Müslüman nasıl olmalı?
HAKîKî VE KUR?ÂN AHLÂKI İLE AHLÂKLANMIŞ BİR
MÜSLÜMAN NASIL OLMALI? *
Bakara Sûresi'nin 177. ci ve İsrâ Suresi?nin 22-39. âyet-i kerîmelerinde, İslâm?ın en mühim hakîkatlerini tâlim buyurmaktadır. Âyet-i kerîmelerden anlaşılıyor ki; bir insan yalnız abdest almak, şöyle böyle bir namazı kılmak ve oruç tutmakla îmânını kemâle erdirmiş, tam Müslüman olmuş sayılmaz.
Tam ve hakîkî bir Müslüman olmak, îmânın ve insanlığın kemâline ermek için her şeyden evvel sahîh ve sağlam bir îmâna, mükemmel ve sarsılmaz bir i'tikâda sâhib olacak; yâni âyet-i kerîmelerdeki i'tikâd esaslarına îmân edip inanacak.
Allah nasıl emretmiş, Peygamber ne suretle kılmış ise namazını öylece kılacak, orucunu tutacak, malı varsa zekâtını verecek, daha sonra ahlâki vazifelerini de tamamıyla yapacak işte bu suretledir ki bir insan tam Müslüman sayılır.
Çünkü insanlığın kemali, üç şeyle kâimdir; Sahih ve sağlam bir itikâd, nefsi güzel ahlâk ile ahlâklandırmak, insanlarla güzel geçinmek. İşte bu âyetler, İnsanın imânını kemâle erdirilişini ihtiva etmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.);
?Her kim bu âyetlerle amel eder, bunun gösterdiği gibi olursa imânını kemâle erdirmiş olur.? buyurmuştur.
Kur'ân-ı Kerîm'den öğrendiğimize göre, hakîkî ve Kur'ân ahlâkı ile tam ahlâklanmış bir Müslümanın başlıca vasıfları şunlardır:
1) Allah'ın Bir'liğine ve O'ndan başka ilah olmadığına, Allah'ın Meleklerine, Peygamberlerine, Hz. Muhammed (a.s.) Allah'ın, kulu ve Peygamberi olduğuna, Peygamberlere kitap gönderildiğine, Âhiret gününe, Tekrar Dirilmeye, Hayır ve şer Allah'ın yaratmasıyla olduğuna şüphesiz surette inanır ve dili ile de bunları ikrar eder.
2) Allah'ın emreylediği ve Hz. Muhammed (s.a.s)?ın gösterdiği şekilde namazını kılar, orucunu tutar, malının zekâtını verir, bundan başka olarak yetimlere, yoksullara, muhtaçlara, hısım ve akrabalarına, yolda kalmışlara mal ile seve seve yardımda bulunur.
3) Mühim ve tehlikeli vaziyetlerde asla sarsılmaz, gevşeklik göstermez, Allah?a itimâd eder.
4) Felâketleri metanetle karşılar, bunları muvaffakiyetle anlatabilmek için bütün kudretini sarf eder ve nihayet çaresizliğe karşı sabır ve tahammül gösterir. Allah'tan ümidini kesmez.
5) Ana ve babaya itaat eder, onların kalplerini kıracak en ufak sözlerde ve işlerde bulunmaz.
6) Sözünde durur, ahdinde sâdık kalır.
7) Her ne suretle olursa olsun emânete hiyânet etmez.
8) Üzerine aldığı her türlü vazifelerini en iyi bir surette yapmaya çalışır.
9) Üstünü, başını, oturup yattığı yeri, kabını kacağını kirden, pastan, kafasını kötü fikirlerden, kalbini fena huylardan, dilini çirkin ve kaba sözlerden temizler. Cismen ve rûhen temizliğiyle herkese örnek olmaya çalışır.
10) Allah'ın ve Peygamberin emirlerine itaat ve ahlâkî vazîfelerini eksiksiz olarak yapar.
11) İnsanlar arasında fesad çıkarmaz, insanları birbirine düşürecek sözlerden ve işlerden sakınır.
12) Kimsenin ayıplarını, gizli hallerini araştırmaz ve ortaya dökmez.
13) Kumarcı, içkici, düzenci, oyuncu, atlatıcı, dalkavuk ve hîlekar değildir.
14) Bilmediği bir şey hakkında hüküm vermez.
15) Başkalarına karşı kibirlenmez, büyüklük taslamaz.
16) Kötülüğün, hayâsızlığın her türlüsünden, gizlisinden ve açığından, büyüğünden, küçüğünden sakınır. Halkın iyiliğine çalışır.
17) Özü sözüne, içi dışına uygun ve dosdoğru olur.
18) Her nerede olursa olsun, kendi aleyhinde bile olsa, hak ve adaletten ayrılmaz.
19) Düşmanlarına karşı da adaleti, insafı bırakmaz, onların düşmanlıkları dolayısıyla adaleti çiğnemez.
20) Yalan söylemez, yalan yere yemin etmez, yalan şahitliği yapmaz. Haksızlığa karşı nefret duyar.
21) Alçak ve süflî arzulara uyarak doğru yoldan sapmaz, kötülerle düşüp kalkmaz.
22) İsraftan ve cimrilikten sakınır.
23) Ne eliyle, ne diliyle hiçbir kimseyi incitmez.
24) Komşularını çok sayar ve onları hiçbir suretle gücendirmez.
25) Varlık zamanında da, darlık zamanında da başkalarına elinden geldiği kadar yardımda bulunur.
26) Öfkelerini yenerek kusur ve kabahatleri affeder, intikam sevdasına düşmez.
27) Bir kötülük işlemek ister veya bir haksızlık yapacak olursa, hemen Allah'ı hatırlayarak O'ndan af ve mağfiret diler, yaptığına pişman olur.
28) Her iyi işe arka çıkar, maddî ve manevî yardımda bulunur, insanlara iyiliği tavsiye eder, fenalığa ve zulme asla yardımcı olmaz, kötüleri korumaz ve herkesi kötülükten çevirmeye çalışır.
29) Dargınları barıştırmak için çalışmayı vazîfe bilir, kin gütmez, kimseye hased etmez, umûma faydalı bir insan olmağa özenir.
30) Başka milletlerin nasıl yükseldiklerini, nasıl gerilediklerini ve nasıl düştüklerini, ahlaki düşkünlüğün doğuracağı elîm akıbetleri tetkik ederek onlardan ibret alır ve bu suretle başkalarının düştükleri hatâlara düşmemeye çalışır.
31) Kim söylerse söylesin, hakkı kabul eder, ilim ve hüneri, hikmet ve hakikati nerede bulursa alır ve bunda taassup göstermez.
32) Müslüman tembel değildir. Dünyâ için hiç ölmeyecekmiş gibi çalışır, yarın ölecekmiş gibi de âhirete hazırlanır; her iki vazifesini eksiksiz yapar.
33) Allah yolunda, millet ve memleket uğrunda elinden gelen fedakârlıktan, yerine göre canını feda etmekten çekinmez.
34) Yapacağı bir işin önünü sonunu düşünmeden hatırına gelir gelmez hemen yapmaya kalkışmaz, ibâdetinde acele ederek eksik bırakmaz, hayırlı işlerde geriye kalmayıp dâima ileri koşar.
35) Müslümanların derdini kendisine dert edinir ve onların iyiliğine çalışır. Hastalarını arayıp sorar, sıkıntılarını gidermeye özenir, cenazelerine gider, kendisinden büyük olanları, hele ihtiyarları sayar, küçüklere acır ve her canlıya karşı şefkatli olur, azamet ve kibir göstermez.
36) Mü?minleri ve bütün insanları kardeş bilir ve başkalarının hayatlarını, haklarını kendisininki gibi muhterem tutar.
37) Kimse, ile alay etmez. Başkalarına kötü bir lâkab takmaz. Dilini gıybetten, iftira etmekten, yalan söylemekten ve her türlü kaba ve çirkin sözlerden muhafaza eder.
39) Sevdiğini Allah için (yâni bir karşılık beklemeverek) sever, sevmediğini de Allah için sevmez.
40) İşlerinde mütereddit ve mütevehhim olmaz, bir isin husulü için zarurî olan her türlü sebeplerine yapıştıktan sonra Allah'a tevekkül eder.
41) Allah ve Peygamber sevgisini her şeyden üstün tutar. Allah sevgisi ve Allah korkusu onun bütün vücûdunu kaplar.
42) Her ne suretle olursa olsun, şüpheli şeylerden sakınır.
43) Bir Müslüman için en büyük gaye, hakikî bir Müslüman olmaya çalışmak, Müslümanlığın tâyin ve telkin ettiği faziletleri yaşamak ve yaşatmak ve bu suretle bütün insanlara örnek olmaktır. (İslam Dini, A. Hamdi AKSEKİ D.İ.B.Y. 1963 Ankara)
*İnsan Niçin ve Nasıl Dua etmeli?
Garip Paşa , 01.10.10, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.