Mustafa Yürekli: 'Portakal Çiçeği Kokusu' Efendimizi Hatırlatmalı..

Mustafa Yürekli: 'Portakal Çiçeği Kokusu' Efendimizi Hatırlatmalı..
Portakal Çiçeği Karnavalı haberlerini gördükçe üzülüyorum; çünkü karnaval batılı bir kavram. Batıcı bir yaklaşımla kutlama yapılıyor: Bir özenti, bir eziklik ve bir öykünme.. Adanalı onurludur, niçin Batıcı olsun, niçin Batıyı taklit etsin?

Portakal Çiçeği Haftası Kutlu Doğum’a tahsis etmelidir

Son birkaç yıldır, memleketim Adana’da, Nisan ayında, dikkat çekici bir olay gerçekleşiyor: “Portakal Çiçeği Karnavalı” Bu olaya ilişkin birkaç düşüncemi paylaşacağım, bu yazıda. Daha doğrusu Adanalılara birkaç öneride bulunacağım.

Önce olayı anlatayım: 2013 yılından beri,  Adana’da, Nisan ayında, “Portakal Çiçeği Karnavalı” gerçekleştirilmektedir. Sloganı da "Nisan'da Adana'da[1]" olarak belirlenmiş. Gerçekleştirilen bir dizi etkinliğin kimisi kapalı, kimileri açık alanda gerçekleşmekte; konser, sergi ve gösterileri içeren karnavalın en önemli etkinliği, katılımcıların renkli kostümler giydiği kortej yürüyüşü..

İlk karnaval, 12-14 Nisan 2013 tarihleri arasında, 3 gün olarak düzenlenmiş[2]. Bu yıl beşincisi düzenlenen Portakal Çiçeği Karnavalı, geçen yıl, 2016 yılının Mart ayında Ankara Saldırısı nedeniyle iptal edilmiş, belli alanlarda daha kısıtlı etkinlikler düzenlenmiş.  

 

Portakal Çiçeği Kokusundan Esinlenmek

Bir yerel medya organında, adanapost sitesinde, “Portakal Çiçeği Karnavalı'nın fikir babası kim?[3]” başlıklı yazı yayımlanmış ve ismim, Mustafa Yürekli açıklanmıştır. 

Mustafa Yürekli’nin Portakal Çiçeği Karnavalı'nın fikir babası olarak açıklanmasının nedeni, 2012 yılında, Haber 7’deki köşesinde yayımlanan “Portakal Çiçeği Kokusu[4]” yazısıdır:

“Mustafa Yürekli, kendi topraklarına duyduğu sevgi, bağlılık ve özlemi dile getirirken, bu gün büyük bir coşkuyla kutladığımız Portakal Çiçeği Karnavalı’na da ilham kaynağı olmuştur. Yazarımız Mustafa Yürekli’nin 2012 yılında yayınladığımız aşağıdaki yazısı, festival boyunca kurulan cümleler, imgeler ve yaratılmaya çalışılan hislere bakıldığında, ne denli isabetli ve yönlendirici olduğu anlaşılacaktır.” denilmektedir sözkonusu yazıda.

Ayrıca “Portakal Çiçeği Kokusu[5]” yazısında, “Adana, hem Hicaz Bölgesi'nin, hem de Kudüs'ün kapısıdır; Bağdat - Şam kültür havzasına dahil olmuş şehirlerimizden biridir ama Toros'un bir parçası olan Aladağ'ı yurt tutmuş Türkmenler ve Yörükler sayesinde kültürümüzün Buhara damarı da gürül gürül işler. Bu iki kültürü de canlı olarak görebildim ben, gençliğimde..” diye Adana’nın tarihsel ve kültürel rolüne vurgu yapılmaktadır.

Sonra da “Portakal bahçelerinden mahallelere, sokaklara yayılan mis gibi kokuyla bahar şiirini okuyordur çünkü. Adana demek, portakal çiçeği kokusu demek benim için. 1969 baharında, çocukken fark ettim portakal çiçeklerinin ve kokularının güzelliklerini, o yıldan sonra da beklemeye başladım Nisan ayını.” denilerek, bir şair duyarlığıyla Adana’ya portakal çiçeği kokusu sembol olarak yakıştırılmakta ve bu kokunun metafizik bir pencere açtığı da vurgulanmaktadır:

Ne kadar çok değişti Adana, son yirmi, otuz yılda; o eski binaların, o dardağan ağaçlı bahçelerin ve o sokaklarında kasketli şalvarlı adamların dolaştığı mahallelerin yerinde yeller esiyor artık. Çocukluğumun, gençliğimin, ömrümün ilk çeyrek asrının geçtiği Adana'da ‘Ne ararım, ne bulurum?' demeden hasretini çekerim. Yine de bilirim ki küçük bahçelere sığınmış portakal ağaçları çiçeklenerek kokularını yayıyorlar, baharda, o eski Adana'ya ağıt yakarcasına.. Yabancılaşmanın, kültürsüzleşmenin ve çürümenin acısını duyurur bana portakal çiçekleri.”

Nisan ayı ve portakal çiçeği kokusu, sözkonusu “Portakal Çiçeği Kokusu”  yazıda açıkça dile getirildiğinden haklı olarak festival fikrine ilham verdiği düşünülmüştür. 

Evet gerçekten “Portakal Çiçeği Kokusu” yazısında, Adana’nın Nisanın ayında, baharda, diriliş mevsiminde portakal çiçekleriyle canlandığı ve kendini ifade ettiği; dolayısıyla modernleşen, metropolleşen, değişime maruz kalan Adana’ya yakılmış ağıt, yani metafizik bir kamçı olduğu belirtilmektedir. 

Ne var ki bu fikrin, karanavala ya da festivale değil de başka olaylara esin olmasını isterdim. Çünkü karnaval ve festival batılı bir olgudur, Batıcı tarzda kutlanmaktadır.

 

Portakal Çiçeği Haftası Kutlu Doğuma Tahsis Edilmelidir 

Festival ya da karnavalın, kültür tarihinde “bayram, itoplu ibadet, dini tören” olduğunu belirtmeliyim öncelikle. Bir çok kültürde festivaller, tanrı veya tanrıların huzurunda duruştur, kıyamdır, toplu ibadettir yani. Karnaval ve festivallerin insanlara Tanrı tarafından verildiğine inanılır ve kutsal kabul edilir.

Hristiyanlığın özünde; Noel, Paskalya Yortusu olmak üzere iki ana festival vardır. Bunun yanında Katolik, Doğu Ortodoks ve Angelikan mezheplerinde sayısız küçük festivalleri vardır.

Hemen belirtmeliyim ki İslâm dininde festival adı altında kutlamalar yapılmaz. İslâm kültüründe festivaller, bayram adı ile anılır. İslâm inancında; Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı olmak üzere iki dinî kutlama düzenlenir. Bu dinî bayramlar, insanların en güzel ibadet, kulluk ettiği zamanlardır. Ayrıca Cuma namazı haftalık dini ibadettir ve bayramdır. Üç ayların içinde ise kandiller vardır, kutsal gün ve gece olarak.

Modern dünyada karnavallar ve festivaller, sözkonusu kutsal gün ve gecelerle dinî yönlerinin yanı sıra, dinden tamamen ayrı, seküler bir şekilde, insanların eğlence için kendilerince oluşturduğu eğlenceler de olabilmektedir. Bir başka anlatımla modern toplumlar, dinin zamanda ve mekanda Allah için tahsis ettiği özel alanları turistik ve eğlence amaçlı kullanabilmektedir, yılbaşı gibi; hatta hiçbir dini boyutu olmayan özel gün ve haftalar da icat edebilmektedir, anneler günü, sevgililer günü gibi..

Burada özellikle vurgulanması gereken husus şudur: Bahar bayramları, dünyada en yaygın olarak kutlanan mevsim festivallerindendir. Milletimiz, Nevruz'da bahar kutlamaları yapmaktadır bu kapsamda. Tarihler çakışmadığından, portakal çiçeği kokusu nevruz kapsamına alınamaz.

Portakal Çiçeği Karnavalı haberlerini gördükçe üzülüyorum; çünkü karnaval batılı bir kavram. Batıcı bir yaklaşımla kutlama yapılıyor: Bir özenti, bir eziklik ve bir öykünme.. Adanalı onurludur, niçin Batıcı olsun, niçin Batıyı taklit etsin? 5 Ocak’ta Fransızları kovunca Batıcılık da Adana’dan sökülüp atılmıştır.

Adana insanı Portakal Çiçeği’ne sahip çıkmıştır ve özgün bir şekilde kutlamayı da başaracaktır.

Bir önerim var: Bahar kutlamalarına denk gelen kandillerden uygun olanı, Kutlu Doğum Haftası’dır. Hz.Peygamber (s.a.v.), 20 Nisan 571 yılında dünyaya gelmiştir. Dolayısıyla doğumu da milletimiz tarafından kutlu doğum haftası olarak kutlanmaktadır.

Adana’ya özgü bir etkinlik olarak Portakal Çiçeği kutlamalarını, Kutlu Doğum Haftası’na denk getirip 14 – 20 Nisan arasında “Portakal Çiçeği Haftası” olarak peygamberimizin doğuşu kutlanmalıdır.

Buna öncülük yapacak aydınlar ve iş adamları Adana’da vardır. Müftülük, milli eğitim camiası, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin kültür müdürlükleri kesinlikle portakal çiçeğine sahip çıkmalıdır.

Kandillerde yapıldığı gibi, Portakal Çiçeği Haftası ibadet, ziyafet ve çeşitli etkinliklerle bezenebilir..

 

Mustafa Yürekli

05.04.2017, Haber 7

mustafayurekli@gmail.com

 

  1. [1] http://www.nisandaadanada.com/WebSite/Display.aspx?MyContentGroupID=2
  2. [2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Portakal_%C3%87i%C3%A7e%C4%9Fi_Karnaval%C4%B1
  3. [3] https://www.adanapost.com/portakal-cicegi-karnavalinin-fikir-babasi-kim-79244yy.htm
  4. [4] http://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/934358-portakal-cicegi-kokusu
  5. [5] http://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/934358-portakal-cicegi-kokusu

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum