Sadaka vermenin hikmeti ve sırrı …..
Peygamber Efendimiz; "Ey yiğit!" diye buyurdu, "Sadakalar belayı defeder, kovar, hastalığını sadaka ile tedavi et!" Bunun içindir ki doktora gitmeden önce bir yoksulun gönlünü kazanmaya bak.
Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar ve duası kabul olur! [Hadis-i Şerif, İbni Mace]
Mal sadaka vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak, malı kaybolmaktan kurtarır. [Hadis-i Şerif, Tirmizi]
Harcamakla, yoksullara ihsanda bulunmakla bereket artar, gelir çoğalır!
"Ey zenginler! Ey himmet sahibi olanlar; biliniz ki cömertlik kârdır, kazançtır." diye buyurmuştur büyükler.
Şunu iyi bil ki, bedenden, maldan, mülkten kaybetmekte, ziyâna uğramakta rûha fayda vardır, onu vebâlden kurtarır. Mal; bağışlamakla, infâk etmekle, görünüşte elden çıkar gider ama, onu verenin gönlüne yüzlerce mânevî hayat gelir! [Hz.Mevlana]
- Evet, her şeyin bir sadakası vardır.
Zenginlerin sadakası mallarını fakirlere infak etmektir (vermektir)
Fukaranın sadakası, kalplerinden zenginlere karşı olan beklenti ve itimadı çıkarmalarıdır. Âşıkların sadakası, ruhlarını Mevla muhabbetine bezletmektir (esirgemeden bol bol vermek) Ariflerin sadakası, etrafındakileri sohbet ve irşad ikram buyurmalarıdır.
- Hepsi tamam ama para vermek gücümüze gider. O kadar çalışmış kazanmışız ama kolay mı vermek?
- Kimin malını kimin verdiği sağlıkla çalışarak kazandın ki! İnsanın fıtratında cimrilik vardır. Hal böyle olunca sadaka, nefse en ağır gelen ibadetlerdendir. Vermek kolay değildir. Akıl hep çıkar peşinde koşar, almak ister, vermek isteyen âşıktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): "Bir adam yetmiş şeytandan kurtulmadıkça, sadakadan bir şeyi elinden çıkaramaz." buyurdu.
Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir!
Mezarda geçer akça neyse, onu biriktir! N.F.K.
Sen, varını yoğunu, malını mülkünü ver de, bir gönül al, al da, o gönül mezarda, o kapkara gecede sana ışık olsun, nur versin!
- Hem sadece para değil ki her iyilik bir sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılaman ve kendi kabından kardeşinin kabına su boşaltman bile iyilikten sayılır.
Gönlü zengin kimselerin bir tebessümü bile sadaka yerine geçer. Çünkü, gönül zengini, tebessümünün sevgisi ile ferâhtır ve etrafını da ferâhlatır. Ve gerçekten bu hâl, ne kadar güzel bir infâktır. Bunun aksi olarak gönül fakîri olanları ise, hiçbir şey zenginleştiremez.
Hz. Ali (kv) Efendimiz : "Mü'minin tebessümü yüzünde, hüznü ise kalbindedir."Hak Teala cümlemizi yaratılan her şeye şefkat, merhamet ve tebessümle yaklaşabilen, ince ruhlu, kâmil mü'minlerden eylesin. Kalplerimizden îman muhabbetini, yüzlerimizden İslâm'ın güler yüzünü eksik etmesin…
- Îmânın ilk meyvası merhamettir.
Ondan uzak bir gönül hayat sâhibi değildir.
- Sadaka, muhtaç kişiye, o istemeden, ihtiyacı kadar verilendir. Hattâ verenin kimliğini bildirmemesi keyfiyeti de var. Sadakayı alan, vereni bilmeyecek ki, verene medyun olmaya, kendini borçlu hissetmeye. Vaktiyle biz de dedemizden işitmiştik. Eski güzel insanların verişi bir başka edep ölçüsü içerisindeydi. Sadakaları o kadar güzel bir İslami üslup, nezaket ve zarafet içinde yaparlardı ki kime ne kadar verecekse onu güzel bir zarfın içine koyar ve üzerine de uygun bir hitaptan sonra şöyle yazarlardı:
"İkramımızı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz."
"Sadakaları Allah alır." [Tevbe, 104] ayeti mücibince verdiğini doğrudan doğruya Hakka verebilme gayretindeydiler.
Helâl maldan verilen her bir sadakayı, Rahmân olan Allah (kudret) eliyle alır ve kabul eder. Hiç şüphesiz ki sadaka, muhtaç onu almadan önce Allâh'ın (kudret) eline geçer. [Hadis-i Şerif, Müslim]
Umalım ki Mevlam söylediklerimizi önce bize duyursun,
sonra ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .
Hayırlı Cumalar.
Haziran 2016
saitozdemir.pskdan@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.