Şakir Diclehan: İnsan ve Oruç Ayının Düşündürdükleri
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl gümüş topuklarını dokundurur kalbimize..
Çağımızın büyük düşünür ve şairi Sezai Karakoç, birçok konuyu olduğu gibi İslami yükümlülükleri ve görevleri, âyet ve hadislerden ilham alarak bir öz halinde verir okuyucuya eserlerinde.
İnsanları korkutmadan, ürkütmeden ve nefret ettirmeden adeta şiir kalıplarına dökercesine edebi ve sanatkârane bir üslup içinde ifade eder düşündüklerini ve düşündürdüklerini…
Çağımızda oruç ayının gelişi, uzaktaki bir yakınımızın geri dönüşü gibi bir etki yapıyor insan ruhunda. Birden şehir ve toplum değişir, kişiler metamorfoza uğrar, konuğun şerefine daha bir çeki düzen verir tavırlarına inançlı müminler… Ölenler adeta yeniden diriliyor, kaybedilmiş bir vakit geri geliyor ve sanki gençliklerini yeniden bulmuş gibi oluyorlar insanlar.
Oruç bir ruh analizidir inanmış insan için. Geçmişini düşünen kişi, yanlışlıklarını daha bir net görüyor, eğrilmişse yolu, düzeltmek istiyor onu. Karakoç’un ifadesiyle:” Yay haline gelen ‘Doğru Çizgi’ düzeltiliyor içimizde.
Oruç, Kur’an-i Kerim’e, Kur’an-i Kerim namaza, namaz sonsuzluğa kapı açıyor ruhlarda. Seher başladığında ipek gibi ince gümüşten zincirlerle kendi elimizle bağlıyoruz elimizi, kolumuzu ve ağzımızı.
Göz, kulak, ağız, hafıza, hatıra, kalp ve ruh hepsi aynı bilinci saniyelerle dakikalarla yaşıyor. Gün battığında yeni bir dünyaya kanat çırpıyoruz adeta. Zeytin tanesinin âhret haleli dünyasına. Ve hurmanın gerisindeki tada, minarelerin ve kubbelerin âhengine. Yıkanmış uykunu Kevser havuzu kristaline ve onun ortadan bölünüşünde bir ay tepsisi gibi gelen gök sofrası sahurun çağrısına.
Nar taneleri yakuttan damlalardır oruç ayında Ve asmalardaki salkımlar, Cennet’ten iniyor dünyamızın mavi deniz görüntülü atmosferine.
Bu yazımızı sevgili düşünürümüz Sezai Karakoç ‘un adeta şiir tadında olan “İnsan ve Oruç “ başlıklı yazısından iktibas yaparak onun adeta inci taneleri gibi olan ifadelerini sunmak istiyoruz okuyuculara.
“Oruç, ruhun sesi gelir her yıl gümüş topuklarını dokundurur kalbimize.
Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi.
Yapılır, örtülür uçurumları yakan dualardan.
Ten, ruhun avuçlarının içinde.
Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker.
İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer.
Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen.
İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı.
Ruh emzirir anne gibi yeri, göğü, fecri.
Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır.
Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden
Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı.
Ey insan ruhuna inip yüce ilham dağından.
Kevser içir, âb-i hayat boşalt kristal bardağından
Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına.
Ulu Kanal
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.