Organ bağışı en büyük sadaka

Organ bağışı en büyük sadaka
  Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır. Hem kendimize hem topluma hem de yaratıcımıza...

 

 

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır. Hem kendimize hem topluma hem de yaratıcımıza karşı sadakatimizi gösteren en önemli davranışlardan birisidir" dedi.

ANKARA (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır. Hem kendimize hem topluma hem de yaratıcımıza karşı sadakatimizi gösteren en önemli davranışlardan birisidir" dedi.

Sağlık Bakanlığı ile AB tarafından ortaklaşa yürütülen "Organ Bağışında Uyum İçin Teknik Yardım Projesi" kapsamında, "Din Adamları Bilgilendirme Toplantısı" düzenlendi.

Görmez, burada yaptığı konuşmasına "Hastane köşelerinde gözleri kapıda, kulakları hayırlı bir ses bekleyen 25 bin vatandaşımıza, kardeşimize derman olma yolunda başarılar nasip etmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum. O kardeşlerimize yüce Rabbim'den şifa diliyorum" diyerek başladı.

Organ nakli ve bağışı konusunun, 1950-60'lı yıllardan bugüne kadar ilim adamlarınca tartışılmasını bugün dahi bir ilim adamı olarak yadırgadığını ifade eden Görmez, ilahi dinlerin yeryüzüne getirdiği en temel esaslardan birinin insanın ve insan hayatının değeri olduğunu vurguladı.

Görmez, dolayısıyla bu konunun doğrudan naslardan elde edilemeyeceğini, içtihadi bilgi olduğunu dile getirerek, "İçtihadi bilgiler, dini metinlerinden tamamından elde edilen prensiplere göre ortaya çıkan kararlardan oluşur. Bu açıdan baktığımızda, Hazreti Adem'den son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa'ya kadar bütün peygamberlerin yaratıcımızın yeryüzüne gönderdiği bütün ilahi kitapların eğer hiyerarşik olarak bir değerler sistemi inşa edilecek ve topluma nakledilecekse şüphesiz bunlar içerisinde en önemli esaslardan bir tanesi insan, insanın değeri ve insan hayatına vereceğimiz değerdir" diye konuştu.

-"Her kim bir insana hayat verirse bütün insanlığa hayat verir"

Kuran-ı Kerim'de insanları öldürmekle ilgili bir ayet bulunduğuna ve 2 kısımdan oluştuğuna işaret eden Görmez, şöyle konuştu:

"Birinci kısımda, her kim bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş olur. Bunu hepimiz görüyoruz, anlıyoruz. Fakat ayetin devamında bir ifade daha var. Her kim bir insana hayat verirse bütün insanlığa hayat vermiş olur. Şimdi elbette bu ifadeden çıkacak farklı manalar olabilir. Ancak bugün bilhassa konunun bu ayetin muhtevası içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bir insana hayat vermek bütün insanlığa hayat vermek kadar değerlidir. Bu ilke, bu prensip elimizdeyken doğrusu ilim adamlarının bu konuda tereddüt etmesini, din adamlarının zaman zaman tereddütler göstermesini kısmen yadırgadığımı ifade etmek isterim. Gerçi elbette organ bağışı konusu hem verici hem alıcı insan olduğu için ve insan sadece etten, kemikten ibaret olmadığı için, hayat sadece dünyadan ibaret olmadığı için insanoğlunun ayrıca bir sonsuz, ebedi bir hayata bu dünyadan göç edeceği için bunun bir inanç boyutu, ahlak boyutu elbette vardır ve zaten bu toplantılar da bunun için yapılmaktadır."

 -"Endişeler ve tereddütler yaşanıyor"

Görmez, Din İşleri Yüksek Kurulunun, organ nakli konusuna ilişkin daima müspet mütalaalar verdiğine dikkati çekerek, daha sonra organ bağışının konuşulduğunu kaydetti.

İnsanların bu noktada dini açıdan birtakım endişeler ve tereddütler yaşadığını vurgulayan Görmez, "Bu sebeple de hastane köşelerinde bekleyen kardeşlerimiz beklemeye devam ediyor. Din bu noktada bir engel midir yoksa bilakis din bu konuda en çok teşvik eden unsur mudur? Elbette beyin ölümünün gerçekleşmesi gibi, rıza gibi yani önemli dini ve ahlaki şartları ortaya koymaları son derece tabiidir. Ancak ortaya konan şartlar bizi bundan engelleyecek şartlar değildir. Bilakis bizi buna teşvik eden şartlardır. Eğer rıza şart koşuluyorsa o zaman rıza hepimizin elinde. Bu rızayı bizde sağlayacak olan, o gönül huzurunu sağlayacak olan yüce dinimizin bize getirdiği öğretiler olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Görmez, Sağlık Bakanlığı öncülüğünde geçen yıl da organ bağışıyla ilgili büyük çaplı bir organizasyon gerçekleştirildiğini, organizasyona konuşmacı olarak katıldığını anımsatan Görmez, hadis ilmiyle iştigal ettiği için özellikle bu konularda Din İşleri Yüksek Kurulunun mütalaalarını dikkate almak zorunda olduğunu anlattı.

Diyanet İşleri Başkanı da olsa özellikle dini konularda en üst karar ve merci organının Din İşleri Yüksek Kurulu olduğunu bildiren Görmez, Kurul'un bütün mütalaalarını, 1952'de gözle ilgili soruya cevapla başlayan serüvenini satır satır incelediğini belirtti.

-"Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır"

Görmez, İslam dünyasında benzer kurulların çalışmalarını da okuduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bütün o çalışmalara dayanarak bir cümle sarf ettim orada. Dedim ki: Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır. Birkaç ay önce Karadeniz'de organ bağışı yapan bir aileye mikrofon uzattıklarında, 'sizi buna teşvik eden amil neydi' diye sordular. 'Beni buna teşvik eden amil Diyanet İşleri Başkanımızın bir cümlesidir' dediğinde inanın ben ekran başında kendimi dünyanın en mutlu insanı hissettim ve Allah'a hamd ettim. Bunu Türkiye'den her il müftülüğünden aramızda bulunan arkadaşlarıma teşvik anlamında paylaşıyorum."

-"Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır"

Sadaka kelimesinin, Türkçe'de yanlış anlaşıldığının altını çizen Görmez, sadakanın sadece maddi yardım yapmak olmadığını söyledi.

Görmez, sadaka kavramının, Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Muhammed'in kullandığı en temel kavramlardan biri olduğunu bildirdi. Sıdk kökünden geldiğini ve yaratıcıya karşı sadakatin davranışlara yansıması olduğunu dile getiren Görmez, "Yaratıcıya karşı sadakatimizin, davranışlarımıza yansımasına biz sadaka verir diyoruz. Sıdkın, doğruluğun davranışlarımıza yansımasıdır sadaka. Onun için büyük bir cesaretle dedim ki 'Organ bağışı candan cana yapılacak en büyük sadakadır. Bizim hem kendimize hem topluma hem de yaratıcımıza karşı sadakatimizi gösteren en önemli davranışlardan birisidir" şeklindeki görüşlerini paylaştı.

Sağlık Bakanlığı ile bu konuda yaptıkları işbirliklerini 3 aşamaya ayırdıklarını belirten Görmez, birinci ve ikinci aşamaların teorik olduğunu aktardı.

Görmez, bugünkü toplantının da şimdiye kadar öğrenilen bu teorilerin, pratiğe dönüşmesi noktasında önem taşıdığını vurgulayarak, camilere gelenlere, insanın ve hayatın değeri anlatırken bu konunun da ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

-"Konuya ilişkin yayına ihtiyaç var"

Bugünkü toplantıya Sağlık Bakanlığı ile her il müftülüğünden çalışanların katıldığını anımsatan Görmez, konuya ilişkin yayınlara ihtiyaç bulunduğuna dikkat çekti.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Din İşleri Yüksek Kurulu marifetiyle bu konuda birkaç tane çok ciddi yayın yapmayı düşündüklerini dile getiren Görmez, toplantıya katılanların, illerine döndükten sonra burada anlatılanları din gönüllüleriyle paylaşacağını aktardı.

-"Öncülük yapmalıyız"

Önce kendilerinde ortak bilinç oluşturacaklarını dile getiren Görmez, şunları kaydetti:

"Diyanet camiası olarak bir çağrım daha olacak. Biz hocaların işini zorlaştıran hususlardan birisi tavsiye ettiklerimizi hayatımızda yapmamamızdır. Bence önce biz camia olarak buna öncülük yapmalıyız. Din gönüllüsü arkadaşlarımız, Diyanet camiası, sadece vaazda, hutbede, camide, cami içinde, cami dışında toplumu bilinçlendirmek, farkındalık oluşturmak, bu konunun dini ve ahlaki cephesini anlatmakla yetinmemeli. Söze başlarken de şöyle başlamalı. Cami içerisinde söze başlarken 'aziz cemaat önce ben kendim yaptım' demeli. 'Ben kendim dini ve ahlaki bütün şartları taşıdığı takdirde emri hak vaki olduğunda, organlarımı bağışlayacağımı ilan ettim. Şimdi de bu konunun dini veçhesini sizinle paylaşıyorum' diyecek ve işte o zaman bizim sözümüz çok daha etkili olur diye düşünüyorum."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.