Siyasetin geldiği nokta,
Türk siyasetinde 12 Eylül 1980 öncesi liderlerin birbirleri ile sözlü kavgaları, uzlaşma tutumları ve sert tartışmalarına maruz idi. Vatandaş artık her gün gazetelerde, TRT?nin tek kanal televizyonunda bu kavgaları görmekten dinlemekten usanmış, liderlerin bu tutumlarında neredeyse gına gelmişti.
1980 askeri darbesinin ardından kurulan askeri iktidar döneminde bu çirkin siyaset bir müddet içinde olsa son bulmuş ve vatandaş rahatlıkla gazete okur ve televizyon seyreder olmuştu. Askeri iktidarın yönetimi Kasım 1983?de yapılan seçimler ile sivil iradeye teslim etmesi ile birlikte Türkiye?de siyasette yeni bir dönem başladı.
Askeri hükümet döneminde devlet bakanlığı yaparken Anavatan Partisini kurarak Kasım 1983 seçimlerinde tek başına iktidar ve başbakan olan Turgut Özal tek başına iktidar olmanın keyfiyeti, hareketli ve renkli kişiliği ile siyaset sahnesine getirdiği yeniliklerle birlikte, üslup?da da dejenerasyonluğu başlatmış oldu. Öyle ki, sokak jargonu ile konuşmalar sinkef kelimeler ve yakıştırmalar dönemini de onunla siyaset lügatine girdi.
Bilirsiniz özelliklede siyaset adamları yöneticiler ve iktidarlar için sıkça kullandığımız bir atasözümüz vardır. ?Gelen gideni aratır? gerçektende yerinde söylenmiş bir söz.
Daha önce de siyasette kullanılan üslup?la ilgili birkaç yazı yazmış o günkü sarf edilen sözlerden uzunca bahsetmiş ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip siyasetçi ve liderlere kullandıkları söz ve yakıştırmaların yakışıksız kaçtığını ifade etmiştim.
O günden bugüne fazla zaman geçmedi ama siyasette üslup o kadar sertleşti ki, şeref, hasiyet gibi değerler ayaklar altına alınmaya başladı. Sokak kavgalarında kullanılan bu ağır sözler sarf edildiğinde sonunun cinayete kadar vardığı vaki olmuştur.
TBMM kavgasız gün ve oturum neredeyse yok gibi. Her oturumda, her görüşmelerde ağır hakaretlere varacak tartışmalar yaşanmakta bu nedenle meclis televizyonu zaman zaman yayınına ara vermekte. Milletin kendisini temsil etmek üzere seçtiği vekiller kürsüde veyahut oturdukları grup sıralarında ağza alınmayacak sözler, ithamlar, yakıştırmalar, küfürler kırıla gidiyor.
30 Mart Pazar günü (bugün) tüm Türkiye yerel yöneticilerini seçmek üzere sandık başına gidecek. Propaganda yasağı dün 17,00 itibari ile başladı. Liderler seçim gezi maratonunu tamamladı. 45 -50 bin Km. yol kat ettiler, her biri 55-60 ilde 70-80 mitinge katıldı.
Bu mitinglerde ne partilerin ne adayların projelerinden ne ülke meselelerinden bahsetti liderler. İktidar paralel yapıdan, montaj tape?ler den ve kendilerine kurulan tuzaktan bahsederek muhalefete hakarete varan ağır söz ve ithamlarda bulundu. Muhalefet ise, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ve ses kayıtları üzerinden iktidara yüklendi. Onlarda aynı şekilde ağır söz ve ithamlarda bulundu.
İktidar muhalefeti ağır şekilde eleştirdi seçmene şikâyet etti, muhalefet iktidarı aynı şekilde. Liderleri görmek için meydanlara gelen binlerce vatandaş (onlarında sayısı ve çokluğu görüntülere montaj yapıldığı tartışıldı ve yine politik malzeme yapıldı.) Liderleri görmenin heyecanı ve coşkusu ile birçoğu söylenenleri tam manası ile duymadan anlamadan onların her sözünü alkışladı, onlarla beraber coştular.
Anlayacağınız eskiden ilkokullarda birinci sınıfta alfabemizde ?Ali yat uyu? ? uyu Ali yat uyu? misali milletimiz yine fındıkkabuğunu doldurmayan sözlerle dolu bir seçim propaganda dönemi geçirmek sureti ile sandığa gidiyor.
Bize de bu aşamada hayırlısını dilemekten başka söz düşmüyor.
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı-Yazar
30.03.2014/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.