Sarraf, rüşvet ve uyuşturucu iddialarını kabul etti
NEW YORK
New York'ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada savcılığın tanığı olan iş adamı Rıza Sarraf, tutuklu bulunduğu cezaevindeki bir gardiyana, Türk avukatı vasıtasıyla, yaklaşık 45 bin dolar rüşvet verdiğini belirtti.
Savcılığın tanığı Sarraf, duruşmanın altıncı gününde de ifade vermeye devam etti.
Duruşmaya, daha önce transkriptleri gösterilen Sarraf'ın farklı kişilerle telefon görüşmeleri yaptığı ses kayıtlarının dinletilmesi ile başlandı.
Çin'de iş alabilmek için rüşvet vermeyi denedi
Ses kayıtlarına göre, Sarraf, Türkiye'de kullandığı altın ve gıda yöntemlerini Çin'de de kullanmayı planlarken, ayrıca, 500 ila 700 dolar arası sahte belge alabilmek için Çinli yetkililere rüşvet vermeye çalıştığını anlattı.
Sarraf, Brezilya, Endonezya, Ukrayna ve İtalya gibi çeşitli ülkelerden hindistan cevizi yağı, dondurulmuş tavuk budu ve göğüsü, zeytin yağı gibi ürünleri gönderiyor gibi göstererek ve bunlarla ilgili sahte evrak hazırlayarak hayali gıda ticareti yaptığını anlattı.
Savunma çapraz sorgulamaya başladı
Savcılığın dört gün süren sorgulamasının ardından, savunma makamı Sarraf'ın çapraz sorgusuna başladı.
Sarraf'ın sorgulamasını, Atilla'nın avukatlarından Cathy Fleming yaptı. Sarraf'ın, Fleming'in sorularını "anlamadım" diyerek sık sık tekrar ettirmesi ve bazen ses tonunun yükselmesi dikkati çekti.
Fleming, Sarraf'a savunma avukatlarının kendisiyle mülakat yapma taleplerini reddettiğini hatırlattı.
"Atilla'ya hiçbir zaman rüşvet vermedim"
Sarraf, Atilla'ya rüşvet verip vermediği hakkındaki soruya, "Hakan Atilla Bey'e hiçbir zaman rüşvet vermedim. Hakan Atilla Bey'in de hiçbir zaman benden para talebi olmamıştır." yanıtını verdi.
Fleming'in, "Atilla'nın sizden hoşlanmadığını söylemek adil midir?" sorusuna ise Sarraf, "Kendisinin benden pek hoşlanmadığını söylemek adildir. Benim de kendisinden pek hoşlanmadığımı söylemek de adil olur." diye cevap verdi.
"Atilla işe taş koyuyordu"
Sarraf, işle alakalı konularda Atilla hakkında "taş koydu" diyerek, onun hakkında bazen şikayetlerde bulunduğunu kabul etti.
Daha çok Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan ile "kontakta" olduğu belirten Sarraf, Atilla'nın numarasının telefonunda kayıtlı olmadığını ifade etti.
Fleming'in Sarraf'a gösterdiği 49 sayfalık bir dosyada, Aralık 2012 - Kasım 2013 arasındaki 11 aylık sürede Sarraf'ın Aslan'la sayfalarca yazıştığı görülürken, Sarraf, Atilla ile "iki elin parmakları kadar" görüştüğünü söyledi.
Sarraf, Fleming'in 2007'de sınırda üzerinde 150 milyon avroyla durdurulan kişi hakkındaki sorusuna ise, "Benim şoförüm hiçbir zaman durdurulmadı." cevabını verdi.
İranlı iş adamı Babek Zencani ile hiçbir zaman ortaklığının olmadığını söyleyen Sarraf, diğer İranlılar gibi Zencani'nin de kendisine para gönderdiğini, ancak Zencani adına kendi hesaplarında para tuttuğu iddiasının doğru olmadığını ifade etti.
Sarraf, İran'a gitme konusuyla ilgili endişelerinin olduğunu, ancak bunların Zencani ile ilgili olmadığını belirterek, "İran'a yaşam tarzımdan dolayı gitmekte her zaman endişem oldu." dedi.
Fleming'in, "İşbirliği yapmaya karar verdiğinizden beri ABD'de yaşam standardınız değişti, değil mi?" sorusuna ise Sarraf, yaşam standardından ne kastetmek istiyorsunuz?" yanıtı vererek geçiştirmeye çalıştı.
Sarraf, Fleming'in "Cezaevi hoşa gitmeyen bir yer, değil mi?" sorusuna ise, "Çok da hakkını yememek gerek." şeklinde cevapladı.
Cezaevi gardiyanına 45 bin dolar rüşvet
Cezaevinde kendi yemeklerini pişirmelerine izin verildiğini anlatan Sarraf, ABD'deki cezaevinde verdiği rüşvetlerle de ilgili açıklamalarda bulundu.
Sarraf, tutuklu bulunduğu cezaevindeki bir gardiyana, Türk avukatı vasıtasıyla, yaklaşık 45 bin dolar rüşvet verdiğini belirtti.
Türkiye'den diğer masraflarıyla birlikte gönderilen para ile bu rüşvetin ödendiğini anlatan Sarraf, "45 bin dolar karşılığında bu gardiyan bana alkol getirdi. Birkaç kere de gardiyanın cep telefonunu kullandım ... Eşimle, kızımla görüntülü, Türkiye'deki bir avukatımla, bir kere de dayımla ve ablamla görüştüm, hatırladığım kadarıyla." dedi.
Cezaevinde uyuşturucu madde kullanmış
Sarraf, cezaevinde her mahkuma tanınan ayda 300 dakikalık telefon görüşme hakkının bitmesinin ardından başka mahkumların da dakikalarını kullandığını söyledi.
Cezaevinde uyuşturucu madde olan sentetik marihuana içtiğini de kabul eden Sarraf, "Bunun kanunen bir suç olduğunu bilmiyordum. Cezaevi kuralı olabilir." dedi.
Babasının ABD'nin İran'a karşı yaptırımları delme nedeniyle ceza ödediği iddiasını reddeden Sarraf, Türkiye'de yanlış gelir beyannamesinde bulunması, bir kişiyi darp etmesi, rüşvet verme gibi suçların ABD'nin yargısının yetki alanı içinde olmadığını ve ABD'de bu suçlardan yargılanmayacağını ifade etti.
"Duruşma sonrası kefalet fırsatım var"
Sarraf, tutuklandığı günden beri cezaevinden çıkma çabası içinde olduğunu ve daha önce bunun için kefalet başvurusunda bulunduğunu belirterek, Atilla davasının sonunda, cezaevinden çıkmak için savcılıkla tekrar kefalet görüşmesi fırsatının olduğunu söyledi.
Atilla tutuklanmadan önce de savcılıkla işbirliği görüşmeleri yaptığını ancak işbirliğine gitmediğini anlatan Sarraf, 17 Ağustos 2017 tarihinde işbirliği sürecini başlatmak için avukatlarının savcılıkla tekrar görüşmeye başladığı bilgisini verdi.
Sarraf, savcılıkla "bazı şahısları tuzağa düşürmek ve ABD'ye getirip tutuklanmaları için işbirliği yaptınız mı?" sorusuna, "Özel biri için öyle bir çalışma yapmadık. Ama, savcılıkla yaptığımız anlaşma gereği benim böyle bir yükümlülüğüm var." şeklinde cevap verdi.
Fleming'in "Avukatlarınızın serbest bırakılmanız için Türkiye ve ABD'de siyasi çözüm için uğraştı mı?" sorusuna Sarraf, "Hukuki çerçeveler içinde çalışmaları olmuştur." cevabını verdi.
"Benim hiç kimseye kızgınlığım yok"
Fleming, siyasi çözümünü başarısız olmasının ardından "Türkiye'deki şahıslara kızgın mısınız? sorusuna ise Sarraf, "Benim hiç kimseye kızgınlığım yok." yanıtını verdi.
İşbirliği kapsamında savcılık ve FBI ile 12 toplantı yaptığını kaydeden Sarraf, duruşma sırasında altın ve gıda ticaretleriyle ilgili çizdiği iki şemayı da duruşmaya hazırlık sürecinde savcılığa da çiziğini anlattı.
Miami'ye gelip tutuklandığında üzerinde 102 bin dolar nakit bulunduğunu ifade eden Sarraf, bu paranın eşi ve kızının da dahil olduğu 7 kişilik ekibin 10 gün boyunca "Disney World" seyahati için olduğunu söyledi.
Sarraf, 2010- 2016 yılları arasında Halk Bankası aracılığıyla yaptığı ticari işlemlerden "100 - 150 milyon dolar" para kazandığını ifade etti ve "Bankanın komisyonu ödedikten, rüşvetleri verdikten ve masrafları düştükten sonra binde 4 ila 5 kadar" kendisine komisyon kaldığını söyledi.
Sarraf'ın yalan ifade görüşmesi
Sarraf'ın "hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın" dediği ortaya çıkmıştı.
Atilla'nın avukatları, Sarraf'ın hapishanedeki telefon görüşmelerinin kayıtlarına ilişkin mahkemeye bir mektup sunmuştu.
Savunmanın avukatlarının sunduğu mektupta, 15 Eylül 2016'da Sarraf ile Ahad isimli bir kişi arasında geçen telefon konuşmasında Sarraf'ın "ABD'de hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın" dediği belirtildi.
Mektupta Sarraf'ın "daha az ceza alabilmek için yalan ifade vermekte istekli olduğu" belirtildi.
Ancak, mahkemenin elektronik belgelere erişim sistemine yüklenen mektup, kısa süre sonra mühürlendi ve kamu erişimine kapatıldı.
İran'a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak gibi 6 ayrı suç atfedilen Sarraf geçen yıl mart ayında ABD'de tutuklanmıştı.
Sarraf, hücresine alkol sokmak ve gardiyanların cep telefonlarını kullanabilmek için onlara rüşvet verdiğini de itiraf etmişti.
Atilla ise 27 Mart'ta JFK Havalimanı'ndan Türkiye'ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.
Muhabir: Betül Yürük, Övünç Kutlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.