İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Selam, sevgi, hoşgörü ve paylaşmak,

Selam, sevgi, hoşgörü ve paylaşmak,

Bir önceki yazımda ?saygı göstermek? ten bahsetmiştim. Okuyucularımızdan güzel tepkiler aldım, ilgilerine teşekkür ediyorum. Ülke ve bölgemiz olarak çok zor bir dönemden geçtiğimiz bir dönemi yaşamaktayız. İnsani ve vicdani değerlerimizi, içinde bulunduğumuz mübarek ramazan ayını da fırsat bilerek gözden geçirmemiz,  muhakeme ve muhasebe yapmamız için bir fırsat olduğunu düşünmekteyim.

Selam;

Her sabah pc başına oturduğumuzda ilk işimiz günaydın veya hayırlı günler mesajı içeren yine akşamları da kapatmadan önce iyi veya hayırlı geceler mesajı içeren süslü paylaşımlar yapıyoruz.

Oturduğumuz apartmana giriş çıkışlarda, çalıştığımız işyerlerinde, alış veriş merkezlerinde karşılaştığımız kişilere kaçımız aynı temennilerde bulunuyoruz?

Yüz çevirmeden görmemezlikten gelmeden selam verip selam alıyoruz?

İnsanlar arasında sevgi ve saygı, selamı yaymakla başlar.

Selamı yaymak, önüne gelene yalnızca kuru bir selam vermek değildir.

Birbirinin hatırını sormak, derdiyle dertleşmek, arkadaş olmak, dost olmak, paylaşmak, bölüşmek demektir.

Bir adam Resûlullah'a: "İslâm'ın hangi ameli daha üstündür" dedi. Resûlullah (s.a.v.) da: "Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selâm vermendir" buyurdu. (Tergib ve Terhib, c.5/288-1)

Ben burada selam ve selam vermenin detayına girmeyeceğim. Mümin nasıl selam verip alacağını bilir, bilmeyenler bu konudaki kitap veya internetteki güvenilir sitelerden öğrenebilir.

Sevgi;

Sevgi bölüşerek çoğalır, dertler paylaştıkça azalır. Sevginin yolu ise infak etmektir. Birbirine yoldaş ve kardeş olabilmektir.

Ancak böylece toplumda sevgi ve merhamet yayılır. Bir mümin için en kötü şey kalbinden sevgi ve merhametin eksilmesi yada yok olmasıdır.

İnsanlar infak ederek paylaşarak sevgi ve merhamet ile kalpleri arasında köprü oluştururlar. Bu köprü insanları birbirine bağlar ve kavuşturur. Aradaki köprüler herhangi bir nedenle yıkılırsa insanlar birbirinden uzaklaşır. Ben başlar, bencillik başlar, unutkanlık başlar, birbirimizi göremez oluruz, görmezden gelir oluruz.

Hoşgörü;

Hoşgörü,  müsamaha affetmek ve bağışlamak anlamına gelir.

Hoşgörü farklılıklara tahammül gösterebilme sanatıdır Farklılıkların bir kısmını insanlar tercih etse de önemli ve öne çıkan bölümü insanın seçme imkânı olmadığı, Dil, din, mezhep, ırk, renk ve milliyet gibi doğuştan gelen farklılıklarıdır.

Aslında bu farklılıklar insanları ayrıştıran değil zenginleştiren farklılıklardır, İdrak edebilene.

Hoşgörü kendi inanç, tercih, görüş ve düşüncemize beklediğimiz sabır ve saygıyı aynı şekilde kendimiz ve çoğunluğun görüş ve düşünce biçimine aykırı düşen görüşlere saygıyla, sabırla katlanma, tahammül göstermektir.

Hoşgörü için sevgi ve saygı ön koşuldur. Sevginin ve saygının olduğu yerde negatif düşünceye önyargı ya yer yoktur.

Birlikte yaşayan, yaşamak zorunluluğunda olan bireyler, topluluklar ve milletler bir birlerine saygı, tahammül ve hoşgörü göstermek zorundadır.

Farklılıklar hakir ve hor görülemeyeceği gibi, diğerleri üzerinde asla üstünlük olarak kabul edilemez.

Paylaşmak;

Evlerimizde, lokantalarda bol çeşitli yiyeceklerle donatılmış masaların görüntüleri ile bu masaların etrafına oturmak sureti ile poz vererek çekilen fotoğrafları sosyal medyada paylaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz ramazan ayının son günlerine yaklaşıyoruz, kaçımız komşumuza, mahallemizdeki fakire veya eş dost ve akrabaya iftar yemeği verebildik. Fotoğraflarını paylaştığımızın gerçeğini paylaşabildik.

 

İnsanlar arasında sevgi, saygı, hoşgörü ve paylaşımcılığı yaygınlaştırmak önce insan sonra iman sahibi olarak vazifemizdir. Bu hususta bakınız, Hz. Muhammed S.A.S ?İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız? buyuruyor.

Çok değerli kardeşim, şair ve yazar Ahmet Yürekli gençlik dönemimizde yaşama dair bir beyit söylemişti o zamandan buyana sürekli kullanırım.

Bengisu ki, hayat ipine serili un,

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

Gerçekten de hayat ipe serili un gibi çabucak uçup gidiyor. Ve rabbimize geri döndürüleceğimiz kaçınılmaz bir gerçektir. Kırılan hiçbir şey eski haline geri döndürülemez.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

23.07.2014/adanapost.com

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi