Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi sonrası dönem için de önlem alınmalıdır”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi sonrası dönem için de önlem alınmalıdır”
Dünya İslam Sağlık Birliği tarafından düzenlenen WIHU’20 Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları 5. Kongresi’ne katılan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sürecinden İslam dünyasının da çıkarması gereken dersler bulunduğunu söyledi. Pandemi sürecind

“Pandemi sonrası dönem için de önlem alınmalıdır”

Dünya İslam Sağlık Birliği tarafından düzenlenen WIHU’20 Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları 5. Kongresi’ne katılan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sürecinden İslam dünyasının da çıkarması gereken dersler bulunduğunu söyledi. Pandemi sürecinde kriz yönetiminin önemli olduğunu ve mutlaka psikolojik etkenlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sonrası dönem için de mutlaka önlem alınması gerektiğinin altını çizdi.

Dünya İslam Sağlık Birliği (World Islamic Health Union-WİHU) tarafından düzenlenen WIHU’20 Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları 5. Kongresi, pandemi tedbirleri kapsamında çevrimiçi gerçekleştirildi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pandemilerde Kişisel ve Toplumsal Psikoloji” oturumda “Pandemide Psikososyal Olgunlaşma” başlıklı sunum yaptı. Pandemiye rağmen kongreye ara verilmemesinin İslam dünyası için önemli olduğunu belirten Tarhan, İslam ülkeleri arasında kardeşliği artıracak kongrenin anlamlı olduğunu söyledi.

Pandemide psikososyal olgunlaşma

Pandemi sürecinin toplumsal ve bireysel psikolojik etkilerine değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pandemiden çıkarılacak sonuçlar bütün dünyayı etkiliyor. Burada bizim kültürümüze ve inanç sistemimize katkılar sağlayacak durumlar var diye düşünüyorum. O yüzden bu konuyu pandemide psikososyal olgunlaşma çerçevesi içerisinde değerlendireceğim” dedi.

Dünyadaki değişimlerin takipçisi olmalıyız

Dünyanın sürekli bir değişim içinde olduğuna dikkat çeken Tarhan, bu değişime ayak uydurmanın gelişim açısından gerekli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Endüstri 1.0 olarak nitelendirilen ilk sanayi devrimi oldu. Buhar gücü bulundu, makine mühendisliği ortaya çıktı. Daha sonra ikinci sanayi devrimi gerçekleşti. Bu devrimde de elektrik bulundu. Elektrik ile buhar gücünü kullananlar Endüstri 2.0’ı yaptı. Biz bu noktada endüstriyi kaçırdık. İngiltere’de başlayıp daha sonra Avrupa’ya yayılan, Katolik olduğu halde Fransa’nın ve Ortodoks oldukları halde Rusların kabul ettiği devrimden Osmanlı siyaset yönetimi olarak faydalanmaya çalıştı ama tam anlamıyla kavrayamadı. O zamanlarda fen bilimlerinin bir bilim olduğunu savunan eğitim sistemine ekleyemememizden kaynaklı olarak ve o dönemdeki eğitim sisteminin soğuk yaklaşması nedeniyle iki tip insan yetişti. Birisi sadece din eğitimi alan, diğeri sadece fen eğitimleri alan iki insan tipi oluştu. Fen eğitimi alanlar zamanın ruhunu yakaladılar. İttihat Terakki ve Cumhuriyet gibi bir şekilde diğer eğitim sistemine karşıt tutum oluştu. İkinci sanayi devriminde yarım bıraktığımız prosedürü hızla mesafe kat ederek kapatmamız gerekiyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi sonrası dönem için de önlem alınmalıdır” 2

Bilimin yeni uzayı beyindir

20’inci yüzyılda gerçekleşen Endüstri 3.0’da elektronik bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güç, sermaye, hakimiyet o devrimi gerçekleştirenlerin eline geçti. Günümüzde de Endüstri 4.0 var. Bu sanayi devriminin gerçeklerini otonom robotlar, simülasyon, sistem entegrasyonu, siber güvenlik, bulut erişim, artırılmış gerçeklik ve büyük veri olarak tanımlayabiliriz. Biyolojik büyük veri DNA’dır ama evrensel büyük veri aslında elektroniğin bulunması ve bilginin, kuantumun bulunmasıdır. Şu an bilimin yeni uzayı beyindir. Beyin de kuantum evrenle konuşan bir özellik taşıyor. Evrenle iletişim halinde olan bir beyin var. Böyle bilimsel temel varken şu anda İslam kültüründe var olan Levh-i Mahfûz kavramı aslında büyük veriye uyuyor. Yaratılışı akıl yolları açıklamadığı için büyük bir fırsat yakalanmış oldu. İnsanlar felsefi arayış içine girdikleri zaman bizim bu hakikati anlatmamız önemli” dedi.

Bugünün gerçeğinde krize yakalandık

Bugünün gerçeğinde büyük ev küçük aile, daha çok terfi daha az sağduyu, gelişmiş ilaçlar yetersiz sağlık, aya gitmek komşuyu tanımamak, sayısız ilişki sıfır gerçek sevgi, iyi bilgi daha az erdem, yüksek zeka daha az duygu, yüksek gelir daha az huzur olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Diğer taraftan bugünün gerçeğinde sosyal medyada birçok arkadaş var gerçek dost yok, daha çok insan daha az insanlık, daha büyük televizyon daha az kitap, pahalı saatler var hiç vakit yok, daha fazla maddi refah var daha az manevi huzur var, çok ayrımcılık az empati, daha çok hile daha az dürüstlük var, daha fazla kuşku daha az güven var. Böyle bir durumda krize yakalandık. Zincirin en güçlü noktası en zayıf halkadır. Küresel Batı medeniyetinin zayıf halkaları şu an kopma noktasına geldi” diye konuştu.

Batı medeniyetinin zayıf noktası pandemidir

Roma yıkılmadan önce büyük bir veba salgını olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hz. Ömer, Pers medeniyetinin olduğu dönemde karşı taraftaki veba salgını nedeniyle birkaç misli büyük ordunun savaşamayacak hale geldiğini görüyor. Salgınlar hep medeniyetlerin zayıf noktalarının çöküşlerine neden olmuştur. Şu an Batı medeniyetinin zayıf noktası da bu pandemidir. Batı medeniyetinin bazı krizlerle karşı karşıya olduğunu vurgulayabiliriz” dedi.

Gençler yalnızlaşıyor

Refahın artmasına karşın mutluluğun aynı şekilde yükselmediğine dikkat çeken Prof. Dr Nevzat Tarhan, özellikle gençlerin büyük bir yalnızlık içerisinde olduğunu söyledi:

“Özgürlükler ülkesi dediğimiz Amerika’da maddi refahla ilgili veriler var. Dünyada 1950 ile 2000 arasındaki istatistiklere bakıldığında kişi başı gelir bir füze gibi yükselmiş. Şimdi daha da yükselmiştir. Ama buna paralel mutluluk seviyesi yükselmiyor. Tam tersi aşağı iniyor. Bunun üzerine federal hükümet devreye giriyor ve 5 milyon dolarlık bir proje çıkarıyor ve Amerika’daki bir üniversite tarafından üzerinde çalışılmaya başlanıyor. 1980’lerdeki gençlerin 2015’e kadar arkadaşlıktan uzaklaştığı görülüyor. Ellerinde cep telefonu ile yaşayan ve hiç arkadaşı ile görüşmeyen bir gençlik geliyor. 2016’ya kadar yapılmış bir istatistikte kadın ve erkeklerde depresyon tanısı alma oranı arttığı görülmüş. 2020’de bu istatistikler daha yukarı çıkmıştır” diye konuştu.

 Kriz yönetiminde psikolojik etkenler göz önünde bulundurulmalı

 Kriz yönetiminde psikolojik etkenlerin mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Birincisi kişi ve kurumların kriz planlarının olması; ikincisi risk hesaplamalarının yapılması ve risk yönetimi çalışılması; üçüncüsü kriz öncesi güçlü ve zayıf yönlerin bilinmesi; dördüncüsü kriz yönetirken fırsat ve tehditlerin hesaplanması; beşinci olarak da krizi kazanıma dönüştğrecek pozisyon alınması gerekir. Kriz olduğunda kırılmaların en zayıf noktalardan olduğu unutulmamalıdır. Son olarak da krizde hiçbir şeyin kendiliğinden hasar bırakmadan düzelmeyeceğini bilmek ve krizle ilişkiyi bir fırtına ile ilişki gibi karşılayabilmek gereklidir” diye konuştu.

Postpandemik dönem için de önlem alınmalıdır

Covid-19 salgını sonrası hayatımızdaki pek çok konuda önemli değişimlerin yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Postpandemik dönemde pikiyatrik hastalık pandemisi beklenirken ayaktan ve yatarak tedavi gören vaka sayısının artması gibi öncüller de geldi. Krizin ikinci kuralı kendi çözüm reçetelerini kendiliğinden üretememesidir. Bunun için kriz yönetimi gereklidir. Aynı şey postpandemik dönem için de geçerlidir” uyarısında bulundu.

Pandemi yalnız insanları daha da yalnızlaştırdı

İngiltere 2018 yılında yalnızlıktan sorumlu Yalnızlık Bakanlığı’nın kurulacağının açıklandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Pandemi yalnız insanları daha da yalnızlaştırdı. Böyle bir durumda zayıf bir halkadan dağılma bekleniyor. İngiltere’de 2018 yılında Manchester Üniversitesi ile BBC’nin ortak yaptığı 55 bin üzerinde kişinin katıldığı bir “Yalnızlık Çalışması var. Burada 16-24 yaş arasında yalnızlık oranı yüzde 40 olarak tespit edilmiş. İleri yaşlardaki kişilerin yüzde 27’si yalnız. Krizi bu halde karşıladılar” dedi. Batı medeniyetinin yaşadığı krizin Kaliforniya sendromu olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu krizde pandemiye girdiler” dedi.

Covid-19 sonrası bağımlılık salgını var

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Covid-19’dan sonra bağımlılık salgını olduğunu belirterek “Eve kapanmaya bağlı daha çok alkol bağımlılığı arttı. Bu da gelecek için risk oluşturuyor” dedi.

Pozitif psikoloji, nefisle cihatın bilim haline gelmiş şeklidir…

2000’li yıllarda ortaya çıkan pozitif psikoloji biliminin Harvard, Yale, Bristol gibi dünyanın en önemli üniversitelerinde en popüler ders olarak okutulduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anadolu irfanının köklerinden gelen merhamet, yardımseverlik, iyilik gibi değerleri öğretiyorlar. İntihar salgınlarına karşı lisans dersi olarak veriliyor. Oradaki bilim dünyası insanlığın nereye gittiğini sezmiş, insanlığa mutluluk bilimi adı altında aslında bizim terk edilmiş değerlerimizi yeniden inşa etmeye çalışıyorlar. Biz şu anda bunun farkında değiliz. Biz silahla dünyayı düzeltmeye çalışıyoruz. Halbuki Allah’ın resulü Bedir Savaşı’nda ‘Küçük cihat bitti, büyük cihat başlıyor’ diyor. Büyük cihat ne diye soranlara da ‘Büyük cihat nefisle cihattır’ diyor. Pozitif psikoloji nefisle cihatın bilim haline gelmiş şeklidir” dedi.

Pandemi sürecinde olgunlaşma nasıl oldu?

Üsküdar Üniversitesi tarafından Nisan ayında Covid-19 pandemisinin başlamasından sonra pandeminin olgunlaşmaya etkilerini anlamak amacıyla gerçekleştirilen araştırmaya değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan,  81 ilde 6 bin 318 kişinin katıldığı araştırmada psikolojik süreçlerin, algıların, kaygıların, korkuların yanı sıra olgunlaşmayı incelediklerini söyledi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Olgunlaşmada, Travma Sonrası Büyüme Ölçeğinden aldığımız 6 tane sorumuz vardı . Bu araştırmada çıkan bazı sonuçlar yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti diyenlerin oranı %59 çıktı. Manevi konulara ilgim arttı diyenlerin oranı %49, zorlukları göğüsleyebileceğimi anladım diyenler %56, olayları olduğu gibi kabullenebiliyorum diyenlerin oranı %56 çıktı. İlişkilerime daha çok emek sarf ederek başladım %48, elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım diyenler %74 oranında. Bu nedir? Bu altı kavramın bizim kültürümüzdeki karşılığı; sabır ve şükürdür. Bunu dünyaya öğretmemiz gerekir” diye konuştu.

 Manevi refahın önemini anladık

 Pandeminin tehlike mi fırsat mı olduğu konusunda değerlendirme yapılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Özgürlüğümüz kısıtlandı ama doyum erteleme becerimiz gelişebildi. Bedeni ve ruhi rahatlığımız azaldı ama kendimizi geliştirmek, aile bağlarını güçlendirmek için daha çok zamanımız oldu. Haz ve hız odaklı yaşantımız kısıtlandı ama yeni ilgi alanları keşfedebildik. Bazı haklarımızı kullanamadık ama başkalarının haklarının var olduğunu da fark ettik. Doğaya çok hoyrat davranıyorduk ama küresel kirlenme, iklim değişikliği konusunda daha dikkatli olmamız gerektiğini öğrendik. Sadece ekonomik refah değil, manevi refahın da önemli olduğunu öğrendik. Kendi değerlerimizle böyle bir kaynağın üzerinde oturuyoruz. Kültürel ve sosyal sermayenin üzerinde oturuyoruz. Bunu eğer harekete geçirmezsek gelecek kuşaklar yazıklar olsun atalarımıza der bize. Onun için onlara karşı vebalimiz var” diye konuştu.

 Bozulan 5 özellik, 3 önemli fırsat

 “Eğitim sistemimiz, bilimsel veriler varken yaşam felsefesini öğrencilere öğretmeli” diyen Prof Dr. Nevzat Tarhan, “Neden öğretmeli onu da şöyle açıklayabiliriz: Bozulan 5 özellik var, 3 tane fırsat var. Psikolojik iyi oluşumuz bozuldu, özgürlüğümüzü kaybediyoruz, bedeni rahatlığımızı kaybediyoruz, sosyal ilişkilerimiz olumsuz etkilendi, ölümün yakın olduğunu hissettik. Aynı zamanda bize serbest zaman verdi, psikolojik sağlamlık ve dayanıklılık eğitimi fırsatı verdi ve terk ettiğimiz insani ve evrensel değerlerin yeniden inşası fırsatı verdi” dedi.

Çocuklara iyi insan olma ego ideali olarak öğretilmeli

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitim sistemimizde bütün ebeveynler ve öğretmenler çocukların için zeki, başarılı ve çalışkan olmasını istiyor. Başarı için şart olarak zeki ve çalışkanlığı görüyor. Oysa iyi insan olma da ego ideali olarak öğretilmeli. Pandemi bize iyi insan yetiştirmek gibi bir paradigma dönüşümüne ihtiyacımız olduğunu öğretti. Yaşam felsefemizi bu yönde çevirmeye ihtiyacımız var.”

 Dünyadan pek çok İslam ülkesinin katılımı ile gerçekleştirilen kongrenin açılış konuşmalarını Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Mehmet Selim Bağlı, Cumhurbaşkanlığı Bilim Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu Üyesi Dr. Osman Coşkun, Dünya İslam Sağlık Birliği Başkanı Uzm. Dr. Kasım Sezen ve Malezya’dan Prof. Dr. Suhaini Bin Kadıman yaptı.

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.