Erbakan‘ı nasıl bilirdiniz?

Erbakan‘ı nasıl bilirdiniz?
Mustafa Yürekli, Necmettin Erbakan‘ı diğer çağdaş İslam liderleriyle birlikte ele alıyor. “Bana sevdiğin dünya liderlerini say, sana kim olduğunu söyleyeyim.” diyor.

Mustafa Yürekli: Erbakan‘ı nasıl bilirdiniz?

Erbakan‘ı nasıl bilirdiniz?

Mustafa Yürekli, vefat yıldönümünde, Necmettin Erbakan‘ı diğer çağdaş İslam liderleriyle birlikte ele alıyor. “Bana sevdiğin dünya liderlerini say, sana kim olduğunu söyleyeyim.” diyor.

Sezai Karakoç, "Malcolm X‘i şehit edenler, öbür lider Hristiyan Martin Luther King‘i Nobel armağanıyla taçlandırıyorlardı. İşte, Batı‘nın İslam‘a takındığı tavrın en keskin örneği.."[1] diyor, "Şehidin Mirası Zaferdir." başlıklı yazısında.

Amerika‘daki Zenci direnişini, bu iki liderden hangisiyle tanıyor ve anlamlandırıyorsanız, aynı zamanda kendinizi de dünyada konumlamış oluyorsunuz. Malcolm X‘i değil de, Nobel ödülü alan Martin Luther King‘i tanımak, beyninizin yıkandığını, uşak ruhlu hale getirildiğinizi ve dünya güçlerinin kuklası olduğunuzu ortaya koyuyor.

Batı, bütün bir yeryüzünü tahakkümü altına alırken, tek direnişle karşılaştı: İslam cihadı. İki yüz yıldır modernleşmeye karşı toplumları uyaran ve diri tutan İslam, Batı sömürüsüne de en ciddi itiraz ve karşı koyuşu temsil etmiştir.

Bu yüzden iki asırdır, Batılı dünya güçleri tarafından İslam ve İslami hareketler çağ dışı ilan edildi. Amerika‘da Malcolm X, Avrupa‘da Aliya İzzet Begoviç, Türkiye‘de Necmettin Erbakan, Afrika‘da Ahmedu Bello ve Seyyid Kutub, Asya‘da Mevdudi, Muhammed Ziyaülhak ve Ruhullah Musavi Humeyni, Rusya‘da Cevher Dudayev İslam milletinin Batı‘ya itirazını güçlü bir şekilde seslendiren liderler oldular. Dünya güçleri, bu liderleri önce yok saydı, sonra alay etti ve insanlığın gözünde küçük düşürmek için iftiralarla karalama kampanyaları yürüttü.

Ne yazık ki İslam dünyasında yabancılaştıkları için İslam‘la bağı zayıf olanlar, beyin yıkamadan geçtiklerinden bu liderleri tanıyamadılar, karşısına geçip engel oldular, düşmanlık gösterdiler. Malcolm X‘i değil de, Nobel ödülü alan Martin Luther King‘i tanıyanlar, İslam‘ı çağ dışı görenler ve İslami hareketlere düşmanlık gösterenler, dünya güçlerinin kuklası durumuna düştüklerinin bile farkına varamayacak kadar aymazlık içindeydiler.

Sezai Karakoç, sözkonusu yazısında, Seyyid Kutub‘un Mısır‘da asılması, "göstermiştir ki, İslam, tam anlamıyla, çağın içindedir, çağın aksiyonunun ortasındadır. Çağın trajiğini de, muştusunu da, nurunu da o yüklenmiştir." diyor. Bu cümleleri ilk okuduğumda içimde kopan fırtına hala dinmiş değil.

Türkiyeli bir Müslüman genç olarak, 1970‘yi yıllarda, 12 Eylül sonrasında, kendimi tanımamı, toplumumda konumlanmamı, hayatımın ve mücadelemin bilincine varmamı sağlayan bir metindir, sözkonusu yazı: "Çağdışı olmuş hiçbir inanç ve dünya görüşünün adamı asılmaz. Asılan bir adamın ülküsü, asıldığı ülke için bir fantazya değil, tersine, statükocuların, yöneticilerin, bir anda toplumu zabtedeceği korkusuyla geceleri kabus üstüne kabus geçirdikleri, gündüzleri çılgınlık nöbetleri içinde ne yapacaklarını bilemedikleri, düşünce planından taşarak hayat haline gelmeğe başlamış, ülkenin geleceği için kaçınılmaz bir ölçüde söz sahibi olmuş bir ülküdür. Bu ülkünün düşünürlerinin bile asılmaya başlaması, yürürlükteki rejimin, son günlerinde, kıran kırana bir ölüm kalım savaşına girişmesi anında olabilir."

Dünya güçleriyle İslami hareketler arasındaki savaşta yerimi bulmak, kendimi konumlamak hiç zor olmadı bugüne kadar. İslam‘ın, yeryüzünün ve ülkemin ufkunda parladığını kavramak, ne büyük güç veriyor hala bana.

İki yaklaşım var. Bir kesim, İslam‘ı "çağın içinde", "çağın aksiyonunun ortasında" görüyor. Bunlara göre "İslam düşüncesi ve ülküsü, artık ayağa kalkmış ve büyük bağımsızlık savaşını açmıştır." İslam, hakikatin sesi ve emperyalizme karşı bağımsızlığın bayrağı, bu yaklaşıma göre. "Artık İslam dünyasında, devrim ve devrimciler, terör ve totalitaryanizm, dikta dönemleri geçmiş, bir kültürün ve medeniyetin kendini yeniden kurma dönemi başlamıştır. Her müslüman insanın hayatını kendi hayatına tercih edecek olan üstün ve erdem dolu liderler geliyor." Diğerleri de, İslam‘ı çağın aksiyonunun dışında görenler. Onların gözünde din ulusal kültürün bir unsuru, toplumda bir renk ve folklorik bir öğedir.

Sezai Karakoç, dünya sisteminin iletişim ağıyla İslam‘a karşı verdiği mücadeleye dikkatleri çeker: "İslam, düşüncede, inançta, aksiyonda sesini yükseltmeye başlamıştır. Bütün akımlar, doktrinler, rejimler, kendilerine ait en küçük olayı şişirip dünyaya duyururlar. Sadece Küba için komünistlerin ve komünizmin suyunda gidenlerin yazdıklarını bir düşünün. Çağımızın en büyük hareketi olduğu halde İslam‘ın uyanışını sürekli ve planlı bir şekilde gizlemek, saklamak, unutturmak, duyurmamak, küçük göstermekten bir an geri durmuyorlar."

Dünya medyasının ve onun bir parçası olan ülkemizdeki medyanın işlevi, gerçekliği çarpıtmak ve İslami hareketlere karşı amansız bir düşmanlık sergilemektir. Dolayısıyla beyni yıkanıp sömürge aydını haline getirilenler, Malcolm X, Begoviç‘i, Erbakan‘ı, Humeyni‘yi, Şeriati‘yi, Seyyid Kutub‘u değil, Ernesto Che Guevara‘yı tanıyıp severler.

Bana tanıdığın, sevdiğin, desteklediğin dünya liderlerini say, sana kim olduğunu söyleyeyim. Çağdaş Müslüman liderleri tanımayanlar ve onlarda kendini göremeyenler, emperyalizmin oyununa geldiklerini, beyinlerinin yıkandığını, yabancılaştıklarını ve yozlaştıklarını fark etmeliler artık.

Bediüzzaman Said Nursi ile Hasan el Benna‘nın İngiliz emperyalizmine karşı eş zamanlı harekete geçtiklerini fark etmeyenler, Müslüman Kardeşler ile Nurculuk hareketinin ortak noktalarını görmeyenler, 1945‘ten sonraki süreçten, Amerika‘nın ve Rusya‘nın Ortadoğu politikalarından etkilenişlerinin karşılaştırmasını yapamayanlar bu toprakların gerçeklerinden ve derdinden habersizdirler.. Dağdan gelip bağdakini kovanlardandır.

Türkiye‘de İslami hareket, Necmettin Erbakan‘la tarih sahnesine çıktı ve iktidar yolculuğunda sebat etti. Erbakan‘ın öncülüğünde, bu ülkede gençler, çağdaş İslam düşüncesine açıldılar ve dünyanın dört bir yanındaki İslami hareketleri takip ettiler, destek verdiler.. Türkiyeli Müslümanlar, onunla omuz omuza mücadele ederken, İslam‘ın inançta, düşüncede, sanatta ve aksiyonda sesini yükseltti.. İslam dünyası, Erbakan‘ı ve yoldaşlarını heyecanla izledi, sevdi ve umut bağladı.

Bütün darbeler, gerçekte İslami hareketi ezmek için yapıldı. Erbakan‘ın partileri, İslami mücadele verdiği gerekçesiyle defalarca kapatıldı. 12 Mart, Erbakan‘a karşı yapıldı, Milli Nizam Partisi kapatıldı; 12 Eylül‘de Milli Selamet Partisi kapatıldı ve o hapse atıldı. 28 Şubat‘ta halkın oylarıyla çıktığı başbakanlık görevinden hileyle ve asker baskısıyla indirildi, Refah Partisi kapatıldı. Ardından kurulan Fazilet Partisi de hukuk dışı bir şekilde kapatıldı. Medya, diğer işbirlikçi güçlerle birlikte, İslami harekete düşmanca bir tavır sergiledi, darbecilerin yanında yer aldı. Baskı, tehdit, kapatılan partiler, darbeler, hapisler, yasaklar.. Umurunda bile olmadı Erbakan Hoca‘nın. Siyaset, İslam‘a hizmet ve çile yoluydu çünkü.

İslam, yeryüzünün ve Türkiye‘nin ufkunda parlayan bir güneş.. Erbakan‘ın ‘ülküsü‘, Türkiye için "fantazya" değil, tersine, "statükocuların, yöneticilerin, bir anda toplumu zabtedeceği korkusuyla geceleri kabus üstüne kabus geçirdikleri, gündüzleri çılgınlık nöbetleri içinde ne yapacaklarını bilemedikleri, düşünce planından taşarak hayat haline gelmeğe başlamış, ülkenin geleceği için kaçınılmaz bir ölçüde söz sahibi olmuş bir ülkü"dür.

Milletimiz manen ve madden güçlenecek, İslam dünyasının desteğini de alarak, medeniyetimizi yeniden inşa edecek ve dünya güçlerinin karşısına dikilecek inşallah. Bu yürüyüşü kimse durduramaz artık..

Bugün 27 Şubat… Erbakan Hoca‘yı 27 Şubat 2011‘de kaybetmiştik. Erbakan‘ı, çağdaş Müslüman liderler arasına koyup, onun İslam‘ı "çağın aksiyonunun ortasında" algılamasını ve gerçekleştirdiği mücadeleyi anlamaya çalışıyorum.

Erbakan Hoca‘ya Allah‘tan rahmet diliyorum.

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.