'Papacı olacağına Türk ol!'
400 yıl önce Hollanda Avrupa?da bağımsız devlet olarak tanınmazken 1612?de Osmanlı yönetimi tarafından tanınmıştı...
400 yıl önce Hollanda Avrupa'da bağımsız devlet olarak tanınmazken 1612'de Osmanlı yönetimi tarafından tanınmıştı.
Erhan AFYONCU yazdı...
Hollanda 16. yüzyılda Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nun İspanya koluna bağlı bir eyaletti. Ancak Habseburglar Katolik iken Hollandalılar Protestan'dı. Yıllardır baskılardan bunalan Hollandalılar 1566'da isyan ettiler.
Türkler'le işbirliği suçlaması
1568'den itibaren isyanın lideri haline gelen Prens William o dönemde tek çare olan yola başvurarak Osmanlı'dan yardım istedi. Ancak Osmanlı yönetimi bu yıllarda önce Akdeniz'de, daha sonra da İran'da meşguliyeti fazla olduğu için gönderemedi. Diplomatik yazışmalar ise devam etti.
1576'daki İspanyol tenkil hareketine rağmen Kuzey Flandr'daki Protestan eyaletler 1579'da da "Utrecht Birliği" adıyla yedi vilayetten oluşan Protestan Hollanda Cumhuriyeti'ni kurdular. İspanya Kralı İkinci Felibe, silahlı mücadeleyle alt edemediği William'ı 1580'de Türkler'le ittifak kurmakla suçladı.
Şeyhin elini öptü
Hollandalılar, 1590'dan itibaren yeni geliştirdikleri "fleuten" adlı gemileriyle Hindistan ve Atlantik'te ticarete önem verdiler. Ancak Hollanda henüz bağımsız bir devlet olarak tanınmıyordu. Hollandalılar, Akdeniz'de Fransız ve İngiliz bayrakları altında ticaret yapıyorlardı. 1609'da İspanya ile ateşkes imzalamalarının hemen ardından Osmanlı Sultanı tarafından tanınmak ve Akdeniz'de ticaret yapabilme izni alabilmek için temaslara başladılar. 1612'de elçi sıfatıyla gönderilen Cornelis Haga, İstanbul'a geldi. Fakat ticaret imtiyazlarını kaptırmak istemeyen İngiltere, Fransa ve Venedik, Haga'ya karşı her türlü entrikayı denediler. Haga'nın faaliyetleri Bülent Arı'nın araştırmalarında teferruatlı olarak anlatılmıştır.
Elçiyi himayesine alan Vezir Halil Paşa, Haga'yı kayığa bindirip Üsküdar'a geçirdi ve Osmanlı sarayında büyük itibarı olan Şeyh Aziz Mahmud Hüdayî'nin elini öptürdü. Hollanda elçisinin saygısını beğenen şeyhin tavsiyesi üzerine Haga, 1 Mayıs 1612'de Topkapı Sarayı'nda Birinci Ahmed'in huzuruna kabul edildi. Haga, Sultan Ahmed'in huzurunda, "Kralımızı kulluğa kabul buyurup, gemilerimizi başka bayrakla yürütmek minnetinden bizi kurtarırsanız memnun kalacağız" dedi. Katolik İspanya'ya karşı eskiden beri Avrupa'daki mücadeleleri destekleyen Osmanlı yönetimi, Hollanda'ya istedikleri ticaret imtiyazlarını verdi.
Hollanda'yı tanıdık
Hollanda'nın Katolik krallar ve Habsburglar tarafından tanınması çok daha sonra, 30 Yıl Savaşları'nın sonunda imzalanan 1648 Westfalya Antlaşması'ndan sonra gerçekleşti. Hiçbir devlet tarafından tanınmayan Hollanda, bu antlaşmadan 36 sene önce Osmanlı Devleti tarafından tanınmış ve büyükelçi statüsünde ülkemizde temsil edilmişti. Hollandalılar'ın Osmanlılar'dan aldıkları siyasi ve ticari destek de bu devletin Habsburg İmparatorluğu karşısında var olmasını sağlamıştı.
Elçiniz makamımıza yüz sürdü
Osmanlı yönetiminin 1612'de Hollanda'ya verdiği kapitülasyonlar şöyle başlıyordu:
"Nederland vilayetlerine bağlı olan Gelderland, Holland, Zeeland, Utrecht, Friesland, Overijsel, Groningen, Groningerland ve bunun yanında Doğu Hindistan'ın vilayetlerine tâbi birçok memleketin generalleri ve hakimleri -akıbetleri hayırlı olsun- tarafından sadakatle mühürlenen mektuplarıyla birlikte Hristiyan milletinin ileri gelenlerinden olan muteber elçileri Cornelis Haga -itaati artsın- huzurumuza geldi. Mektupları incelendiğinde nihai gayelerinin ihlas ve samimiyetlerini arz etmek olduğu anlaşıldı. Yine mektuplarından anlaşılmaktadır ki düşman vilayetlerin gemilerinde olan Müslüman esirleri aileleriyle birlikte kurtararak vilayetlerine göndermişler ve memleketimize ait gemilere ve insanlara uzun bir zamandan beri tecavüzde bulunmamışlardır. Bu dostane davranışlarının neticesi olarak, yüksek eşiğimizle Fransa ve İngiltere arasındaki dostlukta olduğu gibi kendi tüccarlarının, adamlarının ve tercümanlarının memleketimize emniyet içerisinde malları ile birlikte gelip ticaret etmelerine izin verilmesini ve zikredilen ülkelere verilen anlaşmanın bir benzerinin de kendilerine verilmesini istedikleri bilgimize sunulduğunda istekleri tarafımızdan uygun görüldü.
Elçileri Cornelis Haga ise makamımıza yüz sürerek diğer elçiler gibi eşiğimizde elçilik hizmetine tayin edilmiş ve ülkemizdeki iskelelere konsoloslar tayin etmeye yetkili kılınmıştır.
Hollandalılar antlaşmadaki şartlara sadık kaldıkları müddetçe, yeri ve göğü yaratan Allah'ın hakkı, ecdadım ve babamın ruhu için biz de bu anlaşmaya uygun olarak hareket edeceğiz ve ona aykırı bir davranışta bulunmayacağız.
İstanbul-30 Haziran 1612".
(Kadızade Abdullah, Akademi Dergisi, sayı: 4).
Utanmamıza gerek yok
Geçen hafta Cumhurbaşkanımızla birlikte Hollanda'ya giden gazetemizin değerli yazarlarından Gülay Göktürk, ilk Hollanda elçisinin İstanbul'daki faaliyetleri sırasında dağıtmak zorunda kaldığı paralarla ilgili belgeyi görünce epey utandım diye yazmıştı. Tarihi hadiseleri kendi zaman ve mekânında, kendi şartları içerisinde değerlendirmek gerekir. Bugünkü mantıkla bakarsak yanlış sonuçlara ulaşırız. Ayrıca bugün ABD'de Türkiye'nin çıkarlarını korumak için lobi faaliyetleri çerçevesinden bizden para alan Amerikalılar utanıyor mu? O dönemde dağıtılan paralar da bir tür lobi faaliyetidir. Osmanlı devlet adamları Hollanda elçisinden hediye alarak kendi devletlerinin aleyhine bir faaliyet yürütmek gibi bir duruma da girmemişlerdir. Hediye almayı devlet adamlarımızın Hollanda elçisinin paralarına tamah etmeleri ve Divan'da iş bağlamak için para dağıtmak gerekir diye yorumlamak yanlıştır. O dönemde İstanbul'a gelen her elçi belirlenmiş bir protokol çerçevesinde kendi devletinin dostluk ve sadakatini göstermek için üst düzey Osmanlı devlet adamlarına hediye dağıtırdı.
Bu yıllarda Osmanlı'nın Hollanda'dan herhangi bir çıkarı yoktur. Hollanda ise Osmanlı'ya muhtaçtır. Ayrıca bu dönemde İngiltere, Fransa ve Venedik, Hollanda elçisinin padişahın huzuruna çıkmaması için her türlü faaliyeti yürütmüşlerdir. Hollanda elçisinin kendi devletinin çıkarlarını korumak için İstanbul'da hediye dağıtması o dönem için son derece normal bir durumdur. Üstelik elçinin dağıttığı hediyelerin parasını Halil Paşa kendi cebinden karşılamıştır.
Herkesin tek umudu
16. yüzyılda Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'na karşı mücadele eden Fransa, İngiltere, Hollanda ve Alman Protestanlar'ın tek umudu Osmanlı İmparatorluğu idi. Avrupa'da başı derde giren her devlet ve her muhalif dini grup çareyi Osmanlı'dan yardım istemekte bulmuştu.
Papacı olacağına Türk ol
İspanya'ya karşı isyan eden Hollandalılar Geuzen şehrinde ilginç bir madalyon bastırmışlardı. Hilal şeklindeki madalyon üzerinde "Papacı olacağına Türk ol" yazıyordu. Bu madalyonu İspanya'ya karşı savaşan Hollandalılar şapkalarının üzerinde taşımışlardı.
Bugün
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.