Prof. Dr. Ortaylı: Maalesef büyük bir edebiyat ödülü kasabalılaşmış

Prof. Dr. Ortaylı: Maalesef büyük bir edebiyat ödülü kasabalılaşmış
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Avusturyalı yazar Peter Handke'ye Nobel Edebiyat Ödülü verilmesine ilişkin, "Maalesef büyük bir edebiyat ödülü kasabalılaşmış. Bu yüzden ona verilen Nobel'in de hiçbir anlamı olmaz." dedi.

Prof. Dr. Ortaylı: Maalesef büyük bir edebiyat ödülü kasabalılaşmış

Prof. Dr. İlber Ortaylı, Avusturyalı yazar Peter Handke'ye Nobel Edebiyat Ödülü verilmesine ilişkin, "Maalesef büyük bir edebiyat ödülü kasabalılaşmış. Bu yüzden ona verilen Nobel'in de hiçbir anlamı olmaz." dedi.

Manisa'da Yunusemre Belediyesince düzenlenen 5. Uluslararası Yunus Emre Günleri kapsamında "Yunus Emre ve Anadolu’da Tasavvuf" adlı söyleşiye katılmak için kente gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye'nin Nobel ödüllerinde hak ettiği değeri görmediğini savundu. 

Ortaylı, Aziz Sancar'ın da Nobel ödülünü çok geç aldığını dile getirerek "Nobeli Aziz Bey'e daha yeni verdiler, çoktan almamız gerekirdi. Bunu yerlisi yabancısı herkes söylüyor. Bir sürü tıp ödülümüzün olması gerekiyordu. Adamlar vermiyor, bu kadar basit. Bu işin edebiyat faslı da böyledir." diye konuştu.

Nobel Edebiyat ödüllerinde de ideolojik davranıldığını belirten Ortaylı, şöyle devam etti:

"Edebiyat ödülleri maalesef belirli bir dünyanın belirli bir düşüncesine göre veriliyor. Mesela katliam denildiği zaman sadece Hristiyanlara yapılan katliam söz konusudur. Çok açıktır bunun aksi çıkmaz. Bazı şeyleri toplum olarak görmezden geleceğiz. Beğenmediğiniz ödüle, adı Nobel bile olsa aldırış etmeyeceksiniz. Her sene verilen ödül iyi değildir zaten. İnsanlık her sene edebiyat yaratacak kadar da bereketli değildir. Aldırış etmeyip bigane kalacaksınız, bu da bir politikadır."

Ortaylı, tarihin siyasete alet edilmeden bilim olarak değerlendirilmesinin milletler için bir medeniyet göstergesi olduğuna dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Medeni milletler, Balkan milletleri gibi dünün hesabını bugüne taşımazlar. Maalesef Avusturya, Balkanlara ait olduğunu son vakayla gösterdi. Üzerinden 20 yıl geçen ve küllenmeye başlayan bir Sırp-Boşnak davasını yine ortaya koyuyor. Bu iğrenç bir şey çünkü bir edebiyatçının görevi, kim suçlu kim suçsuz hakimlik yapmak değil insanların topuna birden acımak, saygı duymak ve insan olarak haklarının olduğunu savunmak, bunların çok büyük bir kısmının günahsız olduğunu teslim etmektir ve bunu insanlara öğretmektir. Yoksa 'Boşnaklar birbirini kesmiş de suçu Sırplara atmış.' Bunu ancak bir kasaba adamı söyler. Maalesef büyük bir edebiyat ödülü kasabalılaşmış. Bu yüzden ona verilen Nobel'in de hiçbir anlamı olmaz."

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.