Myanmar ölüm tarlalarını ranta açma peşinde

Myanmar ölüm tarlalarını ranta açma peşinde
Myanmar soykırım suçlarından kurtuldukça, Arakan’ın geleceği üzerindeki karanlık devam ediyor. Soykırımla sürülen Arakanlı Müslümanların toprakları yatırım için pazarlanıyor.

GÖRÜŞ - Myanmar ölüm tarlalarını ranta açma peşinde

Myanmar ölüm tarlalarını ranta açma peşinde

Myanmar soykırım suçlarından kurtuldukça, Arakan’ın geleceği üzerindeki karanlık devam ediyor. Soykırımla sürülen Arakanlı Müslümanların toprakları yatırım için pazarlanıyor.

Myanmar, özellikle Arakanlı Müslümanlar başta olmak üzere Kuzey Arakan bölgesinde uzun zamandır istediği ve hedeflediği temizlik projesini tamamladı.

Kachin, Mon, Karen, Chin, Wa ve Shan gibi diğer topluluklar da Myanmar’ın sınır bölgelerinde yaşıyor. Myanmarlı sivil yöneticiler, onları asimile etmek isterken, askeri kanat 1950 ve 1960’lı yılların başında Arakanlıların entegrasyonu ve asimilasyonu konusunda daha önce uygulanan politikaları tersine çevirdi.

Myanmar’ın Nobel ödülü sahibi, kibarlığı ve düzgün konuşmasıyla bilinen Suu Çii’si, şu anda bu ölüm tarlalarını kiralamak ya da satın almak için en yüksek teklifi verenlere pazarlamaya çalışıyor. Dünya Bankası'nın Myanmar’a Arakan'ın gelişimi için 100 milyon dolar kredi verme teklifi, Myanmar’ın soykırım suçlarının üzerinin örtüldüğünün işaretlerinden yalnızca birisi.

Emekli General Khin Nyunt’a göre, Myanmar, 1966 yılında Batı Myanmar’ın Arakan bölgesinde ırksal ve dini hat üzerinde demografik mühendislik anlayışını benimsemişti. Arakanlı Müslümanlar (Rohingya) hedef olarak seçilmişti.

Nyunt, 1981-2004 arası görev yapan eski askeri istihbarat servisi şefi ve Arakan’a uygulanan soykırımın tasarlayıcılarından birisi. Nyunt, 2004 yılında kendisi de sürülene kadar 1978’deki ilk sürgün dalgasının kilit uygulayıcılarından biriydi.

2017 yılında Myanmarca yayımladığı “Myanmar’ın Batı Kapısı Sorunu” kitabında Arakanlı milliyetçilerin ve Myanmarlı generallerin benimsediği, Britanyalılar bölgeye gelene kadar bölgedeki herkesin “saf Budist” olarak adlandırıldığı düşünceyi de içeren revizyonist fikirleri açığa çıkarmıştı.

Fakat tarih, bölgenin bugünkü Myanmar devletinin kurulması öncesinde de kültürel ve dini çeşitliliğe sahip olduğunu söylüyor.

Milliyetçiler Budist kimliğini yenilemekte azimli

Burma ve Arakanlı milliyetçiler Budist kimliği olarak adlandırdıkları kıyı bölgesinin her anlamda restorasyonunda kararlı.

General Nyunt’un emrinde çalışmış Arakan asıllı eski askeri istihbarat albaylarından biri, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, yetersiz finansman nedeniyle Myanmar’ın barışçıl girişiminin başarısızlığa uğradığını kabul ediyor.

Myanmar ordusu ve Arakan milliyetçilerinin "sadece Budist" olarak düşündükleri geniş arazide, Arakanlı Müslümanlara düzenlenen organize saldırının boyutu, kapsamı ve ciddiyeti Rohingyaların Kuzey Arakan bölgesinde nüfuslarının azalmasıyla neticelendi.

1978’den beri sistematik şekildeki göç dalgalarının ardından yurt dışında mülteci ya da göçmen durumuna düşen işçilerin sayısı, atalarının toprakları Batı Myanmar’da kalan Arakanlı Müslüman nüfusunun 4 katına ulaştı.

2017 ile 2018 arasında, Myanmar, daha önce ülkeden çıkarılan 2 milyon kişinin dışında, şiddet yoluyla 1 milyondan fazla Arakanlı Müslüman'ı da ülkeden çıkardı. Bunların yaklaşık 100 bini yerinden edilmiş kişi olarak kabul edilerek 2012 yılındaki devlet destekli şiddet sürecinde Batı Myanmar'daki kamplarda hapsedildi.

Diğer yandan sadece Buthidaung ilçesinde de temel insan ve vatandaşlık haklarından yoksun, sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlere ulaşımı olmayan 300 bin civarında insan bulunuyor.

Arakanlı Müslümanların imhası bilinçli siyasi bir hareket

Myanmar uzun süredir bilinçli bir siyasi saikle Arakanlı Müslümanları imha ediyor. 2018'de Kuzey Arakan’ın Maungdaw ilçesindeki 400 köyde, Arakanlı Müslümanlara yapılan soykırıma yönelik saldırılardan 10 yıl önce Myanmar, benzer saldırıları kendilerine göre "terörist" olarak nitelendirdikleri gruplara karşı "güvenlik operasyonları" şeklinde tanımlıyordu.

Diğer yandan uluslararası ceza hukuku alanında otorite kabul edilen Profesör William Schabas, İrlanda Ulusal Üniversitesi için yayımladığı çalışmasında, Myanmar’ın Arakanlılara uyguladığı muameleyi “insanlığa karşı suç” olarak nitelendirdi.

Güvenceler ihlal edildi

Silahlı Kuvvetler dahil devlet olarak Burma Birliği, Arakanlı Müslümanları, 1970’li yılların başında, askeri yönetim soykırım faaliyetlerine başlayana kadar ülkenin eşit ve tam haklara sahip etnik azınlık olarak görüyordu. Benim büyük amcam, Temmuz 1961'de "Tüm Arakan Birlikleri"nin komutan yardımcısıydı. Ordunun Genelkurmay Başkanı ve ikinci ismi olan komutanı Aung Gyi, Maungdaw’daki Arakanlı Müslümanlara, bir grup Arakanlı Müslüman direnişçinin teslim olmasıyla resmi olarak Arakanlıların etnik azınlık ve Myanmar’ın etnik zenginliğinin parçası olduğunu belirtmişti. Gyi, Arakanlıların silahla barışı takas ederek tam vatandaşlık haklarına, kanun önünde eşitliğe, dini ayrımcılıktan kurtulmaya ve kalkınma desteğine sahip olduklarını söylemişti.

Amcamın komutanı Aung Gyi artık hayatta değil. Maungdaw da artık bir hayalet şehir. Arakanlı Müslümanlar atalarının topraklarından sökülmüş durumda ve onların tarihleri Myanmar Cumhuriyeti'nin tarihinden resmen silindi.

Myanmar’ın soykırım kurbanlarını Bengali olarak kabul etmesi ve onların Myanmar’a ait olmadığında ısrarı sonucu yaşananlar soykırım suçlarındandır. Zira Arakanlı Müslümanlar, atalarının 1824 İngiliz-Birmanyalı Savaşı öncesinde de bu topraklarda yaşadıklarını ispat etmeye zorlanması da bu suçun bir parçası. Bu suçlara, yerlerinden edilmiş Arakanlı Müslümanların 2012 yılından bu yana güya "kendi iyilikleri için elektrikli tellerle çevrilmiş kamplarda" zorunlu yaşamları da dahil edilebilir.

Myanmar'ın soykırım suçlarının arkasındaki isimler sivil lider Suu Çii ve askeri lider General Hlaing ise Arakan'da yaşanan katliamlara ve zulümlere karşı olan ancak hiçbir teşebbüste bulunmayan uluslararası kamuoyuyla adeta dalga geçiyor.

Ölüm tarlalarında yatırım arayışları

Bu sırada, Dışişleri Bakanı Suu Çii yaklaşık 600 yabancı yatırımcıyı Arakan eyaletinde bir araya getirdi ve onları Kuzey Arakan’da yer alan "ölüm tarlalarında" geliştirilen, tarım sektörünün de dahil edildiği ekonomi projelerine ve özel ekonomi bölgesine yatırım yapmaya davet etti. Ancak bu bölge binlerce Arakanlı Müslümanın 2012 yılında katledildiği köylerin bulunduğu yerdi.

Öncesinde Çin zaten milyarlarca dolar değerinde bir özel ekonomi bölgesini deniz kenarındaki Kyauk Hpyu liman şehrinde geliştiriyordu. Bu bölge, katliam tanığı Arakanlı Müslümanlarla yüz yüze görüşen BM Özel Raportörü Yanghee Lee’ye göre 2012 yılında Myanmar yönetiminin binlerce Arakanlı Müslüman'ı öldürdüğü, birçok Müslüman yerleşimini yakıp yıktığı ve yanlış bir şekilde “karşılıklı şiddet” şeklinde adlandırılan yerdi.

Eğer bir şirket Auschwitz toplama kampının bulunduğu yerde ticari faaliyetler için işçi kampı kuracağını duyursa bütün dünyadan itirazlar yükselirdi. Oriental, Ritz ya da Shangri-La gibi şirketlerin Auschwitz’de olduğunu bir hayal edin. İşte bu tam olarak Myanmar’da 400 köyün yakıldığı taze suç mahallinde yapılanın ahlaki karşılığıdır. Myanmar yönetimi etkili organizasyon becerisiyle idare ettiği silahlı kuvvetlerle birlikte bütün Arakanlı Müslümanların ev, dükkan, ibadet yeri ve mezarlıklarının iş makineleriyle üzerinden geçildiği katliam ve yıkımları yaptı.

Myanmar’ın Nobel ödülü sahibi, kibarlığı ve düzgün konuşmasıyla bilinen Suu Çii’si, şu anda bu ölüm tarlalarını kiralamak ya da satın almak için en yüksek teklifi verenlere pazarlamaya çalışıyor. Suu Çii, Arakanlı Müslümanlara yapılan soykırımı Myanmar’daki çıkarları nedeniyle görmeyen ülkeler tarafından ağırlanmaya devam ediyor. Suu Çii, yakın zamanda, sık sık Japonya, Singapur, Çin, Vietnam ve Kamboçya gibi komşu ülkelere giderken aynı zamanda Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’ne de ziyaret gerçekleştirdi.

Myanmar’ın Arakan eyaleti, Doğu ve Batı’daki ülkeler için stratejik ve ticari açıdan hayati öneme sahip. Çin ve Rusya, soykırım suçu işleyen Myanmar yönetimini etkili şekilde savunuyor. Asyalı yatırımcılar, Myanmar’ın asker kontrolündeki ekonomisinin en önemli aktörleri konumunda. Sadece onlar da değil, Avrupalı hükümetler, Kanada, ABD, Avustralya ile Norveç ve İsviçreli şirketler de Myanmar’ın askeri ve sivil kurumlarıyla birçok ortaklığa sahip. Dünya Bankası'nın Myanmar’a Arakan'ın gelişimi için 100 milyon dolar kredi verme teklifi, Myanmar’ın soykırım suçlarının üzerinin örtüldüğünün işaretlerinden yalnızca birisi.

*Yazar Maung Zarni, sivil toplum kuruluşu Özgür Rohingya Koalisyonunun koordinatörlerinden ve “Myanmar'ın Arakanlı Müslümanlara Yönelik Soykırımı Üzerine Yazılar” kitabının Natalie Brinham ile ortak yazarıdır.

*Bu makalede ifade edilen görüşler yazara aittir ve Anadolu Ajansının yayın politikasını yansıtmamaktadır.

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.