Sezai Karakoç: Siyasetin Cilvesi...
Sezai Karakoç: Siyasetin Cilvesi...
Arapkir’in bu talihsiz evladı, belki de ihtilalciler hakkında çok bilgiye sahip olduğu için, 27 Mayıs İhtilalinin ilk günlerinde Harbiye’de tutuklu iken pencereden aşağıya atılarak ölümüne sebep olunmuştu.
“Sonradan öğrendiğime göre, o seyahatte, Dr. Namık Gedik, Ergani’ye de uğramış. Belediye bahçesinde toplananlara bir istekleri olup olmadığını sorunca, kimse bir şikâyet veya istekte bulunmamış. Bunun üzerine babam, memleketin bir ihtiyarı sıfatiyle (dört çocuk okutmuş bir baba olarak) konuşmak istemiş. Namık Gedik de “buyur” demiş.
Babam: “Kur’an-ı Kerim’de bir ayet-i kerime vardır, orda, bir gün vardır ki, bin aydan hayırlıdır der. İşte o gün bu gündür” deyince Dr. Namık Gedik, şevkle: “evet!” demiş. Babam: “Ama demiş, bir günü bin aydan hayırlı olan bu günde Ergani en ufak bir yarar görmemiştir. Bunun da sebebi, şu size hiç şikâyetleri olmadığını söyleyen kişilerdir. Bunlar bütün imkânları kendi çıkarlarına kullanmışlar, memlekete bir çöp dahi kazandırmamışlardır.”
Bunun üzerine Namık Gedik biraz bozulmuş: “peki, bu iddialarını ispat edebilir misin?” diye soruyor. Babam da: “Benim ispat için güç ve imkânım ve mecburiyetim yoktur. Siz gizli adam gönderip durumu tahkik ettirin, anlarsınız” demiş. Partililer: “Efendim, onu dinlemeyiniz. O, halk partilidir” demişler. Bakan da ordan öyle üzgün ayrılmış.
Babam, o demokrat partililerden bin kez daha C.H.P den uzak olduğu halde, kendilerini kurtarmak için babama C.H.P’li iftirasını atmışlar. Bir iki gün sonra, kahvede o grubun ileri gelenlerinden biri sırtı babama dönük oturuyormuş. Onun üzerine babam: “ahali, biliyorsunuz. Biz bakana hakikatları söyledik, herkesi küstürdük. Bunu anlıyorum. Fakat ne dersiniz, eve gittim. Bizim kedi de sırtını bana dönüp oturmasın mı? Şaştım kaldım. Öbürlerini anladık, peki ama, şu bizim kediye ne yaptım ki, o da bize küsüp sırtını döndü?” deyince, herkes gülerken, mahcup olan zat, hemen yüzünü çevirmiş: “Ha, Yasin Ağa sen miydin?” diyerek gönül almak istemiş. Tabii ki, kurcalanınca uzak veya yakın akraba çıkacak olan kişiler arasında kasabalarda bu tür olaylar cereyan eder. Bu hikâyeyi de, D.P. devrinden siyasetin cilvelerine bir örnek diye yazdım.
Zavallı Dr. Namık Gedik, bütün bu ilçelerin dertleriyle uğraşır ve böylece zayıflayan partisine prestij kazandırmak için çırpınırken, acaba iki yıl sonra başına gelecek felaketi bir an için aklından geçirdi mi? Tabii ki, bunu düşünmemiştir. Devlete elinden geldiğince hizmet etmeye çalışan, Arapkir’in bu talihsiz evladı, belki de ihtilalciler hakkında çok bilgiye sahip olduğu için, 27 Mayıs İhtilalinin ilk günlerinde Harbiye’de tutuklu iken pencereden aşağıya atılarak ölümüne sebep olunmuştu. O zaman, bunun intihar olduğu iddia edilmişse de pek inandırıcı olamamıştı. Eğer olay gerçekten intihar idiyse onun da sebebi, yine tahammül edilmez hakaretlere maruz kalmaktır kuşkusuz.”
(Sezai Karakoç, Hatıralar, Diriliş dergisi, 1990, sayı: 79)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.