki petrol yatakları genellikle küçük küçük rezervler halindedir ve ekseriyetle derindedir. Bunun nedeni de jeolojik olarak yeryüzünün oluşumu sırasında Anadolu tabakasının Arap tabakasının altına doğru girmiş olmasıdır. Netice itibariyle üretim maliyetleri yüksektir. Bazı sahalarda rezerv üretime geçmeye yetecek kadar büyük değildir.
* Türkiye'de aslında çok petrol var da yabancı güçler bunun çıkarılmasını engelliyor mu?
Türkiye'deki petrol rezervlerinin üretime geçecek kadar büyük olmaması gibi bir kısım nedenlerle daha önceden açılan bazı kuyularda üretime geçilmemiş. Ancak, açılan bu kuyulardaki petrolün kalitesi, rezervi, yüzeye yakınlığı gibi bir kısım teknik bilgiler, sismik araştırmalar, hepsi TPAO bünyesinde kayıt altına alınıp arşivlenmiştir. Yabancı güçlerin engellediği söylemleri TPAO'da görev alan yöneticilere haksızlık olur, bir tane mi vatanperver yönetici işbaşına gelmedi?
* Arama yeterince yapılıyor mu?
Asıl sorun arama-tarama faaliyetlerinin yeteri kadar yapılmamasında. Mesela, Romanya'daki arama-tarama kuyusu sayısı Türkiye'deki arama-tarama kuyusu sayısından daha fazlaydı. Sismik araştırmalarımıza ilave arama-tarama kuyusu sayısı artırılırsa sağlıklı sonuçlar elde edilebilir. Nitekim Karadeniz'de petrol bulundu. Bu çerçevede çok uluslu petrol şirketlerinin Türkiye'ye artan bir ilgisinden söz edebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.