Mevlana atom tehlikesini haber vermiş!
Yayınlanma:
Güncelleme:
İslamiyeti seçtikten sonra Mevlana'nın eserleriniFransızca'ya çeviren Eva De Vitray Meyerovitct, Mevlana Celalledin-i Rumi'nindaha 13. asırda Atom bombasının...
İslamiyeti seçtikten sonra Mevlana'nın eserlerini
Fransızca'ya çeviren Eva De Vitray Meyerovitct, Mevlana Celalledin-i Rumi'nin
daha 13. asırda Atom bombasının tehlikesinden haberder olduğunu söyledi.
Fransızca'ya çeviren Eva De Vitray Meyerovitct, Mevlana Celalledin-i Rumi'nin
daha 13. asırda Atom bombasının tehlikesinden haberder olduğunu söyledi.
Murat Aslan'ın haberi
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Abdullah Öztürk, mezarı vasiyeti üzerine Paris'ten Konya'ya
nakledilen, ''Mecalisi Sebai'', ''Fihi Mafih ve Mesnevi''yi Fransızca'ya
çeviren Eva De Vitray Meyerovitct'in, Mevlana'nın 13. asırda atom bombasının
tehlikelerinden haberdar olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Abdullah Öztürk, mezarı vasiyeti üzerine Paris'ten Konya'ya
nakledilen, ''Mecalisi Sebai'', ''Fihi Mafih ve Mesnevi''yi Fransızca'ya
çeviren Eva De Vitray Meyerovitct'in, Mevlana'nın 13. asırda atom bombasının
tehlikelerinden haberdar olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi.
Meyerovitct'in manevi oğlu, Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve
Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Öztürk AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Meyerovitct'in mezarını, vasiyeti üzerine 17 Aralık 2008'de uzun
uğraşlar sonucu Paris'ten alıp Mevlana'nın mezarının bulunduğu Mevlana
Müzesi'nin yanındaki Üçler Mezarlığı'na naklettiklerini anımsattı.
Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Öztürk AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Meyerovitct'in mezarını, vasiyeti üzerine 17 Aralık 2008'de uzun
uğraşlar sonucu Paris'ten alıp Mevlana'nın mezarının bulunduğu Mevlana
Müzesi'nin yanındaki Üçler Mezarlığı'na naklettiklerini anımsattı.
İslamiyeti seçen Meyerovitct'in aynı zamanda bir sufi olduğunu ve Müslüman olduktan sonra
''Havva'' ismini kullandığını dile getiren Öztürk, ''Mevlana'nın eserleri
Mecalisi Sebai, Fihi Mafih ve Mesnevi'yi Fransızca'ya çeviren Meyerovitct,
aslında Mevlana'nın mesajlarındaki şifreleri çözmeyi başarmış ender kişilerden
biridir. Pek çok Batılı'nın Mevlana'yı tanıması hatta Müslüman olmasına vesile
olan Meyerovitct, verdiği konferanslarda Mevlana'nın eserlerinde işaret ettiği
hikmetleri açıklıyordu'' dedi.
''Havva'' ismini kullandığını dile getiren Öztürk, ''Mevlana'nın eserleri
Mecalisi Sebai, Fihi Mafih ve Mesnevi'yi Fransızca'ya çeviren Meyerovitct,
aslında Mevlana'nın mesajlarındaki şifreleri çözmeyi başarmış ender kişilerden
biridir. Pek çok Batılı'nın Mevlana'yı tanıması hatta Müslüman olmasına vesile
olan Meyerovitct, verdiği konferanslarda Mevlana'nın eserlerinde işaret ettiği
hikmetleri açıklıyordu'' dedi.
Öztürk,bugün herkesin Mevlana'yı daha fazla merak ettiğini ve modern yaşamda başa
çıkamadığı dertlerine Mevlana ile çözüm yolu bulmaya çalıştığını dile
getirerek, ''Meyerovitct'in videoya aldığım konferanslarından, Mevlana'yı
anlamak isteyenler için, O'nun ağzından bir sunum hazırladım. Görüntülü ve
yazılı olarak bu anlatıları paylaşmayı, hem Hazreti Mevlana'nın hem de
İslamiyet'in bir batılı gözüyle doğru tanıtımı için çok önemli görüyorum.
Meyerovitct; modern bilimin 1930'da ortaya koyabildiği atom bombasının
tehlikesini ve 9 gezegenin bulunduğunu Mevlana'nın daha 13. asırda bildiğini
ortaya çıkardı'' diye konuştu.
çıkamadığı dertlerine Mevlana ile çözüm yolu bulmaya çalıştığını dile
getirerek, ''Meyerovitct'in videoya aldığım konferanslarından, Mevlana'yı
anlamak isteyenler için, O'nun ağzından bir sunum hazırladım. Görüntülü ve
yazılı olarak bu anlatıları paylaşmayı, hem Hazreti Mevlana'nın hem de
İslamiyet'in bir batılı gözüyle doğru tanıtımı için çok önemli görüyorum.
Meyerovitct; modern bilimin 1930'da ortaya koyabildiği atom bombasının
tehlikesini ve 9 gezegenin bulunduğunu Mevlana'nın daha 13. asırda bildiğini
ortaya çıkardı'' diye konuştu.
Prof.Dr. Abdullah Öztürk'ün hazırladığı Meyerovitct'in Mevlana'yı, Batılı bir
aydının dilinden anlatan açıklamaları şöyle:
aydının dilinden anlatan açıklamaları şöyle:
''Fransız dini yetkililerden aldığım bilgilere göre Müslümanlığı kabul edenlerin çoğu
aydın kişilermiş. Bunlar bir şeyler arıyorlardı ve aradıklarını, özlemlerini
İslam dininde buldular. Çünkü yaradılış efsanesi artık bu özlemleri
karşılamıyordu ve maddecilik de onları bütünüyle düş kırıklığına uğratıyordu.
aydın kişilermiş. Bunlar bir şeyler arıyorlardı ve aradıklarını, özlemlerini
İslam dininde buldular. Çünkü yaradılış efsanesi artık bu özlemleri
karşılamıyordu ve maddecilik de onları bütünüyle düş kırıklığına uğratıyordu.
Ben Mevlana aracılığıyla, okulda, üniversitede okutulandan, gazetelerde,
televizyonlarda anlatılanlardan çok farklı bir İslam dini keşfettim. Buna
''derin bir İslam dini'' diyebiliriz. Söylemekten gurur duyuyorum, Mevlana'nın
son çevirdiğim eseri benim 10 yılımı aldı. Olağanüstü güzel ve büyük bir
eserdir bu... Maddeciliğin bütün kimlik ağırlıklı yanına karşın, sanıyorum batı
maneviyata susamıştı.
televizyonlarda anlatılanlardan çok farklı bir İslam dini keşfettim. Buna
''derin bir İslam dini'' diyebiliriz. Söylemekten gurur duyuyorum, Mevlana'nın
son çevirdiğim eseri benim 10 yılımı aldı. Olağanüstü güzel ve büyük bir
eserdir bu... Maddeciliğin bütün kimlik ağırlıklı yanına karşın, sanıyorum batı
maneviyata susamıştı.
-MESNEVİ, KÖKTEN DİNCİLİĞİ, BAĞNAZLIĞI VE TUTUCULUĞU REDDEDİYOR
Bunun da yaşadığımız dönem için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her yıl Konya'ya
gidiyorum ve Mevlana'nın kenti olduğu için O'nu çok seviyorum ve orada olduğum
sırada kendimi Konyalı hissediyorum. Kaldı ki benim için İslam ile yakınlaşmayı
temsil eden Türkiye'yi de çok seviyorum. Mesnevi'de, kökten dinciliği,
bağnazlık ve tutuculuğu, gelenekselliği, kuralcılığı reddeden, çok nitelikli,
bütünüyle samimi, hoşgörülü, benim inanışıma uygun bir İslam dini buldum.
Türkiye'de çok mutlu oluyorum ve kendimi Türk hissediyorum. Bugün, dünyanın her
yanı bilinmektedir. Oysa birkaç yüzyıl önce durum hiç de böyle değildi. Herkes
kendi yurdunda yaşıyor, başkalarını tanımıyordu.
gidiyorum ve Mevlana'nın kenti olduğu için O'nu çok seviyorum ve orada olduğum
sırada kendimi Konyalı hissediyorum. Kaldı ki benim için İslam ile yakınlaşmayı
temsil eden Türkiye'yi de çok seviyorum. Mesnevi'de, kökten dinciliği,
bağnazlık ve tutuculuğu, gelenekselliği, kuralcılığı reddeden, çok nitelikli,
bütünüyle samimi, hoşgörülü, benim inanışıma uygun bir İslam dini buldum.
Türkiye'de çok mutlu oluyorum ve kendimi Türk hissediyorum. Bugün, dünyanın her
yanı bilinmektedir. Oysa birkaç yüzyıl önce durum hiç de böyle değildi. Herkes
kendi yurdunda yaşıyor, başkalarını tanımıyordu.
Dönemimizin ihtiyacı olan ve tatmin edilmemiş maneviyat ihtiyacı nedeniyle, kabuğuna
çekilerek yaşamanın artık mümkün olmadığını düşünüyorum. Ayrıca bilimdeki
gelişmeler evrenin eskiden sanıldığı gibi olağanüstü değil çok şaşırtıcı
olduğunu göstermiştir.
çekilerek yaşamanın artık mümkün olmadığını düşünüyorum. Ayrıca bilimdeki
gelişmeler evrenin eskiden sanıldığı gibi olağanüstü değil çok şaşırtıcı
olduğunu göstermiştir.
-İŞTE MEVLANA'NIN SIRLARI-
Düşündüğümüzde, bir milyar yıl önce sönmüş bir yıldızın ışığı saniyede 300 bin kilometre hızla
bize ulaşır, dolayısıyla aramızdaki mesafe çok kilometre etmektedir,
gördüğümüzü anlıyoruz. Ama aynı zamanda Mevlana'da olağanüstü olan şey, kaldı
ki İslamı kabul etme nedenim de bu değildir, sanıyorum öngörüleridir ve
insanları özellikle de bilime tutkuyla sarılan gençleri etkilemektedir.
bize ulaşır, dolayısıyla aramızdaki mesafe çok kilometre etmektedir,
gördüğümüzü anlıyoruz. Ama aynı zamanda Mevlana'da olağanüstü olan şey, kaldı
ki İslamı kabul etme nedenim de bu değildir, sanıyorum öngörüleridir ve
insanları özellikle de bilime tutkuyla sarılan gençleri etkilemektedir.
Düşünün, Mevlana atomu keserseniz güneş sistemini bulursunuz diyor. İçinde ve çevresinde
dönen gezegenler bulunduğunu söylüyor, ama dikkat etmek gerektiğini de
belirtiyor. Çünkü bu atomlar ağızlarını açtıklarında, bütün dünyayı yok
edebilecek bir ateşin çıkacağını ekliyor. Görüldüğü gibi, 13. asırda atom
bombasının tehlikelerinden söz ediyor. Dokuz gezegenin bulunduğunu söylüyor.
Oysa bilim bunu ancak 1930 da ortaya koyabildi.
dönen gezegenler bulunduğunu söylüyor, ama dikkat etmek gerektiğini de
belirtiyor. Çünkü bu atomlar ağızlarını açtıklarında, bütün dünyayı yok
edebilecek bir ateşin çıkacağını ekliyor. Görüldüğü gibi, 13. asırda atom
bombasının tehlikelerinden söz ediyor. Dokuz gezegenin bulunduğunu söylüyor.
Oysa bilim bunu ancak 1930 da ortaya koyabildi.
Daha önceleri yedi gezegenin bulunduğu sanılıyordu. Sekizincisini 1840'larda bir
Fransız bilim adamı, dokuzuncusunu 1930 da Amerikalı bir bilim adamı buldu. Ama
Mevlana daha o dönemde dokuz gezegen olduğunu biliyordu. Batı'da güneşin dünya
çevresinde döndüğü söylenirken, Mevlana dünyanın öbür gezegenler gibi, küçük
bir gezegen olduğunu söylüyor. Hatta gerçekten olağanüstü başka şeyler de
söylüyor. Dünyada yaşayan bütün canlılar yıldızların etkisindedir. Güneş
bitkileri, hayvanları etkiler, ay denizi etkiler gibi ve dahası bilinmeyen
birçok şey daha söylüyor.
Fransız bilim adamı, dokuzuncusunu 1930 da Amerikalı bir bilim adamı buldu. Ama
Mevlana daha o dönemde dokuz gezegen olduğunu biliyordu. Batı'da güneşin dünya
çevresinde döndüğü söylenirken, Mevlana dünyanın öbür gezegenler gibi, küçük
bir gezegen olduğunu söylüyor. Hatta gerçekten olağanüstü başka şeyler de
söylüyor. Dünyada yaşayan bütün canlılar yıldızların etkisindedir. Güneş
bitkileri, hayvanları etkiler, ay denizi etkiler gibi ve dahası bilinmeyen
birçok şey daha söylüyor.
Ben Sorbonne Üniversitesinde İslam Felsefesi doktorası yaparken, İslam dinini
keşfettim, ama Mevlana üzerine olan bu doktorayı yapmadan önce, üniversitede
öğrenim görürken bize, Müslüman düşünürlerden hiç söz etmediler.
Bize,Alman, İngiliz, Latin, Yunan gibi ulusların filozoflarından söz ediyorlardı,
ama asla Müslüman düşünürlerden söz etmiyorlardı. Alınacak çok yol var,
yapılacak çok iş var. Artık İslam dinini seven, Müslümanlığı kabul etmiş aydın
kimseler var. Bunlar İslam dininin özünde neler bulunduğunu dünyaya
tanıtmalılar.''
ama asla Müslüman düşünürlerden söz etmiyorlardı. Alınacak çok yol var,
yapılacak çok iş var. Artık İslam dinini seven, Müslümanlığı kabul etmiş aydın
kimseler var. Bunlar İslam dininin özünde neler bulunduğunu dünyaya
tanıtmalılar.''
Kültür - Sanat - Yaşam
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.