Namazın önemine dair hadisler?
?Ne dersiniz, birinizin kapısında bir nehir olsa da, orada hergün beş defa yıkansa, onun kirinden eser kalır mı?
Prof. Dr. Zekeriya GÜLER?in HADİS GÜNLÜĞÜNDEN
Ebû Hüreyre'den rivâyet edildiğine göre o, Rasûlullah?ı (s.a) şöyle derken işittiğini söylemiştir:
?Ne dersiniz, birinizin kapısında bir nehir olsa da, orada hergün beş defa yıkansa, onun kirinden eser kalır mı?
Orada bulunanlar, ?kirinden hiçbir şey bırakmaz? dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu:
?İşte beş vakit namaz da böyledir. Allah beş vakit namaz sayesinde günah ve hataları siler?[1].
AÇIKLAMA
Rasûl-i Ekrem, ?Namaz içinde (Allah ile) büyük bir meşguliyet (münasebet) vardır?[2] buyurarak, namazda iken kendisine verilen selama mukabelede bulunmamıştır.
Halife Hz. Ömer?in, valilerine yazdığı şu genelge, namazın ehemmiyetini dile getiren tarihî bir vesika durumundadır:
?Benim nezdimde en mühim işiniz namazdır. Kim namazı koruyup gözetir ve devam ederse, dinini muhafaza etmiş olur. Kim de onu zayi/ihmal ederse, o kimse namaz dışındaki iş ve sorumluluklarını daha çok ihmal eder?.
Daha sonra Hz. Ömer, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarının vakitlerini ayrı ayrı açıklar ve şu dikkat çekici uyarıyı üç kez tekrar eder:
?O halde kim uyur da (yatsı veya sabah namazını geçirirse), artık onun gözü uyku görmesin!?[3].
Asr-ı saâdette, Peygamber?in (s.a) huzuruna gelip ?Namaz kılmak, zekât vermek ve her müslümana karşı üzerime düşeni samimiyetle yerine getirmek üzere biat ettim? diyerek seçimini yapan ve reyini bildiren sahâbînin bu örnek tavrı, İslâm?ın evrenselliğini kabul eden/etmek zorunda olan her müslüman tarafından önemsenmelidir.
Namaz, imandan sonra gelen en faziletli ibâdettir. İçki, nasıl kötülüklerin anası ise, namaz da ibâdetlerin anasıdır. Namaz, nefis ve şeytan kaynaklı şer güçlerine karşı imanı koruma ve kollama özelliği olan en etkili silahtır.
Allah ve Elçisi?nin istediği çerçevede, gereği gibi kılınan namaz, insanı her türlü kötülükten engeller. Nitekim Yüce Rabbimiz, ?(Rasûlüm!) Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Gerçekten namaz, ahlâksızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah?ı anmak, elbette en büyük kulluktur. Allah yaptıklarınızı bilir? buyurur[4].
Şüphesiz böyle bir namaz, kâmil mânada Allah?ı zikretmeye vesile olduğundan insana gönül huzuru sağlar, stres ve sıkıntıyı yok eder, ruhu yüceltir ve ulvî âleme götürür. Müslüman, içinden gelerek ve canı çekerek namaz ibâdetini yerine getirmelidir. Rasûl-i Ekrem?in ?Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümün bebeği namaz?[5] buyurması, namaza başladığı vakit ve Rabbiyle baş başa kaldığı zaman, şüphesiz mânevî haz duymasından ve sevinmesindendir[6].
Allah Teâlâ, namazı kısmen veya tamamen terketmenin, cehenneme götüren büyük bir günah olduğunu haber verir:
?Nihayet onların peşinden öyle (kötü) bir nesil geldi ki, onlar namazı zayi ettiler ve nefislerinin arzularına uydular. Bundan dolayı onlar bunun cezasını cehennemde çekeceklerdir?[7].
?Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah?ı anmaktan (namazdan) alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardır?[8].
?(Cennet ehli cehennemi hak edenlere) Sizi şu dehşetli ateşe sokan nedir? (diye uzaktan uzağa sorarlar). Onlar şu cevabı verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, yoksulu doyurmuyorduk, (bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, ceza (kıyamet) gününü yalan sayıyorduk, nihayet bize ölüm (yakîn, kesin bilgi) geldi çattı?[9].
Ayrıca, Rasûlullah?tan (s.a) rivâyet edilen şu hadis-i şerif, kasden namazını terkeden bir mükellefin ilâhî teminattan mahrum kalacağını öğretir:
?Paramparça edilsen ve yakılsan dahi Allah?a hiçbir şeyi şirk koşma, farz olan bir namazı bile bile terketme! Zira kim farz bir namazı (unutmak gibi şer?î bir mazeret olmaksızın) kasden terkederse, ilâhî teminât (zimmet) ondan uzak olur. İçki de içme! Çünkü içki her türlü kötülüğün anahtarıdır?[10].
Şu âyet-i kerîme, Rasûl-i Ekrem?in ve ailesinin namaz kılmaları gerektiği talimâtını verir:
?Sakın, kendilerini denemek için onlardan bir kesimi faydalandırdığımız dünya hayatının debdebe ve cazibesine gözlerini dikme! Rabbinin nimeti hem daha hayırlı, hem de daha kalıcıdır. Ailene namazı emret. Kendin de ona sabırla devam et. Senden bir rızık istemiyoruz, biz seni rızıklandırıyoruz. Âkıbet (güzel netice) takvâ iledir?[11].
Hakikaten, şüphe ve vesvese musallat olduğundan zihni âhirete iman problemi ile meşgul olan, materyalist felsefe ve pozitivist düşüncenin etkisi altında kaldığından hidâyet ile dalâlet arasında gel-gitler yaşayan bir kimse, -içinden gelmediğinden mânevî haz hissetmese bile- namaz kılmayı ve Kur?an okumayı sürdürmesi halinde, söz konusu arayış ve bocalama dönemi -Allah?ın lütfuyla- olumlu yönde sonuçlanacak ve tahkikî imana ulaşmak gibi bir semere alınacaktır.
[1] Buhârî, Mevâkît, 6; Müslim, Mesâcid, 283, 284; Tirmizî, Edeb, 80; Nesâî, Salât, 7; İbn Mâce, İkâmet, 193; Dârimî, Salât, 1; Muvatta?, Sefer, 91; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 72.
[2] Buhârî, Menâkıbu?l-ensâr, 37; Müslim, Mesâcid, 34; Ebû Dâvud, Salât, 166; İbn Mâce, İkâmet, 59; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 376.
[3] Muvatta?, Vukûtu?s-salât, 1.
[4] Ankebût 29/45
[5] Nesâî, İşretü?n-nisâ, 1, Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 128.
[6] Bkz. Cessâs, Ahkâmu?l-Kur?ân, V, 217.
[7] Meryem 19/59
[8] Münâfikûn 63/9
[9] Müddessir 74/ 42-47
[10] İbn Mâce, Fiten, 23. Hadisin isnadı hasendir.
[11] Tâhâ 20/132
(Prof. Dr. Zekeriya Güler, Hadis Günlüğü, Hüner Yayınevi, Konya 2011, 5.basım
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.