Türkiye için sancılı günler başlıyor;
Türkiye gündeme bomba gibi düşen İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan başınıçektiği yolsuzluk ve rüşvet olayının sarsıntısı devam ederken. Bu seferdeİstanbul emniyet müdürlüğünde bazı şube müdürlerinin görevden alınmasının sokunu yaşadı.
Yaşanan bu skandal üçüncü dünya ülkelerinde olsa yakınlarının adı bir skandala karışan bakan ve bürokratlar istifa eder, hatta Japonya?da intihar edenlere dahi şahit olduk. Bizdekiler bırakın istifayı rahat tavırlarla ortada dolaşıyorlar. Üstüne üslük siz nasıl bizim çocuklarımıza operasyon düzenlersiniz dercesine, İstanbul?da önce 5 emniyet şube müdürü ardından akşam saatlerinde 11 şube müdürü daha görevden alınıyor. Aynı şekilde üstlerine bilgi vermeden operasyon yaptıkları gerekçesi ile Ankara Emniyet müdürlüğünde de 18 şube müdürü akşam saatlerinde görevden alınıyor. Hatay?da bulunan Adalet bakanı Sadullah Ergin alelacele Ankara?ya geliyor ve HSYK üyeleri ile görüşüp Savcıları görevden alıyor. Görevden alınan ve yerleri değiştirilen şube müdürdü sayısı son olarak 46?ya ulaşmıştı. İktidar tarafında bir sakinlik havası estirilmeye çalışılıyor ama icraatlar bunun aksini gösteriyor bir panik ve bir telaş.
Başbakan, operasyonun siyasi bir komplo olduğunu. Devletin içerisinde devlet oluşturmaya çalışıldığını bunun arkasında dışgüçlerin olduğunu, 11 yıldır çeteler, rüşvet ve yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gittiklerini nasıl mücadele ettiklerini her kesin bildiğini söylüyor.
Sayın başbakan devlet içinde devlet var diye devletin istihbarat kademelerinin bir kısmını lav ederken geride kalanlarda kendi kadrolarını kurmadınız mı?
Bakan oğlunun evinde birden fazla para kasası, para sayma makinesi, milyon dolarlar çıkıyor. Bunlar bir komplo mu? Bu operasyon devlet içinde dış destekli devletin işi mi? Gerçekten buna inanıyorsanız. Yoksa? Yöntem tanıdık mı geliyor? Sözde Ergenekon operasyonu gibi..
Bu skandal, 1990?lı yılların başında Emlak Bankası Genel müdürü Engin Civan?ın Yolsuzlu olayı kamuoyunda Civan Gate skandalıolarak yankılanan skandaldan sonra Türkiye?deki en büyük skandal.
Bazı meşhur köşe yazarları bu skandalı AKP için sonun başlangıcı olarak gösteriyorlar. Evet AKP?nin icraatlarından memnun değiliz, özellikle yargıya ve yargı sürecine kabul etmeseler de müdahaleleri, Sözde çözüm (Çözülme) , barış süreci ve açılım, Ekonomideki rakamsal aldatmacalar. Yine de Zaman zil takıp oynanacak bir zaman değil itidal içerisinde olmak gerekir. Burada AKP iktidarının geleceğinden ziyade Türkiye?nin geleceği ön plana çıkarılmalıdır.
Başbakanın her fırsatta % 50 nin arkasında olduğunu ifade ede dursun. Evet AKP?nin icraatlarından memnun olmayan çok. Özellikle sözde çözüm süreci ve açılım safsatası ile bunun arkasına sığınan PKK ve PKK?nın meclisteki temsilcilerinin son günlerde bütçe komisyonunda başlayarak meclis salonuna kadar taşınan Kürdistan milletvekilliği ve bölgenin Kürdistan olarak zabıtlara yazdırılma çabası. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir?in Belediye binasına Kürtçe Amed Büyükşehir Belediyesi tabelası astırması,Tunceli?de PKK taraftarlarının yasadışı eylemle aynı şekilde belediye binasına Dersim tabelası asmaya çalışması milletimizi derinden yaralamaktadır. Ekonominin rayında gittiği söylenmesine rağmen vatandaşa yansıması olmamasıvatandaşı her geçen gün biraz daha yoksulluğa doğru götürdüğü, emekliye alay edercesine komik maaş zamları vatandaşın söylenildiği gibi kahır ekseriyetinin AKP?den memnun olduğu tezini çürütüyor.
Türkiye hızla yeni ve tehlikeli bir sürece doğru gidiyor. Art arda gelen bu olaylarla ve Türkiye?nin zor günlere gebe olduğu gösteriyor.
Meselenin boyutu Cemaat-AKP sürtüşmesi, karşılıklı hamleler olarak lanse edilmeye çalışılsa da. İşin aslının bu kadar basit bir çekişme olduğu kanaatinde değilim.
BOP ve GOP kapsamında 11 yıllık AKP iktidarı ile Türkiye?de ?Ilımlı İslam?projesini istikrarlı denilecek bir şekilde uygulayan Koalisyon güçlerinin artık ikinci aşamayı uygulamaya geçirmeyi planladıkları düşüncesindeyim.
AKP?nin iktidardan gitmesinin meseleleri çözmeyeceği Türkiye de daha önce de 1950-1960 Demokrat Parti, 1983-1991 Anavatan Partisi uzun süreli iktidarlarının sonunda gelen iktidarların çare olmadığı görülmüştür.
AKP gözden çıkarıldı mı? Cemaat parti mi kuruyor? Kılıçtaroğlu bir umut gördü de Amerika ziyaretine gitti? AKP den sonra Türkiye de iktidar nasılşekillenecek? Bunlar halk arasında cami avlusunda, kahvehanelerde, dinlenme parklarında hatta toplu taşıma araçlarında vatandaşlar tarafından konuşuluyor ve tartışılıyor.
Bu skandaldan sonra AKP büyük bir sarsıntı yaşar ilk seçimde gidebilirde. Ama Türkiye?nin sorunları biter mi? Gelecek iktidar ne şekilde gelecek? Sorunları çözebilecek mi? Son 65 yıldır gelen iktidarların geldiği gibi gelirse yani yüzde yüz yerli ve tabandan olmayan, milletin öz iradesine dayanmayan bir iktidar, DP, ANAP ve AKP den ne farkı olur.
Netice olarak iktidarın bu gün yaşadıklarını hiç bir iktidarın yaşamasına elbette gönlümüz elvermez. Unutulmaması gereken yıpranan sadece iktidar aynı zamanda ülkedir.
Artık gelişmeleri bekleyeceğiz göreceğiz. Son söz olarak yine zaman zil çalıp oynama zamanı değil itidalli davranma zamanıdır diyorum.
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı-Yazar
19.12.2013/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.