Niçin Kur'an okumalı?
Kur'an, bütün insanlığa huzur kaynağı olacak şekilde eşsiz bir hazine olarak elimizin altında duruyor.
Bize düşen, bu kurtuluş reçetesini duvarlarda asılı olduğu yerlerden kurtarmak, onu okuyup anlamak ve anladığımızı hayatımıza yansıtmaktır.
Bu gün sizle Alperen Yiğit isimli okurumuzun şu sorusunu paylaşmak istiyorum: "Yıllardır evimizin duvarında Kur'an asılı durur. Kur'an'a ayrı bir saygı gösterilir. Ancak bazı özel günler hariç evimizde Kur'an okunduğunu hatırlamıyorum. Ben de okumuyorum. Ne tavsiye edersiniz?"
Evet Alperen Bey, toplum olarak ihmallerimize kurban verdiğimiz bir konuyu dile getirmişsiniz. Bunun için size teşekkür ediyorum.
Kur'an, bize saadete giden yolları gösteren ilahi bir mektup gibidir. Bir insanın bu mektuptan uzak durması, onu açıp okumaması ne büyük kayıptır!
Şimdi gelin, isterseniz hep beraber bir zihin jimnastiği yapalım. Düşünelim ki evimize postacı bir mektup getirdi. Merak edip de mektubu okumak istemez miyiz? Belli ki mektup bize gelmiş ve içinde bizimle alakalı birtakım mesajlar var. Elbette merak ederiz ve hemen açıp okumak isteriz.
Hatta mektuptaki ifadeler Türkçe olmasa, başka bir dille yazılmış olsa bile dil bilen birisini bulur, tercüme ettiririz. İşte aynen bunun gibi Kur'an da Rabbimizden bize gönderilen bir mektup, özel bir mesaj gibidir. Şayet biz o mektubu okumayıp, güzel kılıflar içine koyarak evimizin en güzel köşesine asarsak ondan istifade edememiş oluruz.
KUR'AN KILIFLARA HAPSEDİLMEMELİ
Bu arada büyüklerimizin hakkını da yemeyelim. Elbette onlar Kur'an'a saygıdan dolayı ona bu muameleyi yapıyorlar. Ancak unutmayalım ki, Kur'an'ın okunmayıp kılıflara hapsedilmesi ona karşı büyük bir haksızlık ve aynı zamanda saygısızlıktır.
Burada şunu da ifade etmek gerekir: Kur'an sadece okunmak için gönderilmemiştir. O, okunsun, anlaşılsın ve yaşansın diye bir rehber kitap olarak bizlere gönderilmiştir. Onun içindeki mesajlar hayata uygulandığı takdirde insanlara hem bu hem de öte dünyada mutluluğu kazandırır.
Ayrıca Kur'an bizim için adeta bir kullanma kılavuzu gibidir. Nasıl mı? İsterseniz bir örnekle izah etmeye çalışalım. Şimdi düşünelim ki, sevdiğimiz biri bize bir cep telefonu alsın. Cep telefonunun kutusu açıldığında içinden minik bir kullanım kitapçığı çıkar. Kitapçığın üzerinde "kullanma kılavuzu" yazar. Bu kılavuzda o cep telefonunun en iyi şekilde kullanabilmesi için nelerin yapılması, nelerin de yapılmamasıyla alakalı bilgiler yer alır. Biz de o bilgiler ışığında cep telefonunu kullanırız.
Bu örnekte olduğu gibi, Kur'an-ı Kerim de bizim için bir kullanma kılavuzudur. Neyin kullanma kılavuzu mu? Elbette üzerinde yaşadığımız dünyamızın. Rabbimiz hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olabilmemiz için bizlere bu kitap içinde birtakım hayat prensipleri veriyor. Bizden de bu prensipleri hayatımıza yansıtmamızı istiyor.
NİÇİN KUR'AN OKUMALI?
Yüce Allah kelamını bize anlatırken: "Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, müminlere doğru yolu gösteren bir yol gösterici ve rahmet geldi" (Yunus sûresi, 10/57) buyurur. Bu ayete göre Kur'an, insanları kötülük ve günahlara karşı uyaran, ikaz eden bir öğüt, insanın ruhî-bedenî her türlü rahatsızlıklarını giderici bir şifa, insanların yanlış yollara girmeden, doğru yolda yaşamalarını temin eden bir başvuru ve başucu kitabıdır.
Aklıma bir büyüğümüzün konuyla alakalı sohbetlerindeki şu ifadeleri geldi. İsterseniz sözlerimizi o ifadelerle noktalayalım: Kur'an bütün insanlığa huzur kaynağı olacak şekilde eşsiz bir hazine olarak elimizin altında duruyor. Bize düşen, bu kurtuluş reçetesini duvarlarda asılı olduğu yerlerden kurtarmak, onu okuyup anlamak ve anladığımızı hayatımıza yansıtmaktır.
O yüzden Kur'an okumayı ihmal etmemeli, günlük hayatımız içinde mutlaka Kur'an'a yer ayırmalıyız. Allah bizleri Kur'an'dan ve onun nurlu yolundan ayırmasın.
SÖZÜN ÖZÜ
1. Kur'an Rabbimizden bize gönderilen bir mektup, özel bir mesaj gibidir.
2. Kur'an bizim için bir kullanma kılavuzudur. Neyin kullanma kılavuzu mu? Elbette üzerinde yaşadığımız dünyamızın!
3. Kur'an okumayı ihmal etmemeli, günlük hayatımız içinde mutlaka Kur'an'a yer ayırmalıyız.
BİR SORU-BİR CEVAP
Hayızlı bir hanımın tırnak veya saçlarını kesmesinde mahzur var mı?
Soru: "Hayız halinde bir kadının tırnaklarını veya saçlarını kesmesinin mahzurlu olduğunu duydum. Bu bilginin dinî bir dayanağı var mı?" Sevda Esenler
Bazı âlimlerimiz insanın mükerrem, yani saygıdeğer, hürmete layık bir varlık olmasından dolayı bu haldeyken saç veya tırnak kesmesini uygun görmezler. Dolayısıyla bu türlü işlerin gusül sonrası yapılması tavsiye edilir.
İnsan mükerremdir ve onun mükerrem olan bütün azalarına itina ve saygı gösterilmelidir. Bu, tırnak da olsa ait olduğu bedenden kirlilik halindeyken ayrılmamalıdır. İşte bu incelikten dolayı insan bedeninden kıl, tüy, tırnak parçaları gibi şeyleri cünüpken kesip atmaması uygun olur.
GUSLE ZARAR GELMEZ
Şunu da ifade edelim ki, insan cünüpken tıraş olur, tırnak keser, bedeninden herhangi bir parça ayrılmış olursa guslüne bir zarar gelmez.
Hayız hali devam eden hanımlar için de durum böyledir. Onlar da bu müddet içinde böyle bir temizlik yapmamalı, bu halden çıktıktan ve guslettikten sonra böylesi bir temizliği tercih etmeliler. Şayet yaparlarsa elbette bir şey de lazım gelmez. Gusül gerçekleşmiş olur. Bir vesveseye kapılmaya da gerek yoktur.
TEFEKKÜR ATLASI
Allahım, ne büyüksün!
İnsan gönül gözüyle; çiçeklerin çehrelerinde parıldayan manadan, ağaçların dal ve yapraklarında cilve çakıp duran canlılık ve güzelliklere kadar, çevresinde olup biten şeylere ibret gözüyle bakabilse, her şeyin ötelere ait sırlı hayat kaynağından fışkırıp geldiğini anlayacak ve tabiatın baş döndüren güzelliği karşısında büyülenip kendinden geçecektir.
O'nun eşsiz sanatı
Eşyadaki bütün bu süslü vaziyetler, bu baş döndürücü keyfiyetler, bu birbirine tebessüm edip yardıma koşmalar Rabbimize açılan birer penceredir. Bize düşen bu pencerelerden bakıp her biri birer hikmet goncası olan O'nun eşsiz sanatlarını seyrederek büyük bir heyecanla, "Allahu ekber - Allahım ne büyüksün" diyebilmektir.
BU HAFTA NE OKUYALIM?
Dini sorularınız bu kitapla cevabını buluyor
Rabbimiz, insanı bu dünyaya ebedî bir hayatı kazanması için göndermiştir. Allah, bu ebedî hayata kavuşmanın yollarını, insanların dünya ve âhiret mutluluğunu yakalayabilmeleri için uymaları gereken kuralları, gönderdiği peygamberler ve kutsal kitaplar ile bildirmiştir. İşte peygamberler ve kutsal kitaplarla insanlara bildirilen bu ilâhî emir ve kuralların hepsine birden din denir.
İslâm, son gönderilen din olup Peygamber Efendimiz de (sallallahu aleyhi ve sellem) bu son dinin peygamberidir. Dinimiz İslâm, en kapsamlı din olmasının yanında kendinden önce gelen bütün dinleri de tamamlama özelliğine sahiptir.
İman ise Allah'ın varlığına ve birliğine, Efendimiz Hz. Muhammed'in (aleyhissalatu vesselâm) son peygamber olduğuna, vahiyle Allah'tan alıp bize bildirdiği her şeyin hak ve doğru olduğuna hiç şüphe etmeden tereddütsüz inanmak ve kabul etmektir.
Zaman içinde din ve iman hakkında insanın zihnini kurcalayan birtakım sorular ortaya çıkmış veya maksatlı insanlar tarafından ortaya atılmıştır. Bu sorulara İslam âlimleri Kur'an ve sünnet çerçevesinde akli ve mantıki cevaplar vermişlerdir.
Cevaplar okuru ikna ediyor
Muştu Yayınları tarafından yayımlanan Muhittin Küçük'ün kaleme aldığı "Sorularla Açılan Pencereler" isimli kitabın hazırlık aşamasında ilköğretim ikinci kademe ve lise öğrencilerine en çok merak ettikleri dinî soruların neler olduğu sorularak alınan cevaplar bir havuzda toplanmış. Sonrasında bunlar tasnif edilip, aynı başlığa girenler tek soru çatısı altında birleştirilmiş.
Konular her kitaba eşit dağıtılmış. Toplamda altı kitap olarak düşünülen serinin şu anda dördüncü cildi piyasaya çıktı. Seride, söz konusu yaş grubu bazında akla gelebilecek pek çok soruya cevap verilirken, bu cevapların yan soruların cevaplarını da ihtiva etmesine özen gösterilmiş.
Konular okuyucuyu sıkmayan bir üslupla ele alınmış. Aslında kitabı biraz incelediğinizde içindeki soruların pek çok kişi tarafından merak edilen konular olduğu görülüyor. Göz gezdirmek için bile bakarken üç dört sorunun cevabını okuyuveriyorsunuz.
Soruların cevapları okuru ikna ediyor ve aldığınız cevap sizi tatmin ediyor. "Sorularla Açılan Pencereler", her ne kadar genç kesimden gelen sorulara verilen cevaplardan oluşsa da, kitabın bu sorulara muhatap kalan anne ve babalar başta olmak üzere yetişkinlere de hitap ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
ALİ DEMİREL - BUGÜN GAZETESİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.