MHP Genel Başkanı Bahçeli: TSK'nın hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması doğaldır
TBMM
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, bu kadar sorun varken, milli güvenlik bu kadar tehdit altındayken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin anlamsız ve sığ tartışmaların içine girmesinin ya da çekilmesinin son derece yanlış olduğunu bildirdi.
2007’den bu tarafa TSK'nın çok yara aldığını, çok hırpalandığını belirten Bahçeli, "TSK’da köşe başlarını tutmuş FETÖ’nün, emniyet ve adaletteki ayaklarıyla eşzamanlı tezgahladığı Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Eldiven, Askeri Casusluk gibi sözde darbe davaları, hemen ardından gerçekleşen 15 Temmuz felaketi fazla söze gerek bırakmamaktadır." ifadesini kullandı.
Bahçeli, bugünlerde TSK üzerinden yürüyen yeni bir anlaşmazlık konusunun Türkiye’nin gündemine oturduğunu vurgulayarak, "Hürriyet gazetesi '7 Eleştiriye 7 Yanıt' manşetiyle tartışmaların seyrini değiştirmiştir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün püskürtülmesinde başarılı rolü olan bir bayan gazetecinin, şimdilerde yaptığı haberden dolayı suçlanması da bize göre tuhaf bir çelişki ve çarpıklıktır." diye konuştu.
"TSK’nın hassasiyetlerini aktarması doğaldır"
Bu haberle, son zamanlarda Genelkurmay Başkanı ve TSK ile ilgili bazı eleştirilere karargahın nasıl baktığı, bunlara nasıl cevap verdiğinin ortaya çıktığına değinen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Elbette olması gerekeni, doğru olanı; Genelkurmay Başkanlığının rahatsız olduğu konuları silsile yoluyla siyasi iktidara iletmesidir. Medya üzerinden mesaj vermek eskide kalmasını ümit ettiğimiz manşetleri ister istemez hatırlatmaktadır. TSK’nın doğrudan sorumlu olduğu Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması doğaldır, beklenmelidir. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise anlamsızdır. Dün Genelkurmay Başkanı önce Başbakanla, ardından da Cumhurbaşkanıyla görüşmüş, sanıyorum beklentilerini, olan biteni açıklamıştır.
"İstikrar hepten giderse, geri getiremeyiz"
Merakımız odur ki, Genelkurmay karargahının düşünce ve itirazlarını hükümetle paylaşmadan mezkur gazeteye sızdırıp sızdırmadığıdır. Eğer paylaşmış ve bir sonuç alamamışsa ortada bir sorun var demektir. Yok, paylaşmadan doğrudan medya kullanılarak kamuoyuyla iletişime geçilmişse, bu durum yine bir sorunun varlığına delalettir. Bizim çözemediğimiz nedir? Çözümsüzlüğün kilidi nerededir? Şu günkü sancılı ve sıkıntılı tabloda, devlet hayatındaki bu gelgitler neye, kime hizmettir? TSK’nın meşru imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi, eleştirilere cevap verme çabası neden çok görülmektedir? Medya üzerinden başlatılan karalama kampanyası doğru mudur? Mesela, TSK’nın Kıyafet Yönetmeliği değiştirilip başörtüsü yasağı kaldırılacaksa, ki bize göre yerindedir, bununla ilgili Genelkurmayın niçin görüşü alınmaz? Evet, bizim de kafamıza takılan pek çok soru işareti vardır ama bunları konuşmanın ne yeri ne de zamanıdır. Huzur kaçarsa, tutamayız. İstikrar hepten giderse, geri getiremeyiz. Milli birliğimiz bozulursa, tamiratını da kolay kolay yapamayız. Ne yapalım; çatışıp çürüyelim mi? Yoksa kucaklaşıp kardeşçe mi yürüyelim?"
"Devletteki çatlak sesler düşmanı sevindirir"
FETÖ, PKK, DAEŞ, PYD-YPG hazır kıta infaz mangalarını Türkiye’ye yönlendirmişken, devletle millet arasındaki kenetlenmenin hırpalanmasının "gaflet" olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Bizim içte ve dışta pek çok hasmımız vardır. Türkiye’nin yeni bir milat ve diriliş ruhuyla eskiye sünger çekmesi elzemdir. Asker bizimdir, devlet bizimdir, hükümet bizimdir, fitneye çanak tutan, cepheleşmeye meydan açan ise bizim gibi görünse de asla bizden değildir." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, Türkiye'nin henüz yoğun bakımdan çıkamadığına işaret ederek, "Peki, bunca itiş kakışa, bunca patırtı gürültüye, fuzuli görüş ayrılıklarına ne gerek vardır?" sorsunu yöneltti.
Devletteki çatlak seslerin ancak düşmanları sevindireceğini; ortak değer ve emanetlerde buluşamamanın ağır faturasının herkese çıkacağını belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
"Miras yedi gibi birbirimizi, milli kurum ve kurallarımızı yiyip bitirmek akıl karı olmadığı gibi, milli ve ahlaki de görülemeyecektir. İşte biz devletteki karmaşanın son bulması, devleti yönetenlerin anayasal sınırlarına çekilmesi için 16 Nisan’da 'evet' diyoruz."
Devlet Bahçeli, Barzani'nin bayrağının Türkiye'de, Türk bayrağına eş tutularak asılmasını "skandal, aymazlık ve rezalet" olarak nitelendirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.