Türkiye 2053 ve2071 hedeflerinden kopmaz
İtiraf ediyorum, ‘Yeni Türkiye’ söyleminin mimarı benim; daha doğrusu proje ayağını benim fikrim oluşturuyor.
Öyle iddia edildiği gibi ‘karanlık mahfil’lerden almadım ya da hiçbir yerden alıntı değil.. Haber 7’deki bu köşede yayınladığım yazılardan inşa edildi.
Medyada yer alan Yeni Türkiye söylemine dair değerlendirme yazılarında, ‘’Erdoğan'ın 2053 ve 2071 hedefi var mı?’’ (1 Mayıs 2011, haber7.com) başlıklı yazıma atıfta bulunuluyor. Aynı yazı, Türkiye’de ve dünyada yapılan akademik çalışmalarda da kaynak gösteriliyor. Sağ olsunlar okuyucu dostlarım, yazılarıma ilişkin olumlu olumsuz eleştirilerle, değerlendirmelerle karşılaştıkça bana da haber veriyor.
Sözkonusu yazı, örneğin Orta Doğu ve İslam Araştırmaları Dergisi’nin Asya bölümünde yayınlanan Tao Zan’ın "Türkiye Rüyası" ve Çin-Türk "Tek Kuşak ve Tek Yol" Projesinde İşbirliği Girişimi (“Turkey Dream” and the China-Turkish Cooperation under“One Belt and One Road” Initiative) başlıklı makalesinde (Temmuz, 2018) kaynak gösterilmiş, ben de yeni fark ettim.
2053 ve 2071 Hedefleri
12 Haziran 2011 milletvekili genel seçiminde, iddialı olan üç partinin liderlerine, AK Parti lideri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ilişkin kişisel kanaatlerimi kaleme almıştım.
Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli’ye dair kanaatlerimi paylaştıktan sonra dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki kanaatimi de yazıp yayınlamışım.
2011 milletvekili seçiminde, 2023 hedefi gündeme gelince, söz konusu yazıda ‘’Erdoğan, bu aşamada, 2023 hedefini diktikten sonra, 2053 ve 2071 hedeflerini de siyasetin ufkuna koyabilirse, tarihte çok özel bir yer alacaktır.’’ tespitinde bulundum.
Seçimlere kırk gün kala, 1 Mayıs 2011’de Haber 7’deki bu köşede..
Yeni Türkiye Söylemi
Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına seçilmesi ve ardından Davutoğlu’nun başbakanlığı üstlenmesi süreci boyunca yapılan propagandada, konuşmalarda ve peşi sıra sökün eden tartışmalarda “Yeni Türkiye” söylemi ön plana çıkmıştı.
Özellikle Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı makamına oturmasının “Yeni Türkiye” söylemi için bir milat haline geldiği görülüyor.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte Türkiye’de siyaset alanının yeni bir formata kavuşmakta olduğu, Cumhurbaşkanlığı adı verilse de başkanlık sistemine geçileceği ve bunun bir öğesinin de bu “Yeni Türkiye” söylemi olduğu açıktır.
AK Parti ve yanında yer alanlar “Yeni Türkiye” söylemini paylaşırken, AK Parti’nin politikalarına, çizgisine vs. muhalefet eden herkes de “Eski Türkiye”den yana olanlar ya da “eski Türkiye’yi isteyenler” olarak tanımlanageldi..
“Eski Türkiye” söylemi, başkanlık sisteminin getirilmesine karşı çıkmak ya da parlamenter sistemini savunmak şeklinde netleşti..
Kısacası “Yeni Türkiye” söylemi güçlü ve etkili bir söylem olarak tarihe geçti.
“Yeni Türkiye” Söyleminin Somut Dayanağı
AK Parti’nin “Yeni Türkiye” söylemini çözümleyen
Levent Toprak, yazısında, “Yeni Türkiye” söyleminin bir boşluğun üzerine inşa edilmediğini belirtip “yeni” söyleminin içeriğinin birbirini bütünleyen ‘iki sütun’, icraat ve projje sütunları üzerinde yükseldiği tespitinden sonra AK Parti iktidarının icraatlarının “kitlelerin gözünde belli bir anlamı olmasaydı, onun gelecek adına ileri sürdüğü umutların ya da projelerin tek başına bir cazibesi ve sürükleme gücü olamazdı” değerlendirmesini yapmış.
Yazara göre AK Parti, ilk iktidara geldiği 2002 yılından önceki döneme göre bir “ekonomik istikrar sağlamış, bürokratik-askeri vesayet olarak anılan mekanizmaları ciddi ölçüde geriletmiş”, iktidarın ”seçim yoluyla gelenlerin elinde toplanmasını sağlamış” ”ağır ekonomik krizler yaşanmamış”, ”istikrarsız koalisyon hükümetleri dönemi son bulmuş”, ”ulaşım ve sağlık gibi alanlarda ve kendi tarzında sosyal yardım alanında eskiye göre belli iyileştirmeler yaparak, gündelik yaşamda hissedilen bazı değişimler yaratmıştır”.
Bu bağlamda ”karayolları, havalimanları, hava taşımacılığı, metrolar, raylı sistemler, hızlı tren vb. büyük bayındırlık projeleri özellikle bir gelişme/ilerleme hissi yaratmıştır”. Kısaca 2011 tarihi itibariyle Ak Parti iktidarı ilk sekiz yıllık dönemde ”Türkiye dünyada en büyük 17. ekonomi düzeyine yükselerek G20 grubunu oluşturan ülkeler arasında yer almış” bulunmakta..
Bu başarı de “Yeni Türkiye” söyleminin somut dayanağını oluşturmaktaydı.
“Yeni Türkiye” Söyleminin 2023 Hedefi
Levent Toprak, işte temelde, bu somut olgulara dayalı olarak oluşan “Yeni Türkiye” algısına yaslanan AK Parti’nin bu algıyı aynı zamanda “geleceğe dönük büyük hedeflerle, hayallerle beslemektedir” ve Türkiye’yi gelecekte “dünyanın en güçlü birkaç ülkesinden biri yapmayı vaat etmektedir”.
Yazar “Yeni Türkiye” söylemi en kaba çizgileriyle bu hedeflerin bir ifade edilişi olarak tanımlamaktadır.
AK Parti, bu bağlamda “cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023 yılını, resmi tarihte Türklerin Anadolu’ya giriş yılı olarak kabul edilen 1071 yılının bininci yılı olan 2071 yılını ve son olarak da İstanbul’un Osmanlı tarafından fethinin 600’üncü yılı olan 2053 yılını birer hedef olarak koyuyor”.
Somutlamak gerekirse, 2023 yılı için “2 trilyon dolar büyüklüğünde bir ekonomi, kişi başına 25 bin dolar milli gelir, dünyanın en büyük ilk on ekonomisi içine girmek, nükleer santraller“, “enerji koridoru” olmuş bir Türkiye ve “dünyada sözü dinlenen Türkiye” gibi vaatler sıralanmaktadır.
“Yeni Türkiye” Söyleminin 2053 Ve 2071 Hedefleri
Levent Toprak, sözkonusu yazımdan alıntı yapmak için beni “AKP medyasının kalemlerinden biri olan Mustafa Yürekli” şeklinde takdim ediyor.
Sonra da “henüz 2053 ve 2071 hedefleri Erdoğan tarafından resmen ilan edilmemişken” diyor, Mustafa Yürekli “yazdığı bir yazıda, AKP mahfillerinde nasıl bir fikir jimnastiği yapıldığını ortaya koyuyor”.
Doğrudur, 2053 ve 2071 hedefleri ilk kez bu yazıyla gündeme gelmiştir: “Türkiye, 2023’te dünya ekonomisinde ilk 10 devletin arasına mutlaka girmeli. Bu irade ve kararlılığı görmek, milletimizi çok mutlu etmektedir. Neden 2053 hedefi olarak ilk üç devletinden biri olmayı koymayalım. 30 yılda çok şey yapılabilir. Bütün yapılması gereken şey, inançlı olma, doğru planlama, güçlü demokratik irade ve canhıraş çalışma. 2071’de İslam birliğini sağlamış, sosyal yapısıyla, ekonomisiyle ve siyasetiyle, dünya devletler sıralamasında birinci sırayı tutmuş devleti, dünyayı yöneten ülke niçin olmayalım.” (1 Mayıs 2011, haber7.com)
Öncelikle bu güne kadar partinin mahfilinde hiç bulunmadığımı ve sözünü ettiği fikir jimnastiklerinden de haberim olmadığını belirtmek isterim.
Haber 7’deki köşemde yayınlanan ‘’Erdoğan'ın 2053 ve 2071 hedefi var mı?’’ başlıklı yazıda dile getirilen 2053 ve 2071 hedeflerini gündeme getirme düşüncesini AK Parti mahfillerden almadım; bu benim şahsi düşüncemdir.
Ben şairim, bu köşede yayımlanan yazılarda kendi duygularımı ve düşüncelerimi dile getiriyorum. Orta ve uzun vadeli hedefler olarak 2053 ve 2071 tarihlerini gündeme getirirken hiç kimseden ödünç almadım, alıntı değildir; intihal de değildir.
Yazı yayınlandıktan sonra Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti, 2053 ve 2071 hedefi fikrini benimsedi ve bana hiçbir şey söylemeden ilerleyen günlerde üzerine “Yeni Türkiye” söylemini inşa etti.
Yazılarım, miri malıdır; sözkonusu yazı da hizmet niyetiyle, karşılığını Allah’tan bekleyerek kaleme alınmıştır.. Devletime, milletime faydalı olabilmişsem ne mutlu bana. Dilerim Türkiye, 2053 ve 2071 hedefinden kopmaz; ihlasla, azimle ve büyük bir çabayla gerçekleştirir..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.