Sait Özdemir: Karne kimin karnesi...
Milli Eğitim bakanlığının 9.Kasım 2016 itibariyle açıklamış olduğu istatistiklere göre ülkemizde anaokulundan liseye kadar öğrenim gören öğrenci sayısı 17. Milyon 559 bin. Bu öğrencilere eğitim vermek içinde bakanlık bünyesinde görevliöğretmenlerin toplam sayısı 832 bin kişidir.
Öğrencilere yarıyıl tatiline girerken ilk yarıyıldaki çalışmalarının karşılığı olarak nitelenen karneleri (!) de verilecek.
Karneyle birlikte birçok öğrenci ve ailesi sevinirken, birçok öğrenci ve ailesi de maalesef üzülecektir. Karnelerle birlikte bazı öğrenci ailelerinde sevinç ve neşe meydana gelirken bazı, ailelerde hayal kırıklığı ve hüzün oluşacak. Bazı aileler ise, olayı abartarak bu karneleri bir hayat memat meselesi haline getirecek.
Karneyi çocuklar alır ancak alınan karne aynı zamanda hem ailenin hem de eğitim sisteminin ve okulun karnesidir.
Karnenin anne-baba ve öğretmenlerce doğru okunması ve doğru değerlendirilmesi önemlidir. Karne, öğrencinin “başarı “ya da “başarısızlık” belgesi değil, öğrenciden beklenen yeterlilikleri ne derecede gösterdiğine ilişkin bir değerlendirmedir.
Amaç öğrencinin eksikliklerinin giderilmesi için yapılması gerekenleri ortaya koymaktır.
Karne konusunda en etkili değişken, anne-baba ve çocuk ilişkisidir. Çocuğun kendini geliştirmesine imkân sağlayan, kişiliğine saygı duyan, özgüven kazandıran ailelerin çocukları daha başarılı olmaktadır. Ailesinin sevgisi ile çocuk kötü karnenin meydana getirdiği üzüntüyü kolay atlatır. Aksi takdirde çocuğun dönem boyunca yaşadığı sıkıntı karneyle birlikte yeniden ivme kazanacaktır. Karnesi zayıf dahi olsa her çocuk tatili ve dinlenmeyi hak eder. Bu onun çocuk olmakla kazandığı bir haktır.
Peki, anne ve babalar ne yapmalı;
Karne kimin karnesi...yazının devamı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.